KUZEY Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin (KKTC) 30’uncu kuruluş yıl dönümü tören ve etkinliklerle kutlanıyor. Kutlamalar çerçevesinde başkent Lefkoşa’daki Dr. Fazıl Küçük Bulvarı’nda resmi geçit töreni düzenlendi. KKTC’nin 30’uncu yıldönümü çerçevesinde gerçekleştirilen törende yapılan konuşmalarda hem Rum tarafına hem de uluslar arası camiaya mesajlar verildi. KKTC Cumhurbaşkanı Derviş Eroğlu, artık dünyanın Kıbrıs türkünü mağdur etmemesi gerektiğini ifade ederek izolasyonların kaldırılması çağrısında bulundu. Başbakan Yardımcısı Beşir Atalay da mevcut durumun sonsuza kadar süremeyeceğini belirti. Atalay, Türkiye’nin her zaman Kıbrıs türkünün gelişimine destek vereceğini söyledi.
KKTC’nin 30’uncu kuruluş yıldönümü töreninde konuşan Türkiye Cumhuriyetinin Kıbrıs işlerinden de sorumlu başbakan yardımcısı Beşir Atalay önemli mesajlar verdi.
ATALAY: TEMENNİMİZ, 2014’ÜN İLK AYLARINDA REFERANDUMLARA GİDİLMESİDİR
Atalay, 50. yılına giren Kıbrıs sorununun adil ve kalıcı bir çözüme kavuşturulması hedefinin, Türkiye’nin öncelikli dış politika konuları arasında yer aldığına vurgu yaparak, temennilerinin; 'daha fazla vakit kaybedilmeden Kıbrıs müzakere sürecinin kaldığı yerden başlaması ve 2014 yılının ilk aylarında referandumlara gidilmesi' olduğunu kaydetti. Atalay, Kıbrıs Türk tarafının sorunun çözümü için yapıcı ve her türlü iyi niyetli çabayı ortaya koyduğunu, koymaya da devam edeceğini, ancak Kıbrıs Türk tarafının çabalarının bu kez de karşılık bulmaması ve ortaklığa dayalı bir çözüm üzerinde anlaşma sağlanamazsa bu meselenin ilanihaye sürüp gitmesine müsamaha göstermeyeceklerini vurguladı. Kıbrıs sorununda siyasi bir çözümün gerçekleşmesi beklenirken KKTC’nin tüm faaliyetlerini çözüme bağlayıp her şeyin ertelenmesini öngören yaklaşımları kabul etmediklerini ifade eden Atalay, kapsamlı çözüm sağlansın veya sağlanmasın, KKTC’yi güçlendirecek ve yoluna güvenle devam etmesini sağlayacak çalışmalara önemli ekonomik projeleri hayata geçirmeye devam edeceklerini belirtti.
Atalay, Türkiye’den gelecek su projesi ile Anavatan Türkiye ve KKTC arasındaki sarsılmaz birlik ve dayanışma ile gönül bağlarını pekiştireceğine dikkat çekerek, hedefin; KKTC’yi hiç olmadığı kadar yeşil bir görünüme kavuşturmak ve bölgenin önemli turizm ve eğitim merkezlerinden biri haline getirmek olduğunu kaydetti.
Türkiye Cumhuriyeti Başbakan Yardımcısı Beşir Atalay, KKTC’nin 30. kuruluş yıldönümü dolayısıyla Lefkoşa’da düzenlenen törende yaptığı konuşmada, KKTC’nin 30. Yıldönümü kutlamalarına katılmaktan büyük mutluluk ve onur duyduğunu belirterek, Kıbrıs Türk halkının bayramını kutladı, şehitlere rahmet, gazilere sağlıklı yıllar diledi.
