FABER: ABD’DE HÜKÜMET AYAKTA KALABİLMEK İÇİN PARA BASIYOR
Uludağ Ekonomi Zirvesi’nin son değerlendirmesini Uluslararası Yatırım Uzmanı ve The Gloom, Boom ve Doom Reportö Editör ve Yayıncısı Marc Faber oldu. Faber, ‘Global Ekonomi, Global Pazarlardaki Gelecek Beklentileri ve Bunun Türkiye Etkileri’nin ele aldı.
Faber, sadece kendimizi değil etraftaki ekonomileri de değerlendirilmesi gerektiğini söyleyerek, "Türkiye’ye tek başına bakmak yeterli değil, dünyaya bakmak gerekli. Finans son derece tehlikeli hale geldi çünkü. ABD’de hükümet ayakta kalabilmek için para basıyor. 2007’deki kriz aşırı kredilerden kaynaklandı. Toplam kredilerin gayri safi milli hasıla içindeki oranına baktığımızda 2007’dekinden yüzde 30 daha az olduğunu söylediler. Şuandaki koşullar 2007’de olduğundan daha kötü bunun gelecek büyüme planlarına da etkisi büyük olacak. ABD ve diğer merkez bankaları umutsuz bir şekilde kredi ivmesi oluşturma çalışıyorlar. Krediler asıl problem yaratanlar, ama bu problemi ortadan kaldırmak için yine kredi vermeye çalışıyorlar. ABD’deki politikaya baktığımızda asıl problem 1 dolarlık ek bir borç 4 dolarlık bir gayri safi yurt içi hasıla büyümesini düşürüyordu 1950’lerde. 1 dolarlık ek bir borç 0.8 puanlık bir ekonomik etkiye sahipti. Kredi büyümesini stabil edebilirsiniz, ama ekonomik büyümede bir işe yaramayacak" dedi.
YÜZDE 10 TASARRUF YETERLİ DEĞİL
ABD politikalarında Keynes öncesi ve sonrasında ekonomik sistemde sabit bir talep eksikliği bulunduğunu belirten Faber, "İnsanlar maaş alıyorlar. Yüzde 90 harcayıp. Yüzde 10’unu biriktiriyorlar. Bu yüzde 10 ekonomik büyüme için yeterli değil. Amerika’daki politikalar tüketimi tetikleme üzerine kurulu. Tüketimin payı ne kadar yüksek olursa sermaye oluşum payı o kadar düşük olacaktır. Toplumlar sermaye harcamaları ile zengin oluyor tüketim harcamaları ile değil. Bunu herkes net anlamalı" diye konuştu. ABD’de dengesiz bir ekonominin bulunduğunu ve çok fazla harcama yapan bir ekonomi karşı karşıya kalındığını belirten Faber, ABD’de cari açığın büyüdüğünü kaydetti.
ABD EKONOMİSİNDE BÜYÜME YOK
Çin ekonomisinin 1992’den sonra büyümesinin patladığını ifade eden Faber şunları söyledi: "2000 yılından sonra ABD ticari açığı daha fazla büyüdükçe Çin’in ticari fazlası arttı. ABD’de de artık ekonomik büyüme yok. Çünkü aşırı tüketim var. Çin gibi yatırımlar ABD’ye ihracat yapmaya başladı. FED’in ABD ekonomisine vermek istediği itici güç kaldı. Yükselen ekonomilere dağılmaya başladı. Bunun içinde Türkiye’de var. Çok hızlı bir büyüme karşımıza çıktı. Bu noktadaki korkutucu şey şu; 1997-2001 arasında yükselen piyasalar en iyi performansı göstermedi. ABD’de basılan para baktığımızda on katına çıktı. FED bu balonu göremedi. O dönemde yükselen ülkelerde 1999’lara kadar iyiyi performans gösterdi, ama ondan sonra hızlı yükselen piyasalarda kötü performanslar görmeye başladık. Şu anda da yaşadığımız durum bu." Korelasyonların değişebildiğini söyleyen Faber, bazıları yükselirken bazılarının düşebildiğini ifade etti. Bunun nedeninin basılan paranın dünyanın her köşesine eşit bir şekilde dağılmamasından kaynaklandığını vurguladı.
ABD YERİNE TÜRKİYE’YE YATIRIM YAPMAYI TERCİH EDERİM
ABD piyasasına girilip girilemeyeceğini aktaran Faber, "ABD borsasına mı girmelisiniz? Beş yıldır yükselen bir piyasa. Türkiye, Çin’e, Vietnam’a ya da Brezilya’ya mı yapmalıyız? Yükselen ekonomiler, ABD ekonomisinden daha iyi performans göstermeye başladı. Ben yükselen piyasalara yatırım yapardım. Kafama silah dayayıp ABD yatırım yapardın? Türkiye’ye mi? derseniz Türkiye derdim. Çin konusunda çok fazla iyimser değilim, ama Türkiye’yi seçerdim. 2007 yılına kadar önümüzdeki 10 yıl içinde her şey ya felaket olacak? Ya da değişecek. Bu sürede sorulması gereken nasıl para kazanacağız değil, nasıl para kaybetmeden ayakta kalırız olmalı" dedi.
