İSTANBUL, 23 Mayıs () - "TÜRKİYE'DE Esneklik ve Güvence" Raporu'nda, sendikalaşma oranı düşük ve çatışmacı endüstriyel ilişkilerin egemen olduğu gelişmekte olan ekonomilerde batılı tarzda "güvenceli esneklik" istihdam modelinin uygulanmasının "imkansıza yakın" olduğu belirtildi.

KOÇ Üniversitesi ve TÜSİAD Ekonomik Araştırma Forumu (EAF), "İşgücü Piyasası Kurumları, Politikaları ve Performansı: Türkiye'de Esneklik ve Güvence" başlıklı araştırma raporu yayımladı.

Raporda, batılı ekonomilerde uygulanan bir güvenceli esneklik modelini gelişmekte olan ülkelere transfer etmenin neredeyse imkansıza yakın olduğu ifade edildi. Bu modellerin sorunsuz çalışabilmesi için gerekli olan kurumsal altyapı ve emek piyasası politikaları gelişmekte olan ülkelerde ya hiç olmadığına ya da sınırlı olduğuna dikkat çekildiği raporda, "Sendikalaşma oranları düşük, endüstriyel ilişkiler çatışmacı,  aktif ve pasif işgücü politikaları yetersiz ve kayıtdışı ekonominin payı büyüktür. Yine de gelişmekte olan ekonomiler iş yerine işçiyi koruyan sistemlere geçiş yapmakta ve güvenceli esneklik modellerini benimsemektedir" denildi. 

SENDİKAL HAKLARIN GELİŞTİRİLMESİ

Raporda Türkiye işgücü piyasası ile ilgili bulgular ve değerlendirmelerin yapıldığı raporda, Türkiye'de sendika yoğunluğu ve toplu pazarlık kapsamının Avrupa ortalamalarının gerisinde ve daha ziyade gelişmekte olan ülkelerdeki düzeye benzediği, endüstriyel ilişkilerde işbirliği yeterli olmadığı belirtilerek, "Sendikal hakların geliştirilmesi ve Ekonomik ve Sosyal Konsey gibi sosyal diyalog mekanizmalarının etkili işletilmesi gereklidir" denildi.

KIDEM TAZMİNATI ALABİLME KOŞULLARI

Uluslararası resmi sıralamalarda Türkiye'de iş güvencesi konusundaki mevzuatın oldukça katı oldu vurgusu yapılan raporda, bununla birlikte Türkiye gibi ülkelerde yasaları uygulamada birçok sorunla karşılaşılmasından dolayı, uygulamanın esnek olduğu belirtildi.

İş Kanunu'na göre 30'dan az çalışanı olan firmaların istihdam koruma düzenlemelerinden muaf olmasının, birçok işçinin iş güvencesi hükümlerinin dışında kalmasına neden olduğu belirtilen raporda, "Bunun yanında, İş Kanunu, iş sözleşmelerinde esnekliği kağıt üzerinde getirmiş görünmektedir. Ancak geçici iş ilişkisi ve alt işverenlik kurallarındaki katılıklar, kıdem tazminatının bir fona devredilmesi gibi tartışmalar gündemde bulunmaktadır. İşveren açısından, kıdem tazminatı ödemelerinin finansal yükünün hafifletilmesi, çalışan açısından ise kısa dönemli iş sözleşmeleri dahil olmak üzere kıdem tazminatı alabilme koşullarının genişletilmesi ihtiyacı vardır" denildi.

AKTİF İŞGÜCÜ POLİTİKALARININ ÖNEMLİ BİR ARACI EĞİTİM

Yapılan incelemede, işsizlik sigortasının yürürlüğe girmesine ve çıkarılan istihdam paketlerine rağmen Türkiye'de aktif ve pasif işgücü politikaları halen sınırlı olduğuna vurgu yapılarak, "İşsizlik sigortası, işgücü piyasasındaki risklere karşı çalışanları desteklemesi bakımından güvenceli esnekliğin önemli bir parçasıdır ve kapsamı ve miktarı geliştirilmelidir. Aktif işgücü politikalarının önemli bir aracı ise eğitimdir. Mesleki eğitim ve okul-sanayi işbirliği konularında daha fazla ilerleme kaydedilmelidir. Böylece işgücü piyasasında vasıf uyumsuzluğunun azaltılmasına ve bireylerin istihdam edilebilirliğinin artırılmasına destek olunabilecektir" ifadelerine yer verildi.

KAYIT DIŞI, VERGİ VE SOSYAL POLİTİKARLA ÖNLENENBİLİR

Türkiye işgücü piyasasının kayıtlı ve kayıt dışı olmak üzere ikili bir yapıya sahip olduğu ve kayıtdışı sektörün kayıtlı sektöre göre maliyet avantajının bulunuğu belirtilen raporda şöyle denildi:

"Kısıtlayıcı kurumsal yapılar ve politikalar kayıtlı sektörün emme kapasitesini sınırlamakta ve işgücü piyasasının bölünmüş bir yapıya sahip olmasına yol açmaktadır. Bu bölünmüş yapıda, 'içerdekiler' yüksek korumalı, yüksek ücretli işlere sahipken, 'dışardakiler' işsiz veya kayıtdışı istihdamda kalmaktadır. Vergi sisteminde ve sosyal politikalarda yapılacak değişikliklerle kayıtdışı sektörün daralmasına yardımcı olunabilir. Ayrıca sosyal yardımların kayıtlı istihdamla ilişkilendirilmesi de çalışanları kayıt içine girmeye teşvik edebilir."