Atalay, Kıbrıs Türk halkının bayram sevincini başta Türkiye Başbakanı olmak üzere hükümet ve tüm Türk milletinin gurur, heyecan ve coşkuyla paylaştığını belirterek, KKTC’nin çoğulcu demokrasisi, insan haklarına saygılı yapısı ve hukuk düzeniyle tüm Türk milleti için övünç kaynağı olduğunu kaydetti. Kıbrıs Türk halkının varoluş mücadelesindeki lideri Dr. Fazıl Küçük, Kıbrıs Türkünün demokrasi ve hukukun üstünlüğü temelinde sağladığı kazanımlardaki katkıları unutulmayacak Kurucu Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş ve Kıbrıs Türk halkının var olma mücadelesinde emeği geçenleri rahmet ve şükranla yad eden Atalay, 1963’te Rumların saldırganlığı sonucunda ortaya çıkan Kıbrıs meselesinin yarım yüzyılı doldurduğuna işaret etti. Atalay, bu süreçte Kıbrıs Türk halkının tüm baskı ve haksızlıklara karşın adada adil ve kalıcı bir çözüm için yapıcı ve her türlü iyi niyetli çabayı gösterdiğini ve göstermeye devam ettiğini belirterek, "Ancak bu durumun ilanihaye devam etmesine izin verilmesi de mümkün değildir. Bir an önce adanın ortak sahibi olan Kıbrıs Türk halkının eşit statüsünü güvence altına alacak bir anlaşmaya varılması müşterek hedefimizdir" dedi. “SÜRECİN BAŞARIYLA SONUÇLANMASI İÇİN HER TÜRLÜ KATKIYA HAZIRIZ”
Beşir Atalay, 50. yılına giren Kıbrıs sorununun adil ve kalıcı bir çözüme kavuşturulması hedefinin, Türkiye’nin öncelikli dış politika konuları arasında yer aldığını yineleyerek, şöyle devam etti:
"Kıbrıs’ta garantör ülke olarak yeniden başlaması beklenen müzakerelerin adadaki iki halkın asli kurucu iradelerini, siyasi eşitliklerini ve adanın ortak sahibi olmalarını esas alan adil ve kalıcı bir çözümle neticelenmesini arzu ediyoruz ve sürecin başarıyla sonuçlanması için her türlü katkıyı ortaya koymaya hazırız. 2008-2012 yılları arasında devam eden son BM müzakerelerinden Kıbrıs Türk tarafının tüm çabalarına rağmen maalesef Rum tarafındaki irade eksikliği nedeniyle sonuç alınamamıştır. Çözüm konusunda olumlu tavır içine gireceği düşünülen yeni Rum liderin Şubat ayında seçilmesinden bu yana 8 ay geçmiş ve BM ve Türk tarafının tüm girişim ve çabalarına rağmen halen iki tarafın liderlerinin masaya oturmaları mümkün olmamıştır. İlk liderler görüşmesinde yapılacak ortak açıklama üzerinde dahi Rum tarafının müzakerelerin zemin ve parametrelerini değiştirmeye yönelik talepleri nedeniyle yaklaşık iki aydır anlaşma sağlanamamıştır. 1968’den bu yana devam eden müzakere süreçlerinde 2004 yılındaki Annan Planı da dahil olmak üzere çözüm yönündeki güçlü iradesini ortaya koyan ve yapıcı öneriler getiren Kıbrıs Türk tarafı olmuştur. İlk liderler görüşmesi için yapılacak ortak açıklama için sürdürülen çalışmalarda da Kıbrıs Türk tarafı BM ile işbirliği içinde çözüm hedefine ulaşılması için üzerine düşeni yapmıştır. Temennimiz; bu konuda daha fazla vakit kaybedilmeden, müzakere sürecinin kaldığı yerden başlaması ve 2014’ün ilk aylarında referandumlara gidilmesidir. BM Genel Sekreteri’nin son bir hamle olarak gördüğü bu yolda Anavatan Türkiye Kıbrıs Türk tarafına her türlü desteği verecektir."
