İSTANBUL, 27 Ağustos () - İSO Yönetim Kurulu Başkanı Erdal Bahçıvan, Türkiye'nin iklim değişikliğini iyi yönetemediğini, sadece deniz suyu seviyesinde bir metrelik bir yükselmenin Türkiye'ye maliyetinin 12 milyar dolar olacağını vurguladı.

İstanbul Sanayi Odası (İSO) Meclisi, Ağustos ayı toplantısını, "İklimsel Değişikliklerin Nedenleri, Ekonomimize ve Sanayimize Etkileri" ana gündemi ile bugün gerçekleştirdi.

İstanbul Teknik Üniversitesi Meteoroloji Mühendisliği ve Afet Yönetim Merkezi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mikdat Kadıoğlu ve Türkiye Sürdürülebilirlik Akademisi Başkanı Murat Sungur Bursa’nın konuk konuşmacı olarak katıldığı toplantının açılış konuşmasını yapan Bahçıvan, Türkiye’nin iklim değişikliği riskini yönetemediğini vurguladı ve ekledi:

"İklim değişikliğinin göç ve güvenlik sorunları gibi etkileri arasında, en tehlikeli ve başa çıkılması en zor olan afet, mahşerin dört atlısından birisi olarak görülen kuraklıktır. Türkiye’nin 2011 yılında yayımlanan İklim Değişikliği Ulusal Eylem Planı’nda yakın gelecekte daha sıcak, daha kurak ve yağışlar açısından daha belirsiz bir iklim yapısına sahip olacağı ortaya konuldu. Sadece deniz suyu seviyesinde bir metrelik bir yükselmenin Türkiye’ye maliyeti 12 milyar dolar olacak. Su, sanayi için de en önemli ve kritik girdilerin başında geliyor. İçme ve kullanma suyuna öncelik verilmesi sonucu sanayi sektörü; üretimi için gerekli suyu bulamayabilir. Bu durum tüm sanayi sektörlerini olumsuz etkileyebilir."

"ÇEVRESEL ETKİLER MİNİMİZE EDİLEBİLİR"
Sanayicilerin İSO’nun son Sanayi Kongresi’nin ana teması olan bütünsel, sürdürülebilir kalkınmayı esas alması gerektiğini belirten Bahçıvan, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Ürün kaynaklı çevresel etkilerin yaklaşık yüzde 80’i tasarım aşamasında belirlenebiliyor. Böylece; ürün geliştirme sürecinin en başında, çevreyle ilgili etmenler hesaba katılarak yaşam döngüsünden kaynaklanacak çevresel etkiler minimize edilebilir. Çevrenin, Ar-Ge ve eğitim başta olmak üzere tüm çalışmalarımızın en önemli noktası haline gelmesi gerektiğine inanıyorum."

"KÜRESEL EKONOMİDE RİSKLER DEVAM EDİYOR"

Konuşmasında ekonomideki gelişmelere de değinen Bahçıvan, küresel ekonomide toparlanma eğilimine rağmen risklerin devam ettiğini söyledi. Ortadoğu ve Ukrayna’da yaşanan gelişmelerin petrol fiyatlarının yükselme riskini artırdığını, küresel finansal piyasaların ise uzun vadeli faiz oranlarında artış riski taşıdığını belirten Bahçıvan,  şu konulara dikkat çekti:

"Özellikle ABD’de uzun vadeli faizlerin beklenenden keskin ve hızlı yükselmesi, risk algısının yükselmesine yol açabilir. Orta vadede önemli gelişmiş ekonomilerde durgunluk riski varlığını koruyor. Pek çok ekonomide önümüzdeki dönemde büyüme potansiyelini ve sürdürülebilirliği arttırıcı yapısal reformlara hız verilmesi büyük önem taşıyor" dedi.

TÜRKİYE EKONOMİSİNDE YAVAŞLAMA İŞARETLERİ

Türkiye’de ise başta sanayi üretimi olmak üzere göstergelerin, ekonomik aktivitede belli bir yavaşlamaya işaret ettiğinin altını çizen Bahçıvan, "Türkiye gibi ülkelere yönelik uluslararası finans hareketlerinin hassasiyeti geçtiğimiz yıla oranla ciddi biçimde arttı. FED tarafından verilecek her türlü sıkılaştırma sinyali, Türk lirası üzerinde önemli bir hassasiyet unsuru. Yeni kabine üzerindeki belirsizlikler ve 2015 genel seçimleri, yatırımlar üzerinde belirleyici olmaya devam edecek gibi görünüyor" dedi ve şöyle devam etti:

FAİZ TARTIŞMALARI EKONOMİDEKİ STRESİ SICAK TUTUYOR

Bahçıvan, "Böyle bir ortamda enflasyon arzu edilen seviyeye geriletilememiş olmasının, ihracat pazarlarımızda yaşanan daralma, tasarruf oranlarının zayıf seyri, dünyadaki faiz artışı tartışmaları ve ülkemizdeki hassas kur dengeleri dikkate alındığında, yaşamakta olduğumuz faiz tartışmaları ekonomimiz üzerindeki stresi sıcak tutuyor. Son yıllardaki başarılı ekonomik performansımızın bize getirdiği not artışlarının değerini iyi bilip, bunun korunmasına yönelik çabaların önümüzdeki aylarda hepimizin sorumluluğu" dedi.

(FOTOĞRAFLI)