YÜKSEK EĞİTİMDE İŞSİZLİK YAYGINLAŞIYOR

Türkiye'de ortalama işsizlikte düşüş olduğu anacak kriz dönemlerinde ani yükselişlerinde yaşandığı vurgusu yapılan raporda, 2009 ekonomik krizinde, kısa dönem çalışma ödeneği gibi işten çıkarmaları önlemeye yönelik programların uygulandığı aktarıldı. Raporda, işsizlik oranlarında ve ortalama okullaşma süresinde iyileşmeler sağlandığı, buna karşılık cinsiyetler ve bölgeler arası farklılıklar ise halen sürdüğü konusuna vurgu yapılarak, "Eğitimi yüksek olanlar arasında işsizlik oranının yüksekliği vasıf uyumsuzluğuna ve yetersiz işgücü talebine işaret etmektedir. Kısa vadede; yaşam boyu öğrenme, mesleki eğitim ve destekler aracılığıyla ve uzun vadede,  işverenlerin ihtiyaç duyduğu beceriler ile eğitim müfredatı arasında yakın bağlantı kurularak söz konusu işsizliğin azaltılması sağlanabilir" denildi.

KADINLAR İÇİN ESNEK İŞ DÜZENLEMELERİ

Raporda, kadınların işgücüne katılım ve istihdam oranlarının 2008'den bu yana küçük miktarlarda artsa da hem OECD hem de yükselen ekonomilere göre aşağıda olduğu vurgusu yapıldı. Kadınların çocuk ve yaşlı bakımı sorumluluğunu da üstlendikleri dikkate alındığında, kadınların işgücüne katılımının artırılması için esnek düzenlemelere ihtiyaç olduğu belirtilerek, "Ekonomik açıdan erişilebilir çocuk bakım hizmetlerinin sağlanması ulusal bir politika olmalıdır. Diğer gelişmekte olan ülkelerde olduğu gibi 'eğitim, cinsiyet ve sektör' işgücü piyasasında hareketliliği etkilemekte ve 'vasıfsızlık, kadın olma ve tarımda çalışma' enformelliğe geçişi artırmaktadır" denildi.


"TÜRKİYE İŞGÜCÜ PİYASASININ ZAYIF TARAFLARINA ODAKLANILMALI"

Türkiye'de kadın çalışanların önemli bir bölümü sosyal güvelikten yoksun olduğu vurgusu yapılan raporda, bunun çözümü olarak; işgücü piyasasındaki kayıtlı-kayıtdışı şeklindeki ikiliği önlemeye yönelik vergi ve sosyal koruma politikaları kadınlar için de faydalı sonuçlar doğuracağı belirtildi.

Raporun sonuç bölümünde, diğer yükselen piyasa ekonomileri ile karşılaştırıldığında Türkiye'nin esneklik ve güvence arzu edilen seviyelerin çok uzağında olduğunun altı çizilerek şu ifadelere yer verildi:

"Türkiye işgücü piyasalarındaki kayıtiçi ve kayıtdışı ayrımı esneklik ve güvencenin refah arttırıcı bileşkelerini mümkün kılmamaktadır. Bir yandan kayıtdışı ekonomide düşük ücret, düşük verimlilik ve güvencesiz esneklik süregiderken kayıtiçi ve özellikle büyük ölçekli firmalarda güvence sıkı yasal korumayla sağlanmaya çalışılmaktadır. Bu durum ne işverenin ne de çalışanın lehinedir. Esneklikle ilgili katılıklar genellikle, geçici iş ilişkilerinin sınırlı kullanılmasından ve yüksek kıdem tazminatından kaynaklanmaktadır. Güvence ile ilgili sorunlar ise sosyal korumadaki yetersizliklerden, kayda değer büyüklükteki kayıtdışı ekonomiye kadar birçok hususu barındırmaktadır. Türkiye'de işgücü piyasasının bu zayıf taraflarına odaklanılmalı, işgücü piyasalarında esneklik ve güvenceyi hedefleyen politikalar üretilmelidir."

RAPORUN İÇERİĞİ

Raporda, kurumsal temelde; ücret koordinasyonu ve toplu pazarlık, sendikal yoğunluk ve devletin ücret belirlemeyle ilgili düzenlemeleri incelendi. Politikalar anlamında ise, istihdamı koruma düzenlemeleri ve katılıklar, işsizlik ödenekleri, aktif-pasif işgücü piyasası politikaları ve işgücü üzerindeki vergi yükü gibi konular ele alındı. İşsizlik, istihdam oranları, işgücünde aktif olmayanların oranı,  işgücü maliyetleri ve kayıtdışılık gibi göstergeler üzerinden işgücü piyasasının performansını da değerlendiren raporda, Türkiye ile diğer gelişmekte olan ülkeler güvence ve esneklik düzenlemeleri bakımından karşılaştırılmakta ve politika önerileri sunuldu.

(OSS)