“HEDEFİMİZ FEDERAL ÇÖZÜM”
Başbakan Yardımcısı Atalay, Doğu Akdeniz ve çevresinde son dönemde yaşanan trajik gelişmelerin de Kıbrıs meselesinin daha fazla gecikmeden çözüme kavuşturulmasını zorunlu kıldığına dikkat çekerek, "Hedefimiz hiç şüphesiz, Kıbrıs adasında kalıcı bir uzlaşmayla 1963’te Rumlarca bozulan ortaklığın eşitlik temelinde yeniden tesisini sağlayacak iki toplumlu, iki kesimli, iki kurucu devlete dayalı Türkiye’nin etkin ve fiili garantisinin süreceği bir federal çözümdür" dedi. Ancak Kıbrıs Türk tarafının çabalarının bu kez de karşılık bulmaz ve ortaklığa dayalı bir çözüm üzerinde anlaşma sağlanamazsa, bu meselenin ilanihaye sürüp gitmesine müsamaha göstermeyeceklerini vurgulayan Atalay, gönül birliği içinde sürdürdükleri haklı mücadelede elde ettikleri kazanımları daha da ileriye götürecek güçte ve kararlılıkta olduklarını kaydetti.
“KKTC’DE ÖNEMLİ PROJELERİ HAYATA GEÇİRMEYE DEVAM EDECEĞİZ”
Atalay, bu gerçeği bugüne kadar sözle değil her vesileyle gerçekleştirdikleri müşterek icraatlarla gösterdiklerini ve göstermeye devam edeceklerini belirterek, Kıbrıs sorununda siyasi bir çözümün gerçekleşmesi beklenirken, KKTC’nin tüm faaliyetlerini çözüme bağlayıp her şeyin ertelenmesini öngören yaklaşımları da kabul etmediklerini, kapsamlı çözüm sağlansın veya sağlanmasın, KKTC’yi güçlendirecek ve yoluna güvenle devam etmesini sağlayacak çalışmalara önemli ekonomik projeleri hayata geçirmeye devam edeceklerini söyledi. Bu anlayışla başlatılan Türkiye’den KKTC’ye hayat suyu projesinin 2014 yılında tamamlanacağını ifade eden Atalay, bu projenin; Anavatan ile KKTC arasındaki sarsılmaz birlik ve dayanışmayı, Kıbrıs Türkünün Anavatanla olan gönül bağlarını daha da sağlam fiziki bir bağla pekiştireceğine inanç belirtti. Atalay, adaya gelecek suyun etkin kullanımı amacıyla çalışmaları devam eden Tarım Master Planı ile KKTC’nin hiç olmadığı kadar yeşil bir görünüme kavuşacağını kaydetti.
“SU PROJESİNİN ADANIN TÜMÜNE HAYAT VEREBİLMESİNİ DİLİYORUZ”
Atalay, Anadolu’dan getirecekleri suyun sadece Kuzey Kıbrıs’a değil, adanın tamamına hayat verebilmesini, adil ve kalıcı, kapsamlı çözümün bununla taçlanmasını gönülden dilediklerini vurgulayarak, şöyle devam etti:
"Kıbrıslı Türk kardeşlerimizin geleceğe güvenle bakması önemlidir. Türkiye Cumhuriyeti, Anavatan ve garantör olarak dün olduğu gibi bugün ve gelecekte de Kıbrıs Türk halkının hürriyetinin, hukukunun ve refahının muhafazası ve tekamülü yönünde ahdi ve tarihi sorumluluklarını hassasiyetle yerine getirmeye devam edecektir. Kıbrıs Türkü adadaki yaklaşık 500 yıllık mevcudiyetinin ve siyasi eşitliğinin tezahürü olan genç devletine sahip çıkmayı, ekonomik ve siyasi istikrarını, birlik ve beraberliğini güçlü şekilde sürdürdüğü müddetçe Anavatanın da desteğiyle her geçen yıl daha ileri gidecektir.Türkiye’nin son yıllarda kat ettiği mesafeye paralel bir ilerlemenin KKTC’de de gerçekleşmesi için biz yalnız mali yardımlarla değil, her tür tecrübe aktarımı, insani ve teknik destek konusunda da yanınızda olmayı sürdürüyoruz."
