BAKAN ŞİMŞEK: TÜRKİYE’DE SİYASİ İSTİKRAR TEHLİKEDE DEĞİL
Uludağ Ekonomi Zirvesi’nde konuşan Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, Türkiye’nin ekonomik, siyasi görünümü, yapısal sorunları, çözüm çabaları ve ülkenin uzun vadeli hedefleri ile ilgili bir sunum yaptı.
Türkiye’de pek çok kimsenin aklında ‘Siyasi istikrar tehlikede mi?’ sorunun olduğunu belirten Şimşek, “Türkiye önümüzdeki 1-1.5 yıl içerisinde üç seçim geçirecek. Mahalli, Cumhurbaşkanlığı ve genel seçim. Bazı kamuoyu yoklamalarına göre Türkiye’de siyasi istikrar tehlike de değil. Yüzde 40 ile 50 arasında mevcut iktidar partisine, yani Ak Parti’ye,bizim partimize bir teveccüh var, destek var. Bu anlamda siyasi istikrarın tehlikede olmadığı sonucunu çıkarmak tabi ki mümkün” diye konuştu.
Ülkede son dönemdeki gelişmelerin, yolsuzluk iddialarının, tartışmaların veya belirsizliğin Türkiye ekonomisini ne şekilde etkilediğine dair değerlendirmelerde bulunan Bakan Şimşek, şunları söyledi:
“Tüketici güven endeksine bakarsanız, durum iyi değil. Orada bir bozulma var. Fakat diğer bütün rakamlara baktığınız zaman ekonomide çok ciddi bir yavaşlama yok gibi görünüyor ama muhtemelen iç talep yavaşlıyordur diye düşünüyoruz. Çünkü para politikasında ciddi bir sıkılaştırmaya gittik. Makro ihtiyati tedbirler aldık, geçen Ekim ayında. Zaten bizim amacımız iç talebi yavaşlatmaktı. Yanlış anlamayın ama bizim bir takım hız limitlerimiz var. O hız limitlerine milli global konjonktürde uymak durumundayız. Bu tedbirlerin amacı, sürdürülebilir makul bir büyüme. Bildiğiniz gibi 2012 yılında bunu yaptık. 2013’te de kısmen devam etti ama 2014’te özellikle bu global sermaye, para musluklarının bir miktar daha kısacağını dikkate alarak, böyle bir çaba içerisine girdik."
Türkiye’nin küresel krizde herkes gibi bir resesyondan geçtiğini kaydeden Şimşek, ama küresel kriz sonrası temel sağlam olduğu için Türkiye’nin çok güçlü bir çıkış yaptığını belirtti. Bu güçlü çıkışın dışında daha mütevazı bir şekilde Türkiye’nin yoluna devam ettiğini söyleyen Şimşek, “İşin özü bu. Ancak biz Avrupa bölgesindeyiz ve gelişmekte olan Avrupa ülkelerini kaale aldığımızda, onlara göre çok daha ciddi bir performansımız söz konusu. Türkiye’nin milli geliri kriz öncesi 100 ise, şu anda 120 civarı. Avrupa’daki gelişmekte olan ülkelerde 100 ise şimdi 108 civarı. Zaten Amerika ve AB ile arayı güçlü bir şekilde kapattığımızı hepiniz biliyorsunuz” dedi.
”UZUN BİR SÜREDİR ŞANSSIZDIK, ŞİMDİ ŞANSIMIZ DÖNDÜ”
Bu yavaşlama sadece Türkiye için değil, gelişmekte olan ülkeler için geçerli bir durum olduğunu ifade eden Bakan Şimşek, şunları söyledi:
“Gelişmekte olan ülkeler, son birkaç yılın ortalamasının altında büyüyorlar. 2013’te herkes son 10 yılın ortalamasının altında büyüdü. Türkiye’ye özgü değil. Önümüzdeki 10 yıl, geçmiş 10 yıl gibi iyi olmayacak. Geçmiş 10 yıl kadar batılı tüketici kredi kullanıp, tüketmeyecek. Bu gelişmekte olan ülkeler için kötü bir şey. Geçmiş 10 yılda olduğu gibi küresel likidite, sermaye veya gelişmekte olan ülkelere para akışı güçlü olmayacak. Bunları dikkate aldığımızda bu yeni dönem daha mütevazı büyüme diye tanımlayabileceğimiz bir dönem. Ancak burada bazı ülkeler fark yaratabilir. Reformları yaparsanız, siz pozitif yönde ayrışırsınız. Hele bir de temelleriniz sağlamsa, hele demografik yapınız elverişli ise hele önceliklerinizi iyi belirlediyseniz o zaman tereddüt yok. Her ortamda siz başkalarına göre göreceli olarak daha iyi bir performans gösterirsiniz.”
