İSTANBUL, 21 Mayıs () - CHP İstanbul Milletvekili Umut Oran, Türkiye'de uygulanan tarım politikalarıyla üretimden koparılan çiftçilerin toprağı terkederek, madenlerde çalışmaya gittiklerini ya da kentlere göçtüklerini savundu.

Dünya Çiftçiler Günü nedeniyle yazılı bir açıklama yapan Oran, son 10 yılda tarım sektöründe sorunların büyüdüğü vurgulayarak, "Tarımda girdi fiyatları ürün fiyatlarından çok daha hızlı arttı. Kredi faizlerinin yüksekliği de üretimin maliyetini artırdı. Fiyat-girdi dengesinin üretici aleyhine bozulması tarımsal faaliyetlerden uzaklaşmaya yol açtı" dedi.

Pazara erişme ve rekabet gücü bulamayan üreticinin, tüccar ve tefecilere mahkum olduğunu belirten Oran, "Ürünlerini emeğinin karşılığı olan fiyatla değerlendiremeyen çiftçi giderek yoksullaştı. Bu faktörler tarım sektöründe önemli bir kan kaybı ve çözülmeye yol açtı. 2003 yılında 70.8 milyon kişi olan toplam nüfus 2013’te 77 milyona çıkarken, 3 milyona yaklaşan kayıtlı çiftçi sayısı 2 milyon dolayına geriledi. Fiyat-girdi dengesinin tamamen aleyhine gelişmesi nedeniyle üretici tarımsal faaliyetlerden uzaklaşmaya başladı, bazı illerde tarım alanlarının neredeyse yarısı artık ekilmiyor" diye konuştu.


"ÇİFTÇİ TOPRAĞINI TERK EDİYOR"
Oran, 2002-2013 döneminde Türkiye’deki toplam tarım alanının yüzde 10.4 küçülerek 26.6 milyon hektardan 23.8 milyon hektara gerilediğine dikkat çekerek, buğday, arpa gibi tahıllar ile diğer bitkisel ürünlerde ekili alanlar bu dönemde yüzde 12.9 küçülerek 17.9 milyon hektardan 15.6 milyon hektara gerildeğine dikkat çekti.

Oran, nadasa bırakılan alanlarla birlikte bu ürünlerde toplam tarım alanı yüzde 14 küçülerek 23 milyon hektardan 19.8 milyon hektara düştüğün, aynı dönemde sebze bahçelerinin toplam alanı yüzde 13 küçüldüğünün altını çizdi ve "Meyve, içecek ve baharatlar ile süs bitkilerinin toplam alanı ise yüzde 21 büyüdü. Ancak 2002’e ilişkin verilerde süs bitkileri yer almıyor" dedi.

"HAKKARİ’DE TOPRAKLARIN ARTIK NEREDEYSE YARISI EKİLMİYOR"
Tarım alanlarındaki azalmanın bazı illerde rekor boyutlara ulaştığını ifade eden Oran, "2002-2013 döneminde söz konusu alanlar özellikle Hakkari’de yüzde 44, Kars’ta yüzde 38, Kastamonu’da yüzde 30 azaldı. Bu dönemde tarım alanlarındaki küçülmede bu illeri sırasıyla Şırnak, Yozgat, Konya, Zonguldak, Diyarbakır, Osmaniye, Gümüşhane, Kahramanmaraş Erzurum, Malatya, Karabük, Ardahan, Edirne, Afyon, Erzincan ve Ardahan izliyor" diye konuştu.

"TEMEL ÜRÜNLERDE CİDDİ ÜRETİM KAYBI YAŞANDI"
Oran, ekilen alanlardaki azalmaya bağlı olarak temel tahıllar, diğer bitkisel ürünler ve sebzelerde ciddi üretim düşüşlerinin yaşandığını ifade etti ve ekledi:

"2002 yılında 19.5 milyon ton olan buğday üretimi, 2013’te 17.9 milyon tonla bunun yüzde 8 altında kaldı. 2002-2013 döneminde patates, nohut, kuru fasulye, kırmızı mercimek üretiminde yüzde 20’nin üzerinde, tütün üretiminde yüzde 41, kütlü pamukta yüzde 11.5 düşüş gerçekleşti. Bu dönemde üretimi hızla artan ürünler ise dane mısır ile ayçiçeği. Aynı dönemde biber, pırasa, domates, karpuz, patlıcan, hıyar gibi temel sebzelerde de ciddi bir düşüş olduğu dikkati çekiyor."

