İSTANBUL, 15 Temmuz () - Türkiye Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu Araştırma Enstitüsü (DİSK-AR), işsiz olup da iş aramayanlar ile iş bulma umudunu yitirenlerin de "işsizler" arasında sayılması durumunda, işsizlik oranının yüzde 15'i aştığını hesapladı.

Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) tarafından açıklanan Hanehalkı İşgücü Anketi Nisan 2014 dönem sonuçlarını değerlendirildiği DİSK raporunda, bu grupların da eklenmesi durumunda işsizlik oranının TÜİK'in açıkladığı gibi yüzde 9.0 değil, yüzde 15.9 olduğuna dikkat çekildi.

Yapılan değerlendirmede, TÜİK'in Şubat 2014 dönemiyle birlikte yeni bir hesaplama yöntemi kullanmaya başladığına vurgu yapılarak, "Uluslararası norm ve standartlar dikkate alınarak veri derleme araçları zenginleştirildi. Ancak aynı zamanda resmi olarak işsiz sayılanların kapsamı da daraltıldı"denildi.

Önceki uygulamalarda, referans dönemi içinde "son üç ay" içinde iş arama kanallarından en az birini kullanmış ve iki hafta içinde işbaşı yapabilecek durumda olan kişiler "işsiz" olarak değerlendirildiği belirtilirken, yeni uygulamada ise yalnızca "son dört hafta" içerisinde iş arama kanallarından en az birini kullanan ve iki hafta içinde işbaşı yapabilecek durumda olan kişiler "işsiz" olarak ele alındığına dikkat çekildi. DİSK tarafından yapılan değerlendirmede şunlara yer verildi:

"1,5-2 ay önce iş başvurusu yapmış olan ve işe başlamaya hazır bir kişi işsiz kategorisi dışına çıkartıldı. Bunun sonuçları doğrudan verilere yansımış durumda. TÜİK'in ekonometrik modelle Şubat 2014 serisi için tahmin ettiği geçmiş ayların verilerine göre Nisan 2013 döneminde işsizlik oranı yüzde 8.7, işsiz saysı ise 2 milyon 366 bindi. Oysa önceki 2005 serisinde bu oran ve rakam sırası ile yüzde 9.3 ve 2 milyon 641 idi. Buna göre TÜİK'in yeni hesaplama yöntemi ile resmi işsiz oranı bir kalem hareketi ile 0.6 puan geriledi. İşsiz sayısı ise 275 bin kişi azaldı. Yine TÜİK'in tahmin ettiği verilere göre Nisan 2014 dönemi için işsizlik oranı geçtiğimiz yılın Nisan dönemine göre yüzde 0,3 puan artış gösterdi ve yeni seriye göre yüzde 9 oldu."

"İŞSİZLİK ORANINI YÜZDE 9 DEĞİL, YÜZDE 15.9"
DİSK değerlendirmesinde, TÜİK'in yeni yöntemi ve yaptığı tahmini hesaplara göre hem isşizlik oranın hem de işsiz sayısının azaltıldığı belirtilerek, "Oysa Türkiye'de işsizlik gerçeğinde bir değişiklik olmadı. Sadece işsizlik daha da gizlenmiş oldu. Örneğin son 1 aydan 3 aya kadar başta umutsuzluk olmak üzere çeşitli nedenlerle iş arama kanallarından birini kullanmayan ancak işe başlamaya hazır olanlar önceki hesaplamalarda işsiz kategorisinde değerlendirilirken yeni seride istihdamda kabul edilmiyorlar" denildi.

Değerlendirmeye göre, Mart 2014 döneminde umudu olmadığı için ya da diğer nedenlerle son 1 aydır iş arama kanallarını kullanmayan ve işe başlamaya hazır olduğu halde bu nedenle işsiz sayılmayanlar (umutsuzlar) da dahil edildiğinde işsizlik oranını yüzde 9 değil, yüzde 15.9, işsiz sayısı da 2 milyon 579 bin değil, 4 milyon 944 bin kişi olarak gerçekleşti. 

