ESKİŞEHİR'de düzenlenen konferansta konuşan devlet eski bakanı, Brookings Enstitüsü Başkan Yardımcısı ve Sabancı Üniversitesi Danışma Kurulu üyesi Kemal Derviş, "Türkiye dünyada gelişen başarılı ülkeler arasında. Bunu da bir Türk vatandaşı olarak söylemekten gurur duyuyorum" dedi.
Türk Girişim ve İş Dünyası Konfederasyonu'nun (TÜRKONFED) 5-6 Aralık 2013 tarihlerinde Eskişehir'de düzenlediği '17. Girişim ve İş Dünyası Zirvesi' etkinliği kapsamında Eskişehir Anemon Otel'de gerçekleştirdiği 'Finansal Kriz Sonrası Dönemde Küresel Ekonomideki Değişimler ve Türkiye'nin Uyum Süreci' konulu konferansa konuşmacı olarak Kemal Derviş katıldı. Çok sayıda kişinin izlediği konferansta konuşan Kemal Derviş Türkiye'de gurur duyulacak gelişmeler olduğunu söyleyerek şunları kaydetti: "Son yıllarda her şeye rağmen, tüm zorluklara rağmen millet olarak, toplum olarak gurur duyacağımız bir gelişme var Türkiye'de. Türkiye, dünyada gelişen başarılı ülkeler arasında. Bunu da bir Türk vatandaşı olarak söylemekten gurur duyuyorum. Bu toplumun başarısı, cumhuriyetin başarısı, gelişen sektörlerin başarısı, çiftçilerimizin başarısı, neticede bir toplumun başarısıdır. Özellikle toplumun yolunu açmak ve özellikle toplumu barış içerisinde geliştirmek gerekiyor. Bir toplumun mutluluk getirerek ilerleyebilmesi için önemli olan mutlaka vazgeçilmez bir unsur vardır o da demokrasidir. Önümüzdeki seçimde demokrasiyi kim gerçekten savunuyorsa ben onu desteklemeyi tercih ediyorum. Sorunların korkusuzca bir ortamda paylaşılması, çeşitli alternatiflerin sunulabilmesi bence gelişmenin bir başka unsurudur. Bu konuda da Türkiye çok mesafe kat etti kuşkusuz."
KRİZLER OLMASAYDI BÜYÜME HIZIMIZ YÜZDE 6'NIN ÜZERİNDE GERÇEKLEŞECEKTİ
Türkiye'de toplumun her kesimine ulaşan bir demokrasi kültürünün geliştiğini ifade eden Kemal Derviş, "Şuandaki demokratik ortamı 20-30 yıl öncesiyle karşılaştıracak olursak gerçekten çok ilerlemiş durumdayız. Bunu kabul etmek lazım. Ama bu yeterli değil tabi ki. Gelişebilmek dediğimiz zaman neyi kastediyoruz? Ana eksenler nelerdir? Türkiye'nin büyüme seyrine baktığımız zaman şunun farkına varıyoruz. Krizler olmasaydı 1994, 1999 bir ölçüde 2001 son dönemdeki en ciddi krizdi. Bu krizler olmasaydı büyüme hızımız yüzde 6'nın üzerinde gerçekleşecekti. Bu da dünyanın en iyi büyüme hızlarından birisi olacaktı. Ama 8-10 yılda bir kriz olunca bu kriz yıllarında büyüme eksi 7 oluyor. Ortalamayı bu krizler yüzünden ancak yüzde 5'e kadar götürebiliyoruz. Daha mutlu bir büyüme istiyoruz. Krizleri önleyebilmek için makro dengeleri iyi tutmamız gerekiyor. Ne bütçede fazla bir açık, ne fazla yükselen dış borç, yani bunları paket olarak krizleri önleyen biçimde götürmemiz gerekiyor. 2013 yılına baktığımızda kişi başına düşen milli gelir tamamen durdu. Son 6 yılda fazla ilerleme yok. Bu krizlerden korunmayı, sanıyorum Türkiye büyük ölçüde öğrendi. Hem özel hem kamu hem hükümet bazı temel gerekçeler üzerine anlaşıyorlar. Türkiye maliye politikasında oldukça başarılı oldu. Büyük bütçe açıkları vermeyen tersine pozitif olarak götürmeyi başardı. Bu da Türkiye'deki istikrarın önemli bir unsuru oldu" dedi.
BANKALARA SİYASET GİRMEMELİ
Kemal Derviş, bankaların bir ülke ekonomisinin damarları gibi olduğunu söyledi. Derviş, "Ülke ekonomisinin damarları gibi olan bankalara siyasetin girmemesi, sağlam olması, bankalar kendi kararlarını profesyonel düzeyde vermesi çok çok önemli bir yenilik olmuştur. Ve yine böyle devam edeceği kanaatindeyim. Türkiye'de bankacılık sektörü krizlerde çok sağlam durdu. Bu da iyi denetlendiği için sağlam bir sermaye yapısına sahip olduğu için oldu. Makro istikrarın bence esas unsurları bunlardır. Kamu ihaleleri şeffaf olmalı ve siyaset buna girmemelidir. Merkez Bankasının politikaları uzun vadeli hedeflere uygun olarak günlük politikadan bağımsız olarak gelişmelidir. Makro istikrar büyümenin uzun vadeli sürdürülebilir ve güçlü olmasını tek başına mümkün kılmaz. Makro istikrar yani arabanın kaza yapmamasını sağlıyor. Ama esas olan arabanın hangi hızla nereye gittiğini belirleyen diğer unsurlar vardır. Ve bu unsurların en başında da teknoloji gelmektedir. Dünyadaki insanlık, teknoloji devrimi olmasaydı büyüyemezdi. Büyüme esasen bilim ve bilginin üretime uygulanması ve üretimin o tarihte verimini arttırmasıdır. Teknolojik gelişme yani büyümenin en önemli unsudur" dedi.
KÖTÜ SİYASET EKONOMİYE ZARAR VERİR
Türkiye'nin yatırım konusunda büyük bir sorunu olduğunu sözlerine ekleyen Derviş, "Toplam yatırımın toplam tasarrufa eşit olması gereklidir. Biz aşırı derecede yatırımımızı dış kaynağa bağlamışız. İç tasarrufu artırmamız gerekiyor. Krize reel ekonomiyi sıkarak, büyümeyi gerileterek girmemeyi öğrenmişiz. Ama özlediğimiz süreç bu değildir. Büyümeyi arttırdığımız zaman cari açık şişiyor, bunun gazını alalım derken de büyümeyi geriletiyoruz. Bunu eşit şekilde dengeli şekilde yapmayı beceremedik. Türkiye'de tasarruf eksikliğini düşündüğümüzde güven ortamı gerekiyor. Siyasetteki üsluplar yatırım şevkini kırıyor. İki tarafta sanki farklı ordular çarpışıyormuş gibi söylemlerden kaçınılmalıdır. Bu söylemler yatırım şevkini kırar. Kötü siyaset ekonomiye zarar verir" diye konuştu.