"KENT NÜFUSU KAĞIT ÜSTÜNDE YÜZDE 91'E YÜKSELDİ"
Oran, hükümetin 2012 yılında çıkardığı 6360 sayılı  Büyükşehir Yasası ile Aydın, Balıkesir, Denizli, Hatay, Malatya, Manisa, Kahramanmaraş, Mardin, Muğla, Tekirdağ, Trabzon, Şanlıurfa, Van ve Ordu büyükşehir yapıldığını vurgulayarak, "Böylece büyükşehir belediye sayısı 30’a yükseldi. Büyükşehirlere bağlı ilçelerin sınırları içindeki köy ve beldelerin tüzel kişiliği sona erdirildi. Köyler, mahalleye dönüştürülerek bağlı olduğu ilçelerin belediyelerine bağlandı. Bu kapsamda 'mahalle' yapılan 16 bin 82 köy bulunuyor. 2012’de yüzde 77 olan kent nüfusu oranı bu Yasadan sonra kağıt üzerinde yüzde 91’e yükseldi" dedi.
 
"TARIM AMBARI TÜRKİYE’Yİ NET TARIM İTHALATÇISI YAPTILAR"
İhracattaki artışa dikkat çeken Oran, 2002-2013 döneminde tarım sektöründe ihracatın 2.2 katlık bir artışla 1.8 milyar dolardan 5.6 milyar dolara yükseldiğini, ithalatın ise 1.7 milyar dolardan 7.7 milyar dolara çıkarak yaklaşık 5’e katlandığını ifade ederek, "2002 yılında tarım sektöründeki dış ticarette fazla veren Türkiye, izleyen yıldan itibaren açık vermeye başladı. 2002 yılında yüzde 103 olan ihracatın ithalata oranı, 2013’te yüzde 70 dolayına geriledi. 2003 başından 2013 sonuna kadar olan 11 yılda Türkiye bu sektörde toplam 12.7 milyar dolar dış ticaret açığı verdi. Türkiye, karkas et, kurbanlık canlı hayvan ve saman ithalatı ile ilk kez AKP döneminde tanıştı" diye konuştu.

"TARIMIN MİLLİ GELİRDEKİ PAYI HIZLA GERİLİYOR"
Oran, "AKP’nin iktidarda olduğu 2002-2013 döneminde GSYH ortalama yüzde 4.9 büyürken, tarımdaki büyüme yüzde 2.1’de kaldı. Tarım kesiminin GSYH’de 2002’de yüzde 12 dolayında bulunan payı, yıllar itibariyle sürekli gerileyerek 2013’te yüzde 8.9’a düştü. 2002 yılında sabit fiyatlarla 72.5 milyar lira olan GSYH, 2013’te 122.4 milyara çıkarken, tarım sektörünün hasılası düşük büyümeyle 8.7 milyardan 10.9 milyara yükselebildi" dedi.

Oran, aynı dönemde tarım sektörünün borçlarının da katlanarak büyüdüğünü belirterek, "Tarımın bankacılık sektörüne olan nakdi kredi borçlarının 2002 sonunda 4.1 milyar lira düzeyinde bulunan bakiyesi 11 yılda yaklaşık 8 kat büyüyerek Şubat 2014 itibariyle 36.4 milyar liraya yükseldi. Tarımın batık kredi borcu da bu dönemde 7 katlık büyümeyle 174 milyon liradan 1.3 milyar liraya yükseldi" diye konuştu.

DON VE KURAKLIK DARBESİ
Oran açıklamalarında olumsuz hava koşularını da değerlendirerek, "Tarımda yılların birikimi olan yapısal sorunların üstüne bu yıl yağışsız geçen kış mevsimi yüzünden yaşanan kuraklık ve yaygın don felaketinin darbesi de eklendi. Özellikle Güney ve Doğu Marmara, Kuzey Ege, İç Anadolu, Doğu Anadolu, Güneydoğu Anadolu’nun batısı ile Orta ve Doğu Akdeniz’de; başka deyişle Türkiye'nin büyük bölümünde etkili olacak kuraklıktan, tarım sektörü ciddi biçimde etkilenecek" dedi.

