İSTANBUL, 8 Ağustos () - Türkiye'nin üçüncü büyük katılım bankası Bank Asya'nın art arda vergi ve sosyal güvenlik primi tahsilatları yetkisinin art arda elinden alınması, Banka yatırımcılarını şok etti. Hükümet düzeyinde de açıklamaların etkisiyle hisseler çakılırken, Banka Asya yönetimi de yasal haklarını kullanacağını açıkladı.

Yeliz Candemir ve Emre Peker'in The Wall Street Journal Türkiye'de (http://www.wsj.com.tr) yayımlanan haberinde, hükümet içindeki çelişkilerin Banka Asya'daki gelişmeler üzerindeki etkilerini araştırılıyor.

Borsa İstanbul'un Perşembe günkü açıklamasına göre Türkiye'nin en büyük üçüncü katılım bankası olan Asya Katılım Bankası AŞ'nin borsadaki işlem sırası hisselerdeki aşırı oynaklık nedeniyle geçici olarak kapatıldı.

Borsa İstanbul 2. seansın başlamasıyla "yatırımcıların kararlarına etki edebilecek bir bilgiden" dolayı anonsu yaptı.

Bank Asya olarak bilinen bankanın hisseleri Perşembe günü Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın başdanışmanı Yiğit Bulut'un açıklamalarıyla yüzde 9 kadar düşerek Çarşamba günkü yüzde 7'lik rallisini tersine çevirdi. Hisse işlem sırasının geçici olarak kapatılmasından önce yüzde 5.3 düşerek gün ortasında 1.24 liraya geriledi.

Pazar günü yapılacak olan cumhurbaşkanlığı seçimleri öncesinde İstanbul merkezli banka kendisini Türkiye'nin ekonomik yönetimiyle ilgili bir tartışmanın ortasında buldu. Anketler ise Erdoğan'ın başkanlığa çevirmek istediği bir pozisyon olan cumhurbaşkanlığını kazanacağına işaret ediyor.

Temmuz 2013'te Erdoğan'ın başdanışmanlığına getirilen ve ekonomiyle ilgili konularda görüş bildiren Yiğit Bulut Çarşamba günü ismini belirtmediği spekülatörleri suçladığı açıklamalarıyla Bank Asya'daki Perşembe günkü düşüşe sebep oldu. Yiğit Bulut'un açıklamaları Başbakan Yardımcısı Ali Babacan'ın varlıklar bakımından Türkiye'nin en büyük bankası olan Ziraat Bank'ın Bank Asya'yı alma görüşmelerinde olduğuna dair hisselerde ralliye sebep olan açıklamasıyla çelişiyor.

"Sayın Başbakan'ın bilgisi dahilinde Bank Asya'nın devlet tarafından alınmasıyla ilgili bir tasarruf, girişim veya sorgulama yoktur," diyen Yiğit Bulut Haziran 2013'teki Türkiye çapındaki hükümet karşıtı protestolar sırasında Başbakan Erdoğan'a telekinezi yöntemiyle suikast düzenletilmek istendiğini öne sürmüştü.

Erdoğan'ın başdanışmanı ve Babacan arasındaki çatışmalar Türk ekonomisinin liderliğinin geleceği hakkında işaretler veriyor. Babacan Haziran ayında 3. dönemini doldurduktan sonra siyaseti bırakacağını söylerken hükümet yerine gelecek olan kişiyi henüz açıklamadı.

İstanbul merkezli Deniz Yatırım'ın hisse analisti Sadrettin Bağcı, "Bu Bank Asya'nın ötesine geçen bir durum. Ali Babacan'nın uluslarası piyasalarda bir saygınlığı var, bu açıklamalar o saygınlığı bozuyor. Babacan'nın ekonomi yönetiminde olmama ihtimali piyasa açısından kötü bir durum," şeklinde görüş bildirdi.

Babacan'ın sözcüsü, Bank Asya ve Ankara'daki regülatörler konuyla ilgili yorum çağrılarına cevap vermedi. Ziraat Bankası ise yorum yapmayı reddetti.

