CAPİTAL ve Ekonomist Dergileri ile Bursa Valiliği'nin işbirliğiyle düzenlenen Uludağ Ekonomi Zirvesi’nin üçüncüsü başladı. Toplantının açılışında konuşan Doğan Holding Yönetim Kurulu Başkan Vekili Hanzade Doğan Boyner, artık elle tutulan varlıklardan, inşaattan, ağır sanayiden, elle tutulamayan yaratıcılığın önemli olduğu, tasarımın öne çıktığı bir döneme girildiğini; bu dönemde yapılması elzem olan işin liberal ekonominin vazgeçilmez değerlerini toplumda oluşturmak olduğunu söyledi.
Uludağ Grand Yazıcı Otel’de düzenlenen ve iki gün sürecek zirvenin açılına Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, Bursa Valisi Münir Karaloğlu, Doğan Holding Yönetim Kurulu Başkan Vekili Hanzade Doğan Boyner ve çok sayıda iş adamı katıldı.
Açılışta konuşan Capital ve Ekonomist dergileri Yayın Direktörü Rauf Ateş, Uludağ’daki salonun yetersizliğine değinerek, “Önümüzdeki yıllarda Bursa’da açılacak konferans salonlarıyla bunu da aşacağız. Ben iyi bir konferans olmasını diliyorum. Daha önce söz verdiğimiz gibi gelecek yıllarda zirvenin hakikaten bölgesel ve global çapta bir içeriğin paylaşıldığı etkinlik olabileceğini düşünüyoruz” dedi.
Daha sonra söz alan Çelik Motor Filo Kiralama Yönetim Kurulu Başkan Vekili Bora Koçak, Türkiye’nin Davos’u olma iddiasıyla yola çıkan Uludağ Ekonomi Zirvesi’nin hem katılımcısı, hem de sponsoru olmaktan mutluk duyduklarını söyledi. Bursa Valisi Münir Karaloğlu da, zirveyi Bursa olarak çok önemsediklerini belirterek, “2011-2013 zirve çıktıları Bursa’nın ekonomi alanındaki ufkuna çok büyük katkılar sağladı. Bursa olarak çok yönlü üretim ve ticaret merkeziyiz. Uludağ Ekonomi zirvesi bizim hedeflerimizde bize yol gösterecektir” diye konuştu.
Daha sonra söz alan Doğan Holding Yönetim Kurulu Başkan Vekili Hanzade Doğan Boyner, Capital ve Ekonomist dergilerinin artık bir gelenek haline getirdiği Uludağ Ekonomi Zirvesi’nde gündemden ve güncelden ayrılıp geleceğe bakabilecek iki günlük bir fırsatın olduğunu söyledi. Hanzade Doğan Boyner, “Umarım bu fırsatı iyi değerlendiririz. Türkiye geçtiğimiz 10 yılı çok başarılı bir ekonomik büyüme ile geri bıraktı. Gerçekten insanların hayal bile edemeyeceği istikrar ortamıyla beraber, geçtiğimiz dönemde bankacılık sisteminin yapıldığı, cari açığın kontrol altına alındığı, Türkiye’nin borçlarını döndürebilecek mi diye düşündüğümüz günlerden tahvillerimize istediğimizden fazla ilginin olduğu bir dönem yaşadık” dedi.
LİBERAL EKONOMİNİN VAZGEÇİLMEZ DEĞERLERİ
Ali Babacan liderliğinde mali disiplinin sağlandığını ve gayri safi milli hasılanın 10 bin doları yakaladığını ifade eden Hanzade Doğan Boyner, şöyle devam etti:
”Bütün bu atılan adımlar teknik tanımları az çok belli adımlardı. Arkasında güçlü bir siyasi irade olduğu zaman bunları başarabildik. Şimdi bundan sonraki 10 yılda kişi başı gelirimizi 10 bin dolardan 20 bin dolara çıkarmak için atmamız gereken adımlar, geçtiğimiz 10 yılda attığımız adımlardan çok farklı. Çünkü bir sonraki 10 yıla giderken artık teknik olarak tanımı çok belli olmayan yapısal değişimler, dönüşümler yaşamak zorundayız. Artık elle tutulan varlıklardan inşaattan, ağır sanayiden, elle tutamadığımız yaratıcılığın önemli olduğu, tasarımın öne çıktığı bir döneme giriyoruz. Bu dönemde yapılması elzem olan iş liberal ekonominin vazgeçilmez değerlerini toplumda oluşturmak. Nedir bu değerler? Sermaye sahipleri ve tüm bireyler, içinde bulundukları sistemin, liyakata bağlılığına, hukukuna, ahlakına, şeffaflığına siyasal sağduyusuna güvenmeli. Bu güvenle uzun vadeli riskler alabilmeli. İnsan sermayesini temsil eden gençler, bulundukları toplumun özgür yapısına, farklılığına güvenmeli. Kendisine değer verildiğine inanmalı. Girişimci yıllarını verip değer yarattığında bunun karşılığını alacağına, fikri mülkiyetinin korunacağına güvenmeli. Yabancı sermaye hukukun bağımsızlığından ve işleyişinden en ufak bir şüphe duymadan Türkiye’yi küresel değer ve teknoloji zincirine dahil etmeli. Bu süreç geçtiğimiz 10 yıldan çok daha zor olacak. Çünkü bireyin sermayenin kurumların sadece makroekonomik stabilitiye değil, sistemin değerlerine de güven duymaya ihtiyacı var.”