“UZUN VADELİ PLAN VE PROGRAMLARIN BAŞARISI İSPATLIDIR”
Türkiye Başbakan Yardımcısı Beşir Atalay, 30. kuruluş yıldönümünü kutlayan KKTC’nin, ekonomik bakımdan sağlam bir yapıya kavuşarak, kendi ayakları üzerinde durabilmesini amaçlayan reformların süratle gerçekleştirilmesine yönelik çabalara önem verdiklerini belirterek, bu anlamda işbirliklerini daha da güçlendirerek ileriye yönelik adımları elbirliği ve kararlılıkla atmak istediklerini vurguladı. Reform çalışmalarının altyapısını oluşturmaya yönelik yasal düzenlemelerin yapılması sırasında bir takım tartışmalar yaşanmasının, demokrasinin gereği olduğunu ifade eden Atalay, Türkiye’de de, dünyanın gelişmiş her demokrasisinde de benzer süreçlerin yaşandığını, bu noktada önemli olanın, bu tedbirleri zamanında alabilmek yönünde gerekli kararlılığı gösterebilmek olduğuna işaret etti. Kısa vadeli çözümler üzerine kurulu bir siyaset anlayışının artık geçerliliğini yitirdiğini söyleyen Atalay, uzun vadeli plan ve programlar üzerine tesis edilen mali ve yapısal reformların başarısının gelişmiş ülkelerde ispatlandığını anımsattı.
Atalay, bu bağlamda KKTC ekonomisinin öncü sektörleri olan turizm ve yükseköğretim alanlarında sağlanan başarıların ortada olduğunu, hedefin, KKTC’yi bölgenin önemli turizm ve eğitim merkezlerinden bir haline getirmek olduğunu belirterek, konuşmasını şu sözlerle tamamladı:
"Kıbrıs Türk gençliğine bırakacağımız miras güçlü bir toplum, güçlü ve sürdürülebilir bir ekonomi temelinde yükselen bir KKTC olmalıdır. Bu kalıcı bir siyasi çözüm ve uzlaşı yolunda da Kıbrıs Türkünün elindeki en önemli değeri teşkil edecektir. Biz ortak hedeflerimize ulaşmak için KKTC ile çalışmaya devam edeceğiz. Türkiye her zaman olduğu gibi Kıbrıslı Türk kardeşleriyle tam bir dayanışma içerisinde olacak, gereken desteği bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da aynı kararlılıkla vermeye devam edecektir."
KKTC Cumhurbaşkanı Derviş Eroğlu, devletlerin yaşamında hiçbir zaman ekonomik ve sosyal olarak tam memnuniyete ulaşmanın mümkün olmadığını belirterek, "Ama onurlu hiç bir halk bazı sorunlar var diye, egemenliğine, devletine göz dikenlere boyun eğmez, teslim olmaz. Altını çizerek ifade etmek istiyorum. Bizim aşılamayacak sorunumuz yoktur. Kıbrıs Türk halkı çalışkandır, iyi eğitim görmüştür, aydındır. Her geçen gün büyüyen, gücüne güç katan Anavatan Türkiye yanımızdadır" dedi.
Eroğlu, KKTC’nin halkın tüm mücadelesi ve haklarının toplamının adı olduğunu ifade ederek, "İyi ki doğdu, iyi ki yaşıyor... Bu topraklarda 30 yıldır iki tane ay-yıldızlı şanlı bayrak dalgalanıyor... Ve biz gururla haykırıyoruz Korkma, sönmez bu şafaklarda yüzen al sancak, sönmeden yurdumun üstünden en son ocak" diye konuştu.
Rum Yönetimi Başkanı Nikos Anastasiades’i görüşme masasına çağıran Cumhurbaşkanı Eroğlu, görüşmelerin sürmesi için gerekli zeminin bulunduğunu; bu zemin üzerine geleceğin Kıbrıs’ını inşa ederek, dünya ve bölge barışına ciddi katkı sağlayacak bir antlaşmaya imza atabileceklerini söyledi. Cumhurbaşkanı Eroğlu, devlet olgusunun Kıbrıs Türkleri için çok eski bir kavram olduğuna işaret ederek, adaya Osmanlı İmparatorluğu’yla birlikte, onun gücü ve kudretiyle gelen bir halk olduklarını belirtti. Eroğlu, İstiklal Marşı şairi Mehmet Akif Ersoy’un "Biz, ezelden beridir, hür yaşadık, hür yaşarız, hangi çılgın bize zincir vuracakmış şaşarız" dizelerine atıfta bulunarak "Özgürlüğümüze düşkünüz ama barışçıyız" ifadelerini kullandı. Eroğlu, KKTC’nin 30. kuruluş yıldönümü nedeniyle Dr. Fazıl Küçük Bulvarı’nda düzenlenen törende yaptığı konuşmada, "Özgürlüğümüz, egemenliğimiz, güvenliğimiz, ekonomik ve sosyal gelişmemiz için yaşamsal değeri olan devletimiz bugün 30 yaşında, mutluyuz, coşkuluyuz, gelecekten umutluyuz" dedi.
