Sadi KAYMAZ, PEKİN / () - Güneydoğu Asya’da Cuma gecesi 239 kişiyle kaybolan yolcu uçağının bir parçasına bile geride kalan dört günde ulaşılamazken, neredeyse her geçen saat kafa karıştıran, hatta birbiriyle çelişen açıklama ve iddialarla durum içinden çıkılmaz hal alıyor.

Kayıp uçakla ilgili soruşturmayı yürüten Malezyalı yetkililer, uçağın terör saldırısı sonucu düşmüş olma ihtimaline ‘’daha az’’ ağırlık verdiklerini ifade etti.

Singapur merkezli Lianhe Zaobao gazetesine konuşan yetkililer, şu ana kadar elde edilen bulguların saldırı ihtimalini yeterince desteklemediğini söyledi. Gazeteye göre, terör eylemine ilişkin kanıt bulunamadığını dile getiren Avrupalı bir yetkili de, ''Ne olduğu ve şimdi nerede bulunduğunun izahı yok'' sözlerini kullandı.

MH370 sefer sayılı uçağa çalıntı pasaportla en az iki kişinin bindiğinin kesinleşmesi akıllara terör saldırısı ihtimalini getirmişti. Güvenlik kamerası kayıtlarından söz konusu iki kişinin kimliklerinin tespit edildiği açıklandı.

KİME BENZİYOR MUAMMASI

Elde edilen kimlik bilgilerini, ilgili uluslararası kurumlar ve güvenlik birimleriyle paylaşan Malezya’nın Ulaştırma Bakanı, önceki gün yaptığı açıklamada çalıntı pasaportlu yolcuların ‘’Simasının Asyalı olduğunu’’ söyledi. Bakan, Avrupa pasaportu taşıyan Asyalılardan şüphelenmeyen havaalanı güvenliğini suçlamayı da ihmal etmedi.

BALOTELLİ NERDEN ÇIKTI

Ancak, ertesi gün gazetecilere konuşan Malezya Sivil Havacılık Müdürü Abdul Rahman, bu kişilerin ''Asyalı gibi görünmediğini'' kaydetti. Rahman, daha ileri giderek o yolcuların Gana doğumlu ünlü İtalyan futbolcu 'Balotelli'ye benzediğine işaret etti. Rahman'ın sözleri, sosyal medyada bir yandan ırkçılık tepkisi çekerken diğer yandan o yolcuların Avrupa'ya kaçak giriş yapmak isteyen Afrikalılar olabileceği yorumlarına yol açtı.

BBC’YE GÖRE İRANLILAR

Çin medyasında bugün yayımlanan haberlerde, çalıntı pasaportlu yolculardan birinin Malezya diğerinin İran vatandaşı olduğu iddia edildi. BBC Farsça Servisi'yse, söz konusu iki yolcunun da İran vatandaşı olduğunu öne sürdü. İranlı yolcuların bir arkadaşıyla görüştüğünü belirten BBC muhabirine göre, her iki İranlının niyeti Avrupa'ya yerleşmekti.

İNSAN KAÇAKÇILIĞI YAYGIN

Güneydoğu Asya, insan kaçakçılığı ve uyuşturucu şebekelerinin yoğun faaliyet gösterdiği bölgelerin başında geliyor. İnterpol’e göre, dünya üzerinde 40 milyon kayıp pasaport bu açıdan büyük tehlike arz ediyor. Çalıntı pasaportlu yolcuların Pekin üzerinden Amsterdam'a transit biletleri bulunması, şüpheli yolcuların kaçak göçmen olabileceği ihtimalini destekler nitelikte.

ABD UYDU GÖRÜNTÜLERİNİ TARADI

ABD'nin Malezya uçağının radardan kaybolduğu sırada bölgeyi kapsayan tüm uydu kayıtlarını incelediği, ancak herhangi bir patlama belirtisine rastlamadığı kaydedildi. Amerikalı kaynaklara dayandırılan söz konusu bilgiye göre, uydular o sırada bölgenin tümünü kapsayan görüntüler alabiliyordu.

EN GÜVENLİ SAFHADAYDI

Cuma gününü cumartesiye bağlayan gece Malezya'dan havalanan Boeing 777, iki saat sonra, 10 bin metrenin üzerindeki irtifada, uçuşunun belki de en güvenli olması gereken safhasında seyrediyordu.

Pilotlardan herhangi bir acil durum sinyali alınamadı. Hava koşulları normaldi ve çevresinde çarpışma ihtimali doğuracak herhangi bir hava aracı yoktu.

Ancak, iki dev motoru sayesinde 16 saate varan mesafelere uçma kabiliyeti bulunan, havayollarının gözde modelleri arasında yer alan dev uçak aniden radardan kayboldu.

Havacılık uzmanları, Boeing 777 gibi bir uçağın söz konusu şartlar altında düşmesinin son derece olağan dışı olduğuna işaret ediyor.

DÜŞTÜĞÜNE KESİN GÖZÜYLE BAKILIYOR

Yolcu uçaklarının en güvenlilerinden biri olarak kabul edilen Boeing 777’nin Vietnam ve Malezya arasında denize düştüğüne kesin gözüyle bakılıyor. Toplam 10 ülkenin düzinelerce hava ve deniz aracıyla yürüttüğü arama çalışmalarında ise hiçbir enkaz parçasına erişilemedi.

