Gülseli KENARLI, 02 Mayıs () - KENTSEL dönüşüm süreci ile bir çok mal sahibi ve kiracı mağdur duruma düştü. Özellikle bu süreçte kiracılar en çok zara gören taraf olarak dikkat çekiyor.

Bilinçli Tüketici Derneği (BİLTÜDER) Başkanı Firdevs Koroğlu, bir yılını doldurmamış kiracılarla ilgili bir düzenleme bulunmadığını belirterek, "Ancak bu kiracılardan ev sahibi sorumlu. Bu kiracıların kontratında doğan hakları bulunuyor" dedi.

Koroğlu, bir yılını doldurmuş kiracıların hakları olduğuna dikkat çekerek, "Bir yılı dolmuş kiracıların haklarını Bakanlar Kurulu düzenliyor ve yetkiyi il idareleri, belediyeler ve TOKİ'ye veriyor" dedi ve ekledi:

"Bu yetkili makamlar kiracılara başka bir yer gösterme, kredi çekerek o binadan mal satın alma haklarını veriyor. Ama rakam komik, düşük faizli kredi olarak 100 bin liralık bir hakları. Bu rakama İstanbul gibi bir yerden ev almak mümkün olamaz. Ayrıca yetkililerin gösterdiği yerlerden kredi çekebilme imkanları bulunuyor. Anayasa Mahkemesi'nde dava açma hakları verileli de 2 ay oldu. Kat ittifakı tapuları olanların bile Anayasa Mahkemesi'nde hakları yeni doğdu."

"KENTSEL DÖNÜŞÜM ÇETELERİ"
Koroğlu kentsel dönüşümle birlikte çeşitli rant kapılarının doğduğuna dikkat çekerek, "Güngören'de müteahhit çeteleri olduğuna dair şikayet geliyor bize. Binalarda bulunan kiracıların evlerini tehdit ve şantajla işgal etmek isteyenler var" dedi ve şöyle anlattı:

"Kentsel dönüşüm çeteleri bunlar. Mal sahipleri kendilerini koruyamazken, kiracı kendini hiç koruyamaz. Yetkili makamların inisiyatifine kalmış. Yetkili makamlar mal sahiplerinin ikamet edecekleri yeri gösteriyor ve kirasını ödüyor. Ama kiracıya da doğan aynı hakları vermiyor. Mal sahibi neyi onaylayacak ya da nasıl bir pazarlığa gireceği belirlenmemiş. Bu durumda mal sahibinin insafına kalmış. Mal sahibinin kiracıdan dolayı gelir kaybını ile ilgili bir düzenleme bulunmuyor. Gerekli düzenleme yapılmadan bir uygulama başlatıldı. Bir pilot bölgede uygulama yapılmalıydı. Aksaklıklarla göre uygulamaya geçirilirdi. Biz haydi bre pehlivan diye bir işe gireriz sonra aksaklıkları düzeltiriz."

"KİRACILARDA MAL HASİPLERİ İLE AYNI HAKKA SAHİPTİR"
Yrd. Doç. Çiğdem Şahin de, kentsel dönüşüm sürecinde hem mal sahiplerinin hem de kiracıların mağduriyetlerinin olduğunu belirterek, "Örgütlenmeler oldu mahallelerde. Bu örgütlenmeler içinde ev sahipleri hak arayışına girdiler ve kiracıları ihmal ettiler. Bir evin kullanım hakkıdır. Uluslararası sözleşmelere göre bu tür tepeden inme projelerde kiracılarda mal sahipleri ile aynı hakka sahiptir" dedi.

Şahin, bu süreçte, kiracıların dışlandığını belirterek, "Kendileri de mücadeleye sahiplenmeden çekip gidiyorlar. Bir tek Sulukule ve Ayazma sürecinde kiracılar için bir şeyler yapılmaya çalışıldı. Toplu halde eylemler yapıldı, talepler gerçekleşti, haklarını ardılar. Bir kısmı kısmen bir şeyler elde etti" dedi ve ekledi:

"Belediyelerle iş birliği yapan müteahhitler ev sahiplerini bile mağdur ettiler. Şu anda hiç bir koruyucu yasa yok. Mal sahiplerine ve kiracılara imkan gösterilmesi gerekiyor, taşınma tarafını ödemesi gerekiyor ya da düşük taksitlerle ödeyebilecekleri ev sahibi yapılmalılar. Türkiye'de bunların hiçbiri yapılmıyor. Kiracılar bu haklarını savunmuyorlar."

"MÜTEAHİTLER LEHİNE HUKUK KURALSIZLAŞTIRILDI"
Çiğdem Şahin, mevcut hakların uygulanmadığına dikkat çekerek, "Bir sürü insan mağdur oldu. Dükkanını kapatmak zorunda kalanlar, tek gelir kaynağı kiracısını çıkarmak zorunda olanlar oldu. Ciddi bir düzenleme yok. Vaat edilen kiralar bir kaç ay ödeniyor mal sahiplerine ama bir kaç ay sonra ödenmiyor. Şu anki kentsel dönüşüm uygulamasında müteahhitler lehine hukuk kuralsızlaştırıldı. Bu konuda ki düzenlemelerin esnekleştirilmesi gerekiyor, net bir düzenleme yapılmadan her şey pazarlığa kalıyor. Böylece çözüm mücadele gücünüze kalıyor, hukuk ve örgütlenme çerçevesindeki mücadele sonuçları belirliyor" dedi.

"HALKI GÖÇE ZORLAMAK İSTİYORSANIZ, ELEKTRİK VE SUYUNU KESERSİNİZ"
Kiracı ve mülk sahiplerinin aleyhine düzenlemeler olduğunu belirten Şahin sözlerini şöyle sürdürdü:

"Bunlar bilinçli yapılmış şeyler. Kiracı ve mülk sahiplerinin elde edecekleri belirsizken, müteahhitler açısından her şey keskin şekilde net olarak belirleniyor. Afet Yası çok fazla müteahhitlere hak sağlayan bir yasa. Evlerin, elektrik ve suyu kesiliyor. Daha önce yasaya dayandırılmadan elektrik ve su kesiliyordu. Şimdi baktılar halk bilinçleniyor, onu yasaya koydular. Bu uluslararası yasalara göre savaş suçu, insanlık suçu. Ama böyle bir suçu kentsel dönüşüm yasasına koydular. Çünkü halkı göçe zorlamak istiyorsanız, elektrik ve suyunu kesersiniz, insanlarda orada çok fazla kalamaz. Eskiden yürütmeyi durdurma kararı alınabiliyordu. Evinizi yürütmeyi durdurabiliyorsanız kurtarıyordunuz. Dava 5 yıl sürüyor evi 2 yıl içinde yıkacaklar... Afet Yasasında yürütmeyi durdurma kararı alınamayacağına dair bir karar aldılar. Anayasa Mahkemesine götürdük ve bu maddeyi iptal ettirdik. Bu en azından bizim için bir kazanım oldu. Çoğunluk yasası var, 3/2 kabul ettiği zaman 3/1'e hak tanınmıyor. Sağlam raporunuz olsa bile risk alanı içinde müteahhittin proje bütünlüğü için sizin sağlam evinizde yıkılabiliyor."

(OSS)