“1960’TA ORTAKLIĞI YIKAN TARAF BİZ DEĞİLİZ”
KKTC Cumhurbaşkanı Derviş Eroğlu, Kıbrıs Türklerinin komşularının egemenliğinde, toprağında, özgürlüğünde gözü olmadığını vurgulayarak, Tanrı’nın Kıbrıs Türk halkının, 1960’ta Rumlarla ortaklaşa kurulan devleti yıkan taraf olmadığının şahidi olduğunu kaydetti. "Bağımsız tüm kaynaklar teslim ediyor ki, Kıbrıs Türkü, Ada’da siyasal eşitlik, güvenlik ihtiyaçları, ekonomik yaşayabilirlik gözetilerek yeni bir ortaklık anlaşması yapılması için 1968’de başlayan görüşmeler boyunca çok çaba göstermiştir" diye konuşan Eroğlu, Kıbrıs Türk halkının 1974 öncesi koşullarında bile, bir yandan görüşme sürecini devam ettirirken, diğer taraftan, 1967 yılında önce Geçici Kıbrıs Türk Yönetimi’ni, hemen ardından da Kıbrıs Türk Yönetimi’ni kurarak istencinin ne olduğunu net bir şekilde ortaya koyduğunu söyledi. Eroğlu, 15 Kasım 1983’teki devlet ilanının 1975 Nüfus Mübadelesi Anlaşması’na, Kıbrıs Türk Federe Devleti ilanıyla yapılan açılımın 1977-1979 doruk görüşmeleri açıklamalarına rağmen, Rum tarafının Kıbrıs Türklerini 1974 öncesine götürme çabalarının neticesi olduğunu vurguladı.
“KKTC, HALKIMIZIN TÜM MÜCADELESİ VE HAKLARININ TOPLAMININ ADIDIR” Cumhurbaşkanı Eroğlu, "Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti halkımızın tüm mücadelesi ve haklarının toplamının adıdır" diyerek sürdürdüğü konuşmasında, "İyi ki doğdu, iyi ki yaşıyor... Bu topraklarda 30 yıldır iki tane ay-yıldızlı şanlı bayrak dalgalanıyor... Ve biz gururla haykırıyoruz; bu bayraklar bu semalarda dalgalanmaya devam edecek" ifadelerini kullandı.
“GÖNÜLDEN KONUŞUYORUM”
Derviş Eroğlu, "1950’li, 60’lı, 70’li yılları çok iyi anımsayan bir Kıbrıs Türkü, bir kardeşiniz olarak, samimiyetle, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin 30’uncu yılında duyduğum heyecanı dile getiriyorum. O günlerde bizler, böylesi günlerin geleceğini hayal bile edemiyorduk kardeşlerim. Geldiğimiz nokta olmamız gerekenin gerisinde olsa bile birçok şey başardığımız da nettir. Her şeyden önemlisi bir devlet kurduk" diye konuştu.
“DEVLET SAHİBİ BİR HALK NOKTASINA GELDİK”
Eroğlu, "Azınlık durumuna itilmek istenen bir topluluktan, devlet sahibi bir halk noktasına geldik" dedi. Cumhurbaşkanı Derviş Eroğlu, devletlerin yaşamında hiç bir zaman ekonomik ve sosyal olarak tam memnuniyete ulaşmak mümkün olmadığını, ama onurlu hiç bir halkın bazı sorunlar var diye, egemenliğine, devletine göz dikenlere boyun eğmediğini, teslim olmadığını vurgulamak istediğini söyledi.