KABİN PATLAMASI OLABİLİR Mİ

Uçağın havada gövde bütünlüğünün birden bozulması ihtimali bulunuyor. Havacılıkta 'kabin patlaması' olarak tabir edilen olay, kabin içi basıncın yarım saniye gibi bir sürede süratle düşmesi neticesinde meydana geliyor. Uçaktaki patlamayı ani büzülme ve parçalanma takip edebiliyor. Metal yorgunluğunun yanı sıra, ciddi bakım ihmal ve hataları söz konusu duruma yol açabiliyor.

Ancak bazı uzmanlar, Boeing 777 gibi modern bir uçağın gövdesinde ancak patlayıcı bir maddenin çözülme yaratabileceğini öne sürüyor.

KARA KUTU TARTIŞMALARI

Uçağın nasıl düştüğü gizemini korurken, aradan geçen dört günde enkaza ulaşılamamış olması kara kutu tartışmalarını alevlendireceğe benziyor. Olağan şartlarda sinyal göndermesi gereken kara kutunun bu fonksiyonunu her zaman yerine getirememesi nedeniyle, havacılıkta eşzamanlı uydu takip sistemlerinin kullanılması bir süredir gündemde.

AMERİKALI ŞİRKETİN 20 ÇALIŞANI VARDI

Kaybolan uçakta Freescale Semiconductor isimli bir Amerikan şirketinin 20 çalışanın bulunması, şirketlerin bu kadar çok sayıda personeli aynı taşıtla seyahate göndermesinin doğru olup olmadığını da gündeme getirdi. Hong Kong basınında yer alan haberlere göre, Teksas merkezli firma, Malezya ve Çin'deki projeleri nedeniyle kilit mühendis ve teknik elemanlarını Uzakdoğu'ya gönderdi.

Küresel iş dünyasında çok sayıda büyük ölçekli şirket, genel müdür, finans direktörü ve diğer üst düzey bazı pozisyonlardaki personelin aynı uçakla seyahat etmesine izin vermiyor. Ancak, iş hayatının genel akışı içerisinde ilgili kural görmezden gelinebiliyor.

AİR FRANCE KAZASIYLA PARALELLİK

Malezya Havayolları'na ait uçağın aniden kaybolmasıyla Air France uçağının 2009'da Atlantik'e düşmesi arasında bir takım benzerlik ve farklılıklar dikkat çekiyor.

BENZERLİKLER

--- Aramalar sonuç vermedi. Malezya uçağının dört gündür hiçbir parçası bulunamadı. Air France uçağının gövdesine kayboluşundan iki yıl sonra ulaşıldı, bazı kuyruk parçaları ise bir hafta sonra bulunmuştu.

--- Her iki uçak da rotalarındaki planlı irtifada ve sabit seyir hızıyla ilerliyordu.

--- Her iki havayolu şirketinin uçakları çarpıcı güvenlik siciline sahip. Malezya uçağı Boeing 777’yle Air France uçağı Airbus A330, sivil havacılık tarihinin en emniyetli uçakları arasında gösteriliyor.

--- Acil durum sinyali her iki uçaktan da gelmedi. Havacılık uzmanları, sıkı kurallar ve eğitimlere rağmen, pilotların hayati önem taşıyan anlarda teknik sorunları çözmeye öncelik verebildiğine dikkat çekiyor.

--- Her iki uçak da hasarlı. B777 ve A330 daha evvel apron kazalarında son derece küçük çaplı hasarlar almış ve bu hasarlar onarılmıştı. A330 kazasına ait raporda, uçağın düşüşüyle onarım arasında bağlantı bulunmadığı belirtilmişti.

FARKLILIKLAR

--- Air France uçağı, ACARS olarak adlandırılan veri bağlantı sistemi aracılığıyla kaza öncesindeki dört dakikada uydulara 24 mesaj aktarmıştı. Oysa, aynı sistemin kurulu olduğu Malezya uçağından tek bir mesaj bile alınamadı.

--- Uçaklar seyirlerinin farklı aşamalarındaydı. Malezya uçağı, henüz seyir irtifası ve yüksekliğine oturalı kısa süre olmuştu ve kontrol muhtemelen pilottaydı. Air France uçağı ise seyrinin ileri aşamalarındaydı ve kaptan pilot sorun çıktığında istirahatteydi.

--- Hava koşulları Malezya uçağının rotasında iyiydi. Fakat, Air France uçağı düştüğünde şiddetli türbülansa girmişti ve rotasındaki hava koşulları kötüydü.

--- MH370 sefer sayılı Malezya uçağı hava trafiğinin oldukça yoğun olduğu bir bölgede kayboldu, muhtemelen üç dört ülkenin radar görüş alanındaydı. AF447 sefer sayılı Air France uçağıysa okyanus orasında, radarların göremediği bir noktada seyrediyordu.

--- Air France uçağı okyanus sularının derinliklerinde bulundu ve bu faktör arama çalışmalarını karmaşıklaştırdı. Oysa, Malezya uçağının kaybolduğu bölgede deniz derinliği en fazla 50-60 metre.

--- AF447 uluslararası sularda düştü, dolayısıyla soruşturma Fransa'nın önderliğinde yürütüldü. MH370'in Malezya ve Vietnam arasında nereye düştüğü belirsizliğini koruyor. Malezya ve Vietnam kendi karasularında birbirlerinden büyük oranda bağımsız olarak arama yürütüyor. Uçağın iki ülke karasularının dışındaki uluslararası alanda düşmüş olması halinde, uçağın sahibi olan Malezya soruşturma yetkisini tekeline geçirecek.
SK (AÖ)