Türkiye Barolar Birliği olarak, yerel seçimlere ilişkin hukuki süreci yakından takip etmekteyiz. Daima hukuk çerçevesinde yaptığımız açıklamaları da kamuoyuyla paylaşıyoruz...

Türkiye Barolar Birliği olarak, yerel seçimlere ilişkin hukuki süreci yakından takip etmekteyiz. Daima hukuk çerçevesinde yaptığımız açıklamaları da kamuoyuyla paylaşıyoruz.

Bu çerçevede, seçimlerden önce de, özellikle sosyal medyada yürütülen sahte seçmen iddialarının sandığın güvenilirliğini zedeleyeceğini söylemiştik. Tüm siyasi partileri, kanunun kendilerine yüklediği sorumluluğu yerine getirmeye ve varsa bir itirazları, delilleriyle birlikte bunu seçim kurullarına bildirmeye davet etmiştik.

Seçime yönelik gerekçelendirilmemiş ve delillendirilmemiş iddiaların vatandaşlarımızı sandığa gitmekten, oylarını kullanmaktan alıkoyacağını, bundan demokrasimizin ağır zarar göreceğini, Türkiye’ye yönelik kara propaganda yürüten bazı çevrelerin ise bu durumdan yararlanacağını hatırlatmıştık. Halkımızın büyük bir olgunlukla ve yüzde 80 katılımla seçimlere iştirak etmiş olmasından memnuniyet duyuyoruz. Bu yüksek katılımın, Türkiye’de demokrasinin yerleştiğini bir kez daha gösterdiğini ifade etmek istiyoruz.

Bugün, siyasi partilerin temsilcilerinin İstanbul Büyükşehir Belediyesi seçimine ilişkin yaptıkları açıklamaları dikkatle dinledikten sonra, aşağıdaki değerlendirmelerimizi vatandaşlarımızın bilgisine sunma ihtiyacı duyuyoruz.

Şöyle ki;

Geçersiz oyların yeniden sayılıp sayılmayacağına ilişkin tartışma bugün için geride kalmıştır. Elbette Yüksek Seçim Kurulu’nun verdiği kararların seçimlerin şeffaf ve hukuka uygun bir şekilde yönetilmesi açısından ayrıca değerlendirilmesi gereklidir. Bugünün temel meselesi ise süreç içerisinde “kesinleşen” bazı hususların yeniden tartışmaya açılıp açılmayacağıdır.

Bu konuda seçim mevzuatımızın hükümleri çok açıktır.

Buna göre;

 

1) Seçmen listeleri kanuna göre seçimden önce askıya çıkmış ve itiraz süreci sonunda kesinleşmiştir. Artık, seçimden sonra, seçmen listelerine ilişkin bir uyuşmazlığın çıkarılması hukuken mümkün değildir.

2) Sandık kurulu başkan ve üyeleri seçim mevzuatına göre ilan edilmiş ve itiraz süreci sonunda kesinleşmiştir. Sandık kurulu başkan ve üyeleri üzerinden seçimlere ilişkin bir uyuşmazlık çıkarılmasının da hukuken imkânı yoktur.

3) Somut delillere dayanılmak suretiyle itiraz konusu yapılmayan oyların yeniden sayılmasının da hukuken imkânı bulunmamaktadır.

Türkiye’de seçimler, seçim hukukumuz uyarınca siyasi partilerin gözetim -denetiminde ve hâkim güvencesinde yapılır. Seçim gününden çok önce kanuna ve YSK tarafından ilan edilen takvime göre kesinleşmiş seçmen listeleri ile sandık kurulu başkan ve üyelerinin tartışılması, demokrasinin olmazsa olmazı seçimlerin tartışmaya açılması sonucunu doğurur. Bu tartışmanın galibi olmaz.

Türkiye Barolar Birliği hiçbir siyasi partinin yanında veya karşısında değildir. Türkiye Barolar Birliği yargının üç kurucu unsurundan savunmayı temsil eden, bağımsız ve tarafsız bir kurumdur. Sadece ve sadece hukukun yanındadır. Her zaman da böyle olacaktır.

Metin Feyzioğlu

Odatv.com