Ayrıca Gelir İdaresi Başkanlığı Perşembe günü Bank Asya ile yapılan vergi tahsilatına ilişkin protokelleri sonlandırdığını açıkladı. Bu kararla Bank Asya 8 Eylül'den itibaren vergi daireleri adına vergi tahsilatı yapamayacak. Bank Asya kararın banka üzerinde ciddi bir etki yapmayacağını ve karara itiraz edeceğini açıkladı.

Erdoğan'ın uzun süredir müttefiki olan Fethullah Gülen ile aralarının bozulmasıyla Bank Asya Aralık'tan bu yana Türkiye siyasetinden kötü etkilendi.

İstanbul merkezli bankanın Gülen'in takipçileri tarafından yönetildiği iddia ediliyor. Erdoğan ise Gülen Cemaati'ni bakanlara ve Erdoğan'a yakın iş adamlarına karşı düzenlediği yolsuzluk operasyonlarından dolayı darbe teşebbüsü yapmakla suçluyor.

Hükümetin Bank Asya üstündeki baskısı geçen senenin sonundaki rüşvet iddialarının ortaya çıkmasından sonra giderek arttı. CEO Ahmet Beyaz ise büyük şirketler mevduatlarını çekerken durumu "iftira kampanyası" olarak nitelendirdi.

Bank Asya varlıkları bu yılın ilk çeyreğinde yüzde 16, yani 2 milyar doların üstünde düşerek 10.7 milyar dolara geriledi. Bankanın hisseleri rüşvet skandallarının ortaya çıktığı 17 Aralık'tan bu yana yüzde 40 düşerek 1.24 liraya indi.

Bank Asya Mart ayında Katar İslami Bankası ile kapital destek karşılığında hisse vereceği bir anlaşma içinde olduğunu açıklamıştı. Açıklamanın ardından 26 Mart'ta hissedeki yüzde 23'lük artışla günlük ralli rekoru kırılmıştı.

Ancak konuyla ilgili bilgi sahibi kişilere göre hükümet Bank Asya'ya regülatörlerin bu anlaşmayı onaylamayacağını bildirerek görüşmeleri rayından çıkardı. Görüşmeler gizli olduğu için kimliğini açıklamak istemeyen kaynaklardan biri bu durumun Bank Asya'yı Ziraat ile görüşmeye ittiğini ifade etti.

Babacan Çarşamba günü erken saatlerde, "Henüz bu görüşmeler neticelenmedi ama neticelenirse bizim arzu ettiğimiz bir şey oluşur. Ziraat Bankası, Bank Asya'yı satın alırsa böylece kamunun bir katılım bankası olmuş olur," ifadesini kullandı.

Ancak Türk hükümetinin en büyük üç kamu bankasından birini İslami bir bankaya dönüştürme hedefine rağmen Yiğit Bulut Babacan'ın açıklamalarının üstüne çelişen bir açıklama yaptı. "Bakan'ın sözlerini çok speküle ettiler ve ardından bir spekülasyon gelişti," diyen Bulut SPK'yı göreve çağırdı.

Bulut'un Türk ekonomisini yönetmek için potansiyel bir aday olarak ortaya çıkmasıyla Erdoğan'ın yapacağı olası bir kabine değişikliği Türk ekonomisi uluslararası yatırımcılardan volatil nakit akışıyla baş ederken piyasalarda endişelere yol açıyor.

"Bulut'un Babacan'ın yerini alması yatırımcıların akıllarında ciddi soru işaretleri oluşturacak," diyen Londra merkezli Standard Bank PLC'nin gelişen piyasalar strateji biriminin başındaki Tim Ash, "Bulut politika cephesinde henüz kayda değer bir şekilde kendini kanıtlamış değil," ifadesini kullandı.

Ancak yurt genelinde yüzde 55 destek alacağı iddia edilen Türkiye'nin en popüler siyasetçisi için yatırımcılar ve ekonomistlerin görüşü çok bir şey ifade etmiyor.

Perşembe günü yaptığı açıklamada "Yeni başbakanın kim olacağı belli değil, ama ekonomide sıkıntı yok. Piyasalar bize güveniyor," diyen Erdoğan cumhurbaşkanı seçildiğinde şu anki ekonomik politikalardan farklı bir yöne sapmayacağının sinyallerini verdi.