"TÜRKİYE'DE 5 KİŞİNİN YAPACAĞI İŞİ 4 KİŞİ YAPMAKTADIR"
Değerlendirmede, kendine uygun tam zamanlı bir iş bulamadığı için haftada bir saat bile olsa karın tokluğuna çalışanların, çalıştığı işten memnun olmayıp değiştirmek isteyenlerin sayısı 1 milyon 253 bin, çaresizler, umutsuzlar ve resmi işsizlerin toplam sayısı ise 6 milyon 197 bin olarak belirtildi. Geniş istihdam içindeki payının ise yüzde 19.9 olduğuna vurgu yapılarak şu ifadelere yer verildi:

"Türkiye haftalık çalışma sürelerinin emsallerine göre çok daha yüksek olduğu bir ülkedir. Avrupa Birliği ülkeleri ile kıyaslandığında haftalık çalışma sürelerindeki fark 12 saati bulmaktadır. Buna göre Türkiye'de 5 kişinin yapacağı işi 4 kişi yapmaktadır. Bir yandan işgücüne katılım oranlarını yükseltirken, öte yandan işsizlik verileri ile mücadele etmenin yegâne yolu, gelir kaybına yol açmaksızın haftalık çalışma sürelerini azaltmaktan geçmektedir. Buna karşın hükümet ve sermaye çevreleri işsizlik verilerindeki artışı, istihdam yapısının niteliğini bozarak, yani yoğun çalışma koşulları altında, daha esnek ve güvencesiz çalışma biçimlerini yaygınlaştırarak durdurmanın reçetelerini topluma sunmaktadır. Hükümet işveren çevrelerinin taleplerini Ulusal İstihdam Strateji Belgesi ile programlaştırmıştır. Ucuz işgücü için, taşeron çalışmayı yaygınlaştırmayı, kıdem tazminatını fona devrederek ortadan kaldırmayı, kölelik bürolarını hayata geçirmeyi hedefleyen bu belge hükümetin gündemindedir. İşsizlikle mücadeleyi, çalışma koşullarını kötüleştirerek, ücretleri düşürerek çözmeye çalışan bu anlayışa karşı durulmalıdır. Bu stratejinin sonuçları Soma'da acı bir biçimde görülmüştür. Bu strateji işsizliğin “ne iş olsa yaparımö başlığı altında gizlenmesi, işletmelerin karını insanların yaşamının önüne alma  stratejisidir."

İŞSİZLİKLE GERÇEK MÜCADELE İÇİN     
DİSK değerlendirmesinde işsizlikle mücadele için yapılması gerekler şöyle sıralandı:

Haftalık çalışma süresi gelir kaybı yaşanmaksızın 37.5 saate, fazla mesailer için uygulanan yıllık 270 saat sınırı, 90 saate düşürülmelidir.

Herkese en az 1 ay ücretli izin hakkı tanınmalıdır.

Herkes için iş güvencesi ayrımsız bir biçimde uygulanmalıdır.

Sendikal hak ve özgürlükler güvence altına alınmalı, sendikal barajlar kaldırılmalı, herkesin sendika hakkını özgürce kullanabilmesi için gerekli yasal düzenlemeler yapılmalıdır Kamu girişimciliği ve hizmetleri istihdam yaratacak şekilde yeniden ele alınmalıdır Kamuda personel açığı derhal kapatılmalıdır.

Taşeronlaşma ve kayıt dışı istihdam engellenmelidir Kadın istihdamının artırılması ve işsizliğinin azaltılması için işgücü piyasalarındaki cinsiyetçi uygulamalara son verilmeli, ev içi bakım hizmetleri devletin gereken nitelikli, yaygın ve ücretsiz bakım hizmetlerini sağlaması ile kadının üzerinden alınmalıdır.  Kadın erkek ayrımı yapmaksızın 50 çalışanın üstündeki her iş yerinde kreş açılmalı, devlet kreşlerinin çocuklar için yaş sınırı olmadan, ücretsiz ve 7/24 açık olmalı, yaşlı ve hastalar için, yine ücretsiz, 7/24 açık, çalışanlarının yarısı erkek olan bakım evleri açılmalıdır.