“BU SORUMLULUK SADECE SİYASETTE OLAMAZ”
Hanzade Doğan Boyner, Ali Babacan’ın bu konuya geçen bir konuşmasında çok güzel bir terimle ifade ettiğini de vurgulayarak, konuşmasını şöyle sürdürdü:
“Hukuk güvencesi, can, mal güvencesi çok önemli ama en önemlisi en başta gelen hukuk güvencesi. Toplumsal dönüşümü yapabilmenin sorumluluğu kimde? Bu sorumluluk sadece siyasette olamaz. Bu sorumluluk hepimizde ve iş dünyasında. İş dünyası bugüne kadar böyle sorumlulukları üzerinde hissetmedi ama bundan sonra eğer gerçek bir demokrasi olacaksa her birey, her sivil toplum örgütü ve iş dünyasında, eğer orta geliri tuzağından çıkacaksak biz, iş dünyasında bu sorumluluğu almak zorunda. İş dünyası olarak bizler hukukun üstünlüğü bağımsızlığı sistemin şeffaflığı hesap verebilirliği için mücadele etmezsek, sistemi aksaklığını da görmezden gelirsek, ülkemizin son 10 yılda yakaladığı ivme aynı hızla devam edemez. Bizim toprağımızdan petrol çıkmıyor. Biz kalkınma ve büyümemizi katma değer yaratarak, kendi aklımızla becerimiz ve alın terimizle yapmak zorundayız. Bunu yapabilmek için de toplumda bu söylediğimiz liberal ekonominin evrensel değerlerini tam olarak oturmuş olması gerekiyor. Burada biz hep konuşuyoruz. Hukukun üstünlüğü, erkler ayrılığı, liberal ekonominin değerleriz diyoruz. Ama bunların nasıl tam olarak inşa edilebileceğini aslında bilmiyoruz. "
“BİR İKİ SENE DEĞİL, 15 YILI DÜŞÜNELİM, HAYAL EDELİM”
“Burada ciddi bir entelektüel emek, siyasi irade ve toplumsal sahiplenme gerekiyor” diyen Boyner, aslında bu değerlerin toplumda çok küçük yaşta verilen ahlaki değerlere bağlı olduğunu vurguladı. Hanzade Doğan Boyner, şöyle devam etti:
” Bizim ahlaki değerlerimiz nedir? Yalan söylemek Türkiye’de ne kadar tahammül edilemez bir suçtur. Ya da kırmızı ışıkta bir kere geç bir şey olmaz. Bir takım ahlak değerlerimizi de gözden geçirmemiz gerekiyor. Çünkü toplum olarak bu değerleri benimsediğimiz zaman, evlatlarımıza benimsettiğimiz zaman, o istediğimiz Batı demokrasisi sistemlerini kurabileceğimize inanıyorum. Yoksa kanunlarla bu sistemlerin gerçek demokrasinin gelebilmesi çok zor. Bu iki günü seçimlerle, Dolar kuruyla, Kırım kriziyle Suriye savaşı ile geçirmek yerine önümüzdeki 10 yılda daha elimizde tutamadığımız, teknik olarak tanımlayamadığımız ama olmazsa olmaz değerleri toplumumuza, kurumlarımıza nasıl benimseteceğiz. Bunlara kafa yoralım. Bir araya gelmişken hep birlikte daha ilerisini görmemizi, güvenmemizi sağlayacak kurumsal yapıları, hukuku, adalet algısını, nasıl tesis edeceğimize kafa yoralım. Bir iki sene değil, 15 yılı düşünelim, hayal edelim. Hepimize ilham verici bir toplantı olur umarım. Gündem çok karışık gündemden çıkıp, geleceği düşünmek hepimiz için çok faydalı olacak.”

IA,ST,SÇ(FK/AAA) (FOTOĞRAFLI)