ÇİN EKONOMİSİ HIZLA BÜYÜYOR
Yükselen borsa piyasa performanslarının çok iyi olmasa da hane halkı durumunun 20 yıl öncesine göre çok daha iyi durumda olduğunu ifade eden Faber şunları söyledi: "Amerika’da bu durum böyle değil. Yüzde 0.2’si daha iyi durumda. 20 yıl öncesi ile karşılaştırdığımızda. Şunları da göz önünde bulundurmak lazım. Çin ekonomisi hızlı bir şekilde büyümeye başladı. ABD’nin ticari açığı artmaya başladı. Çin’in sanayi üretim artmaya başladı. ABD’ye arz ediyorlardı. Çin’deki ekonomik hareketlenme, tüketim, istihdam arttırdı. Bunlar sanayileşmenin ilk aşamalarında ham maddeye talebi arttırdı. Fiyatlar 1999’dan sonra artmaya başladı. Çin’den gelen talep fiyatları yükselti. Zirveye ulaştı. FED faiz oranlarını 2007 yılında değiştirdiğinde küresel ekonomi petrol fiyatları yükseldi. Bu da talebi zayıflattı. 6 ayda 140’tan 32 dolara düştü. Para basmanın sisteme neler yaptığını görüyoruz."
ABD’NİN İHRACATTAKİ PAYI DÜŞTÜ
Amerikalıların ‘bütün dünya bizim tüketimimize bağlı’ diye düşündüğünü söyleyen Faber, "Bu çok saçma. ABD’nin ihracattaki payı düştü. Diğer yükselen ülkeler emtia üreticileri Latin Amerika, Rusya, Orta doğu gibi ülkelerin payı yükseldiğini görüyoruz. Çin’in ihracatı ham madde üreticilerine ABD’den yüksek. Emtia üreticilerinin ihracatı ABD yaptığından yüksek. Çin kaynakları Afrika’dan, Brezilya’dan Avustralya’dan, Rusya’dan Orta Doğu’dan alıyor. Ve bunları satıyorlar. Bu ülkeler pek çok durumda ticari fazla veriyor” dedi.
ÇİN EKONOMİSİ ABD’DEN DAHA ÖNEMLİ
Ekonomik güçlerin değiştiğini, Batı ve Amerika’dan yeni ülkelere kaydığını belirten Faber, Çin’deki metallerin yarısının Çin tarafından kullanıldığını ve global etkiye katkısının büyük olduğunu, düşmesi halinde ise kötü bir etkisi olacağını söyledi. Çin’deki büyümenin ne olacağının sorulması gerektiğini dile getiren Faber şunları aktardı: "Petrol tüketiminde dünyadaki toplam tüketimin yüzde 12'sini gerçekleştiriyor. Çin’in talebi yükselecek mi? 99 ve 2007 yılları arasında nispeten dengeli ekonomik büyüme görüyoruz. Ama 2007 krizini takiben muazzam bir kredi büyümesi ortaya çıkıyor. Çin’de yüzde 4 oranında büyüme var, ama daha da az büyürse Çinliler ne yapacak. Onlarda para basıyor para birimleri değer kaybedecek ve büyümekte olan diğer ekonomilere zarar verecek. Çin ekonomisi ABD’de ekonomisinden daha önemli global ekonomiler için." 
GÜÇ KAYMALARIYLA ULUSLAR ARASI GERİLİMLER ARTABİLİR
Putin’in ve Çinlilerin Washington’a karşı farklı perspektif koyduğunu belirten Faber, Çinliler için demir, petrol ve bakıra erişim önemli olduğunu bunun içinde hava savunma bölgesi oluşturduklarını kaydetti. Güney Kore ve Japonya’ya kendilerine bir alan oluşturduklarını vurgulayan Faber, "Gelecekte ekonomik güç kaymaları olduğunda uluslararası gerilimler artacak. Bir savaşa dönüşür mü dönüşmez mi bilmiyoruz, ama ekonomik savaşlara yol açacak" ifadelerini kullandı.
TÜRKİYE BATI’YA GÖRE AVANTAJLI
Türkiye’nin demografik açıdan avantajlı durumda olduğunu ifade eden Faber, Batının nüfus, kredi büyümeleri olarak avantajlı konumda olmadığını kaydetti. Yükselen ekonomilerin sorunlarının aşırı borç büyümesi, Çin üzerine bağımlılık, su eksikliğinin olduğunu vurgulayan Faber, "Ciddi gözükmese de büyüme oranları yavaşlayacak. Bu borsalar büyümeyecek anlamına gelmiyor. Para basarsınız borsalar yükselir. Ekonomi düşer. FED 5 yıl boyunca faizlerini sıfır tuttu. Bu da sermayenin yanlış ayrılmasına neden oldu" dedi. 
Amerika’da yaşanan 2007 yılındaki krize tekrar değinen Faber konuşmasında şunları söyledi: "Hükümet ne kadar büyük olursa olsun o zaman daha fazla müdahale olacaktır. Bağımsızlık azalacak. O nedenle hükümet etkisini azaltmak gerekiyor. Büyümelerine engel olmalısınız."
Türkiye gibi bir ülkede daha çok Doğu’ya, Çin’e doğru bir yönelim olacağını söyleyen Faber, "Şuan dünya ABD ve AB merkezli olsa da yakında Çin merkezli olacak. İhracatları Avrupa’ya yapsanız da Türkiye ve Avrupa ilişkileri çok fazla büyüyeceğini düşünmüyorum. Çin’in ihracatı, ithalatı, Çin’e ihracat, oradan ithalat, Çin yatırımı, Çin’den turistler. Gelecek Çin’de. Ekonomistler dinlemeyin kulak asmayın. Gayri sarfi yurtiçi hasılaya bakarak değil, kendi değerlerimize bakarak hareket ediyoruz. Siz yüzde 30 olarak düşen bir pazarda hareket edemeyecekseniz sabah yataktan bile çıkmayın, bu dalgalanmalar olacak. Türkiye için erken olabilir, ama fırsatlar gelişiyor."
Dün başlayan Uludağ Ekonomi Zirvesi Faber’in bu konuşmasıyla sona erdi.

Sebile ÇETİN-Emre KOŞAK/ BURSA, ()

SÇ,EK (FK/RT) (FOTOĞRAFLI)