Milat gazetesine röportaj veren Cihangir İşbilir, Mısır'da özellikle son dönemde gerçekleşen olayların Mursi ve diğer İhvanliderlerinin idam süreciyle alakalı olduğunu söyledi.

Katil ve cuntacı Sisi tarafından darbeyle devrilen seçilmiş Cumhurbaşkanı Muhammed Mursi’ye verilen idam kararına en büyük tepki yine Türkiye’den geldi. Geçtiğimiz günlerde de Muhammed Mursi, cunta mahkemesinde görülmeye devam edilen davaya ilk kez kırmızı renkli idam mahkumu kıyafeti ile hakim karşısına çıktı. Mursi’ye idam kararı veren başsavcı Hişam Bereket’e düzenlenen bombalı suikastın ardından, on üç İhvan yöneticisi cuntanın güvenlik güçleri tarafından evlerinde şehit edildi. Mısır’da yaşanan son gelişmeleri, Mısır halkının durumu ve tutumunu, Muhammed Mursi ve arkadaşlarına verilen idam kararlarını Rabia Platformu Koordinatörü Cihangir İşbilir Milat’a değerlendirdi.

BİRDEN ÇOK DAVA AÇMAK BİR TAKTİK

Mursi ve diğer sanıklar hakkında birden fazla dava bulunduğunu ve arka arkaya dava açmanın darbe yönetiminin bir taktiği olduğunu ifade eden Cihangir İşbilir, “Oluşturmaya çalıştıkları korku rejimini güçlendirip tabana yaymak istiyorlar. Alınan kararları darbe yönetimi içte ve dışta koz olarak kullanıyor. Bu kararlar darbe yönetiminin aldığı siyasi kararlar gibi görünse de İsrail başta olmak üzere ABD ve AB’nin bir kısmı da bu davaya müdahil oluyor” dedi.

ANİDEN İDAM EDİLEBİLİRLER

Darbe yönetiminin istediği ortamı yakaladığında idamları gerçekleştireceğine dikkat çeken İşbilir sözlerini şöyle sürdürdü: “Bir sabah kalktığımızda ‘Mursi ve Biltaci’nin bu sabah idamı gerçekleşti’ haberlerini okuyabiliriz. Elbette ardından kitlesel eylemler gerçekleşecek. ABD ve diğer ülkeler derin kaygılarını dile getirilecek. Ama sadece o kadar.”

ÇOCUKLAR KAYBOLUYOR

Mısır halkının darbeyi en ücra köylerde bile hissettiğini söyleyen İşbilir, “Önce şehirler bundan etkilendi ama şimdi her şey çok farklı. Çünkü kolluk kuvvetleri, insanların sokağa çıkmaktan korktuklarını bildiği için her türlü zulmü yapıyor. Mısır’da adalete güven kalmadı. Sivil saha daraldı. Korkuyu tabana yaymak için sembolik isimler, öğrenciler, aktivistler ve gazeteciler kaçırılıyor. 1 Haziran’dan beri Esra adlı bir foto muhabir kayıp. Bunun gibi yüzlerce vaka var. Darbe yönetimi ‘bir gün kaybolan biri sizin çocuğunuz olabilir’ mesajı vermeye ve korku yaymaya çalışıyor” dedi.

SUİKAST İDAM BAHANESİ

Mursi’ye idam veren savcıya düzenlenen bombalı saldırının 1990’dan beri Mısır’da gerçekleşen en büyük suikast olduğunu belirten İşbilir,  “Gerçekleşme şeklini ve Hişam Bereket’in kişiliğini de göze alırsak, olayın derin bir suikast olduğu belli. Bu durum darbecilere yaradı çünkü suikastı İhvan’ın üzerine yıkarak idamları gerçekleştirmek istiyorlar” ifadelerini kullandı.

DARBECİLERİN SİNSİ OYUNU

Bereket’in ölümünden sonra kamuoyunun da desteğini almaya çalışan darbecilerin bir an önce idamları gerçekleştirmek istediklerine dikkat çeken İşbilir, “Darbe yönetimi özellikle İhvan’ın tabanla ilişkisini kurup aile çalışmaları yapan yetkililerini katlederek hem İhvan’a, hem Mısır’a ve dünyaya ‘terörizmle mücadele ediyorum’ mesajı vermeye çalışıyor. Oysa barışçıl yolla mücadele eden İhvan üyelerini öldürdü. Darbeciler silahlı eylemlere onay vermeyen İhvan mensuplarını ya öldürüyor ya da hapse atıyorlar. Silah yanlılarını ise dışarıda bırakarak sinsi bir planla kaos ortamı oluşturmak istiyorlar” diye konuştu.

İDAMLAR SÜRATLE GERÇEKLEŞEBİLİR

İhvan’ın silahlı eyleme tamamen karşı olduğuna vurgu yapan İşbilir sözlerini şöyle noktaladı: “Mısır kamuoyu bu suikastla idamlara hazırlanmış durumda. Sisi yeni bir hamle yaptı ve icraatlarına bir gerekçe oluşturmaya çalıştı. Apar topar terörle mücadele diye bir tasarı geçirildi ki bu yargısız infazların artacağını gösteriyor. İdamlar da süratle gerçekleştirilebilir.”