2014 yılında büyümeyi aşağıya çeken faktörlerin olduğunu dile getiren Bakan Şimşek, “Seçimler, tartışmalar var. Seçimler gürültü demek. Gürültülü ortam demek. Bu da etkiliyor biraz. Bana kalırsa asıl belirleyici olan para politikasındaki sıklaştırma. Bu, iç talebi bir miktar etkileyecek. Ama şanlıyız. Uzun bir süredir şanssızdık, şimdi şansımız döndü. Dış talep güçleniyor. AB, resesyondan çıkıyor. Bu önemli bizim için. Çünkü AB son 5 yıldır bizi aşağıya çekiyordu. Belki ilk defa bizi yukarı doğru çekmeye başlayacak. Arap Baharı büyük ümitlerle başlamıştı, hayal kırıklığı ile bitti. Ama göreceli bir istikrar var. Kargaşa en azından sınırlı düzeyde. Lira değer kaybetti. Biz hiçbir zaman sırtımızı zayıf liraya dayamadık, son 10 yılda ama bir miktar kısa vadeli de olsa rekabet gücünün artmış olması,bence fena değil. Yani liranın değer kaybetmiş olması Türkiye’ye bir miktar rekabet gücünü kazandırıyor” dedi.
“ŞU ANDA TÜRKİYE’YE YATIRIM YAPMA DÖNEMİ”
Önümüzdeki dönemde en büyük sorunun istihdam yaratabilme kapasitesi olacağına değinen Bakan Şimşek, "Bu siyasiler için bizim için önemli bir sorun olarak ortaya çıkıyor. Son yıllarda Türkiye muazzam bir performans ortaya koydu. Bunu ben söylemiyorum. Uluslar arası çalışma örgütü IMF söylüyor. Dünyada kendi cüssemize oranla rekor düzeyde istihdam yaratmışız. Dünyada birinci sıradayız. Önümüzdeki dönem bu kadar kolay olmayacak ama umarım reformlarla bunu aşarız” diye konuştu. Enflasyonun ise liradaki değer kaybından dolayı yukarı doğru bir miktar eğilim gösterdiğine dikkat çeken Şimşek, ancak orta vadede aşağıya doğru enflasyonist eğilimlerin güçleneceğini vurguladı. Liranın reel olarak, reel efektif döviz kuruş, özellikle gelişmekte olan ülkelere oranla son 10 yılın en zayıf noktasında olduğunu belirten Bakan Şimşek, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Bu önemli bir nokta. Ancak bu böyle devam etmez. Şu anda Türkiye’ye yatırım yapma dönemidir. Orta ve uzun vadeli bir perspektifle. O konuda ben rahatım. Özetle ekonomi bir miktar soğuyor demeyeyim ama sıcaklığını artık korumuyor. Bizim sürdürülebilir yüksek bir büyümeyi tutturmamız en önemlisi. Biz fazla hız yapacak noktada değiliz. Aşırı hız biliyorsunuz, iyi değil, genelde. Biraz yavaş ama inanıyorum ki bankacılık sektörünün sağlıklı yapısını koruyacağımızı, hane halkının israfa kaçmasını engelleyeceğimizi ve cari açığı daha yönetilebilir bir seviyede tutacağımızı, tasarruflarımızı yükselteceğimizi, bu tasarrufları yatırımlara yönlendireceğimizi söyleyebilirim."
“OTOMOTİVCİLER BİZE KIZGIN”
Bu yıl bütçe performansını olumsuz etkileyecek faktörlerin olduğuna değinen Şimşek, şunları söyledi:
“İç talep yavaşlıyor. İşimiz zor. Hedefi tutturursak, bayağı memnun olmanız gerekir. Biz bir takım tedbirler aldık. Amaç cari açığı kontrol altına almaktı. Otomotivciler bize kızgın ama ne yapalım. Elimizde kristal bir küre yok. Biz 2014’ü tasarlarken, Türkiye’de siyaset çok gürültülü olacak, bir takım siyasi motivasyonlar, operasyonlar olacak diye doğru öngörmedik. Bunun ekonomiye yansımalarını öngöremezdik. Ancak biz vergi gelirlerini,bütçe gelirleri daha mütevazı bir düzeyde tuttuk. Ne olur ne olmaz diye. Bütçeyi bu anlamda daha temkinli varsayımlarla yaptık.Bu nedenle inşallah bu sene tuttururuz, bütçeyi."
Türkiye’nin yumuşak karnının cari açık olduğunu belirten Bakan Şimşek, tasarrufların düşük olduğunu dile getirdi. Cari açığın son yıllarda sürdürülemez düzeylere vardığına dikkat çeken Mehmet Şimşek, “Şimdi biz bunu daha yönetilebilir seviyelere çekiyoruz. Geçtiğimiz sene cari açıkta altının etkisi çok büyük. Yaklaşık 12 milyar dolarlık net altın ithalatı yapmışız. Son birkaç yıla bakıldığında cari açık çok yüksek. Yapısal olduğu kader geçici faktörlerin etkisi de var. Euro krizi bizim cari açığı yükseltti. Niye? Bizim en büyük ticaret ortağı krizdeydi. Bizim oraya olan ihracatımız göreceli olarak kötü gitti” dedi.
Kamuya bakıldığında devletin şu anda net bazda dış dünyaya bir borcu olmadığını vurgulayan Şimşek, “Türkiye dünyadan alacaklı. Çünkü Türkiye’nin rezervleriyle, Türkiye’nin borçlarını karşılaştırdığınız zaman, rezervleri daha fazla. Bankacılık sektörü nötr durumda. Ne döviz açığı var. Ne de döviz fazlası var. Reel sektöre baktığınız zaman hakikaten 174 milyar dolarlık döviz açığı var. Daha doğrusu pozisyon açığı var. Bu konu bizi çok ilgilendiriyor" diye konuştu.

IA(FK/ESM) (FOTOĞRAFLI)