Oran, kuraklığa bağlı olarak ciddi tarımsal rekolte düşüşü ve ekonomik kayıpların beklendiğini ifade etti ve ekledi:

"Kuraklığın en çok etkilediği ürünlerin başında buğday geliyor. En temel ürün olan buğdayda üretimin Türkiye genelinde yüzde 25 düşmesi bekleniyor. Don felaketi ise kayısı, fındık, çay ve meyve üretiminde ciddi kayıplara yol açıyor. Çiftçiye ağır darbe vuran kuraklık ve don felaketinin faturasını, aslında üretici-tüketici zincirindeki tüm kesimler ödeyecek. Düşecek tarımsal üretim, ürün fiyatlarını artırarak gıda enflasyonunu körükleyecek. AKP ise yaşanan felakete karşı yüzeysel, göstermelik sözde önlemlerle yetiniyor."
 
KIRSAL KALKINMA İÇİN CHP'NİN ÖNERİLERİ
Oran, tarım sektörünün güçlendirilmesi ve kırsal kalkınmanın sağlanması amacıyla partisi CHP'nin önerilerini şöyle sıraladı.

"Ülkemizi ithalata bağlı olmaktan kurtaracak, çiftçimizin refahını artıracak, insan odaklı ve doğayla dost bir politika izlenmeli. Tarımı öncelikli stratejik bir sektör olarak değerlendirerek köklü bir tarım reformu gerçekleştirilmeli. Tarım Bakanlığı yeniden yapılandırılarak, Tarım Piyasaları Düzenleme ve Destekleme Kurumu kurulmalı. Tarımda çalışan kadınlar ile gezici-geçici tarım işçilerinin yaşam standartları geliştirilmeli. Tarımsal altyapı yatırımlarını hızla tamamlanmalı, 2023’e kadar 110 milyon dönüm arazi toplulaştıracak, 4 milyon dönüm sulama yatırımı yapılmalı. İleri seracılık tekniklerinin yaygın kullanımı, tohumluk, gübre, ilaç ve verimliliği artırıcı diğer girdilerin akılcı kullanımı ve kalitenin geliştirilmesi desteklenerek, tarım sektörü modern işletmecilik yapısına kavuşturulmalı. Yüksek verimli ve kaliteli tohum ve damızlık hayvan üretip çiftçilere dağıtılmalı, üreticiler diğer ülkelere muhtaç olmaktan kurtarılmalı. Tarım teknolojilerinde dışa bağımlı olmaktan kurtulmak için özel tarım tekno-merkezleri kurulmalı, buralarda kamu, özel sektör ve üniversitelerin işbirliği içinde çalışması sağlanmalı. Dünya toplam ihracat pazarından daha fazla pay almak için yüksek katma değerli, güvenli ve kaliteli üretim yapılmalı. Tarıma dayalı sanayileri geliştirecek, Küçük Ölçekli Tarımsal Sanayi Siteleri, Organize Tarım Bölgeleri ve Organize Tarımsal Sanayi Bölgeleri kurulmalı. Fındık borsası Karadeniz’de kurularak, Fiskobirlik yeniden ayağa kaldırılmalı. Türkiye’de hayvancılığı öldüren ithalat politikalarına son verilmeli. Doğru hayvancılık politikalarıyla küçükbaş ve büyükbaş hayvan varlığı artırılarak, ıslah çalışmalarıyla verimliliği yükseltilmeli. Kaba ve karma yem ihtiyacının yurt içinden sağlanması için bitkisel üretim teşvik edilmeli, yem fiyatları ile süt ve et fiyatları arasındaki uygun parite korunmalı. Hayvan hastalıkları ortadan kaldırılmalı, Hayvan Sağlık Sigortası yaygınlaştırılmalı. Süt ve et işleme tesisleri geliştirip yaygınlaştırılmalı, özel sektörün girmediği bölgelerde, bu çalışmalar kamu eliyle yapılmalı. Uygun faizli krediyle hayvancılık projeleri desteklenmeli."

(OSS)