Uygur Türklerinin yaşadığı Doğu Türkistan'da kamplarda sistematik işkence ve asimilasyon politikası yürüten Pekin yönetimi uluslararası arenada büyük tepki topluyor.

Uygur Türklerinin yaşadığı Sincan Uygur Özerk Bölgesi'ndeki (Doğu Türkistan) kamplar nedeniyle uluslararası arenada eleştirilen Pekin yönetimi, eyalette 2014'ten bu yana "azılı terörist" olduğunu öne sürdüğü bin 588 kişinin tamamen etkisiz hale getirildiğini açıkladı.

Çin Devlet Konseyi Enformasyon Ofisince "Yeni Dönemde Ulusal Savunma"başlığıyla yayımlanan "Beyaz Kitap" raporunda, ulusal savunma alanında reform ve politikalarla, bölgesel ve küresel meselelere ilişkin açıklamalar yer aldı.

Anadolu Ajansı'nda (AA) yer alan habere göre, Uygur Türklerinin yaşadığı Sincan'daki kamplar nedeniyle eleştirilen Pekin yönetiminin raporunda, Çin'in "terörün ve aşırıcılığın" her türlüsüne kararlılıkla karşı çıkacağı belirtilerek, "2014'ten bu yana Sincan Uygur Özerk Bölgesi hükümetinin yardımıyla, bin 588 'azılı terörist' tamamen etkisiz hale getirildi, 12 bin 995 "azılı terörist" tutuklandı" ifadeleri yer aldı. 

Birleşmiş Milletler (BM) İnsan Hakları Konseyine üye 22 ülke, 11 Temmuz'da Çin'in, Sincan Uygur Özerk Bölgesi'ndeki Uygur Türkleri ve diğer azınlıklara yönelik muamelesini eleştiren ve kitlesel gözaltıların durdurulması çağrısında bulunan mektup imzalamıştı. 

İnsan Hakları İzleme Örgütünün (HRW) raporunda, son 2 yılda Sincan Uygur Özerk Bölgesi'nde çok sayıda kişinin "önleyici polisiye tedbir" adı altında suçsuz yere alıkonulduğu ve siyasi bakımdan tehlikeli olarak değerlendirilen bireylerin herhangi bir yargı kararı olmaksızın toplama kamplarına gönderildiği belirtilmişti. 

BM ve diğer uluslararası örgütler, kampların incelemeye açılması çağrılarını yinelerken, Çin şu ana kadar kendi belirlediği birkaç kampın az sayıda yabancı diplomat ve basın mensubu tarafından kısmen görülmesine izin verdi. Çin makamları, BM yetkililerinin doğrudan bilgi almak amacıyla bölgede serbestçe inceleme yapma talebini geri çeviriyor.

"ABD, uluslararası istikrara zarar veriyor"

Uluslararası alanda gün geçtikçe istikrarsızlığın arttığına dikkat çekilen raporda, "ABD, ulusal güvenlik ve savunma stratejisini revize ediyor, tek taraflı politikalar izliyor, büyük ülkelerin rekabetini artırıyor ve provoke ediyor. Büyük miktarda savunma harcamaları yaparak nükleer, uzay, siber, füze savunma alanlarında kabiliyetini artırıyor ve küresel stratejik güvenliğe zarar veriyor" ifadeleri yer aldı.

Raporda, "Asya-Pasifik Güvenliği Genel İstikrarı" başlığında ise Asya-Pasifik'te, ABD'nin, bölgedeki ülkelerle ittifakını güçlendirmek ve askeri konuşlandırmalar yaparak, bölgeyi büyük ülkelerin oyun merkezi haline dönüştürdüğü ve bölgesel güvenliğe istikrarsızlık getirdiği savunuldu.

Ayrıca raporda, "ABD, Güney Kore'ye Bölge Yüksek İrtifa Hava Savunması (THAAD) sistemini konuşlandırarak, bölgesel stratejik dengeye, bölge ülkelerinin stratejik güvenlik çıkarlarına ciddi şekilde zarar veriyor" ifadeleri kullanıldı. 

Çin, Tayvan'ın koparılmasına izin vermeyecek

"Ulusal Güvenliğin Karşılaştığı Risk ve Meydan Okumalar İhmal Edilemez" başlığında ise Tayvan'da iktidarda bulunan Demokratik İlerleyiş Partisinin (DPP) "Tayvan'ın bağımsızlığı konusunda ayrılıkçı" tutumunu inatla sürdürdüğü, Ada'daki bağımsızlık yanlılarının ve bunların etkinliklerinin Tayvan Boğazı'nın barış ve istikrarına en büyük tehdit olduğu savunuldu. 

Raporda, "Çin, herhangi bir zamanda, herhangi bir şekilde, herhangi bir kişi, örgüt, siyasi partinin, Çin topraklarından bir parçasını koparmasına izin vermeyecek. Eğer biri Tayvan'ı Çin'den ayırmak isterse, Çin ordusu bütün bedeli ödemekte tereddüt etmeyecek ve ulusal birliği koruyacak" değerlendirmesi dikkati çekti.

Çin nükleerde "öz savunma" stratejisi izliyor

Nükleer silahlar konusunda ise Çin'in öteden beri nükleer silahları ilk kullanan taraf olmayan bir politika seyrettiği kaydedilen raporda, Çin'in "nükleer silahların nihayetinde tamamen yasaklanması ve nükleer silahların yok edilmesini savunduğu" öne sürüldü. 

Ayrıca "Çin öteden beri kendi nükleer gücünü ulusal güvenlik ihtiyaçlarının en düşük seviyesine göre sürdürüyor, nükleerde öz savunma stratejisi izliyor. Bunun amacı diğer ülkelerin Çin'e karşı nükleer silah kullanımı veya tehdidini kontrol altında tutmak, ülkenin stratejik güvenliğini temin etmek" ifadeleri yer aldı. 

Çin'in ABD ile askeri ilişkilerini saldırmama, karşılaşmama, karşılıklı saygı, iş birliği ve kazan-kazan ilkelerine göre yürüttüğü belirtilen raporda, "Çin, ABD'nin Tayvan'a silah satma, Çin Merkezi Askeri Komisyonu Ekipman Geliştirme Bölümü ve ilgili bölümün yetkilerine yaptırım uygulamasına, Çin kara suları ve ilgili adalara yakın hava ve deniz alanlarına izinsiz girmesine karşı çıkıyor" değerlendirmesi yer aldı.