DİYARBAKIR Barosu Kadın Hakları, Danışma ve Uygulama Merkezi, 2013 yılında, resmi rakamlara göre 28 bin kadının şiddete maruz kaldığını, bunlardan 95'inin hayatını kaybettiğini açıkladı
Diyarbakır Barosu Kadın Hakları, Danışma ve Uygulama Merkezi Koordinatörü avukat Halime Sanli, 25 Kasım 'Kadına Yönelik Şiddete Karşı Mücadele ve Uluslararası Dayanışma Günü' nedeniyle basın toplantısı düzenlendi. Sanli, 25 Kasım'ın, toplumsal cinsiyet eşitsizliğine, ayrımcılığa, ataerkil toplumsal şiddete, aile içi şiddete, savaşa, ırkçılığa ve kadınları, kadın haklarını yok sayan sistemlere karşı kadınların eylem günü olduğunu söyledi. Dünyada olduğu gibi Türkiye'de de kadının her zaman ikinci sınıf kategoride görüldüğünü söyleyen Sanli, "Kadınlara yönelik şiddet her geçen gün artmaktadır. Kadınlar, işyerinde, evinde, cezaevlerinde, hastanede, okulda kısacası yaşamın her alanında şiddete maruz kalmaktadır. Türkiye, kadına yönelik şiddet ve ayrımcılık konusunda Dünyanın en geri ülkeleri arasında yer alıyor. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nden aile içi şiddet nedeniyle ceza alan ilk ülke Türkiye'dir. Bu cezanın alınmasına neden olan kişi, devlet tarafından korunamamasına bağlı olarak eşi tarafından öldürülmüş bir kadındır" dedi.
95 KADIN HAYATINI KAYBETTİ
Sadece resmi verilere göre 2013 yılında 28 bin kadının şiddete maruz kaldığını belirten Sanli, "Bunlardan 95'i hayatını kaybetmiştir. Resmi olmayan rakamlara göre ise Türkiye'de kadın cinayetleri son 10 yılda yüzde 1400 artış göstermiş, 2002 yılında öldürülen kadın sayısı 66 iken, 2013'ün sadece ilk 9 ayında bu rakam 842'ye ulaşmıştır. Hükümetler, kadına yönelik şiddeti önlemeye ilişkin birçok uluslararası sözleşmeye imza koymuş olmalarına karşın bu sözleşmelerin gereğini yapmamışlardır. Şiddetin engellenmesine yönelik uygulamada uzun ve kısa vadeli, çalışmalar yapılmamaktadır. Hükümet tarafından kadına yönelik şiddete karşı ciddi ve kapsamlı bir eylem planı hızla hayata geçirilmelidir. Cinsiyet ayrımcı politikalar, yasalar ve uygulamalar kaldırılmalı, eylem ve eğitim projeleri kadın örgütleriyle birlikte yaşama geçirilmelidir. Kadına karşı her türlü şiddet davalarında uygulanan haksız tahrik indirimleri kaldırılmalıdır" dedi.
Aile içi cinayetlerin mercek altına alınmasını isteyen Sanli, "Bir yakınının şiddetine maruz kalma riski yüksek olan grupların erken devrede saptanması ve müdahale edilmesi sağlanmalıdır.Kadınların ekonomik özgürlüğü için çalışmasının önündeki engelleri kaldırılmalı; sosyal güvenlik, parasız eğitim ve parasız sağlık haklarından yararlanmaları sağlanmalıdır. Bizler, kadının cinsel, fiziksel, psikolojik bütünlüğünün dokunulmaz olduğunu; kadının insan haklarının temel insan hakkı olduğunu bir kez daha hatırlatıyoruz. Kadına yönelik şiddet bir insanlık suçudur" diye konuştu.