Militanların etkisi olmadı
IŞİD tarafından kaçırıldıktan 10 ay sonra geçen nisan ayında Türkiye üzerinden Fransa’ya geri dönen Henin, BBC’den Paul Wood’a konuştu. Her gün işkenceye maruz kaldıklarını belirten gazeteci; tüm rehinelerin güneş ışığı girmeyen bir hücrede tutulduğunu anlattı. Çok nadir kendilerine yemek verilirken, hücredeki bir kova ise tuvaletleriydi. Hücrede günler geçmek bilmezken rehineler, buldukları kartondan bir kart oyunu geliştirmişti. Bazı rehinelerin Müslümanlığı seçtiğini belirten Henin, sadece ABD ordusundan ayrılmaya karar verdikten sonra yardım görevlisi olan Kassig’in adını verdi. Kassig, IŞİD’in son videosunda başı kesilecek sıradaki kişi olarak sunulmuştu.
Henin, dört ay boyunca aynı hücreyi paylaştığı Kassig’in kaçırıldıktan kısa bir süre sonra İslam’a geçerek adını Abdur Rahman olarak değiştirdiğini, beş vakit namaz kılıp oruç tuttuğunu söyledi. Henin, “Peter, bana İslam’ın ona esaret altındaki durumunun üstesinden gelmek için yardımcı olduğunu anlattı” dedi.
Fransız gazeteci, bunun Stockholm sendromu olup olmadığına yönelik sorusuna, ağır işkence gördüklerine işaret ederek “Bizi esir alanlar Stockholm sendromuna kapılmamızı engellemekte çok başarılıydılar. Bazı gardiyanlar için tutsakların İslam’a geçmiş olması fark yaratsa da bazıları için hiçbir anlamı yoktu” cevabını verdi.
‘Bebeğin bile kafasını kestiler’
Fransız gazeteci Nicolas Henin, kendisini kaçıran militanlardan birinin, IŞİD’in saflarında Suriye’de savaştıktan sonra Brüksel’de Yahudi müzesine dört kişinin öldüğü saldırıyı düzenleyen Mehdi Nemmouche’nin olduğunu söyledi. Duruşmaya çıkmayı bekleyen Nemmouche’nin bir sadist olduğunu vurgulayarak, genç bir kadına önce tecavüz ettiğini, ardından bebeğinin kafasını kestiğini söyledi. Henin, Nemmouche’nin kendisine işkence yaptığını da anlattı.