“BİZİM AŞILAMAYACAK SORUNUMUZ YOKTUR”
Konuşmasını, "Altını çizerek ifade etmek istiyorum; Bizim aşılamayacak sorunumuz yoktur. Kıbrıs Türk halkı çalışkandır, iyi eğitim görmüştür, aydındır. Her geçen gün büyüyen, gücüne güç katan Anavatan Türkiye yanımızdadır" diye sürdüren Eroğlu, şöyle devam etti:
"Halkımızın potansiyeli, Anavatan Türkiye ile var olan ilişkilerin daha güzel noktalara taşınması, gerekenlerin hükümetlerimizce yapılması ile önümüzdeki yıllarda, süratle, yaşam kalitemizin bugünle kıyaslanmayacak derecede gelişeceğinden eminim. Bizim halletmemiz gereken şey, ‘Kıbrıs Sorunu’ denilen konunun ayağımıza bağ olmasından artık kurtulmak, Dünya’da hak ettiğimiz yeri almaktır. O nedenle ısrarlı bir şekilde Rum dostlarımızı masaya getirmeye ve 2014 yılının ilk çeyreğinde bir antlaşma imzalamaya odaklandık. Ama olmuyor. Sekiz aydır sabrediyor, Sayın Anastasiades ile basın yoluyla karşılıklı suçlama kavgasına girmemeye özen gösteriyorum ancak onun buna dikkat etmemesi karşısında halkımıza bazı gerçekleri bu tarihi yıldönümünde ifade etmek durumundayım. Maalesef, Rum liderinde Kıbrıs sorununu halletmek için gereken işbirliği ruhunu ve çözüm anlayışını şu ana kadar göremedik. Sayın Anastasiades’in seçim döneminde ortaya koyduğu bildiri çok olumsuz olmasına rağmen göreve geldikten sonra aklı-selime geleceğini umuyorduk. Olmadı. Herkesin Kıbrıs konusundaki görüşlerini iyi bildiği Kilise, ortağı DİKO ve diğer çözüm karşıtı güçler, geçmişteki söylemleri nedeniyle umutlandığımız Anastasiades’i galiba değiştirdi. Tabii Sayın Anastasiades istediği yere gider, istediği ile görüşür ama son zamanlarda gittiği yerlerle belli ki bizlere bazı mesajlar vermeyi amaçlıyor."
“BİZ MASADA BEKLİYORUZ”
Cumhurbaşkanı Eroğlu, "Biz masada bekliyoruz ama Rum Lideri Sayın Anastasiades, Kıbrıs’ta tek bir Türk askeri dahi istemeyen, Kuzey’i asla bize bırakmayacaklarını, mücadeleye devam edeceklerini söyleyen Başpiskopos’a gidiyor" diyerek, "Biz, isterse ortak bildiri hazırlanması için de kendisi ile bir araya gelebileceğimizi Birleşmiş Millet’e ilettik ama Sayın Anastasiades, EOKA Evi’nde dostları ile buluşmayı tercih etti” ifadesini kullandı. Derviş Eroğlu, Kıbrıs Türk tarafı olarak ortak bildiri olmadan da görüşmelere başlanabilineceğini söylediğini ifade ederek, “Hangi ilgili Birleşmiş Milletler kararı görüşmelerin devamı için ortak bildiride uzlaşılmasını içermektedir" sorusunu sordu ve bunu Rum Lider Anastasiades’e sorduğunu, cevap beklediğini kaydetti. 
"Sayın Rum Yönetimi Başkanı, egemenliğimize sahip çıkıyorum, Türkiye’nin etkin ve fiili garantisine, iki bölgeliliğe dokundurmayacağımızı söylüyorum, yeni bir devlet kurulacağını vurguluyorum diye bana ve benim şahsımda Kıbrıs Türk halkına hakaretamiz ifadelerle saldırıyor. Bunlar yanlış şeyler" diyen Eroğlu, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Buradan, bu tarihi törende kendisine yeniden sesleniyorum; Sayın Anastasiades; biz tüm konuları, hemen yarın masada görüşmeye hazırız. Gazdan, Avrupa Birliği’nden medet ummaktan, gün gele bizim içimizden sizin istemlerinize boyun eğecek birlerinin çıkacağı beklentisinden vazgeçiniz ve Kıbrıs’ta var olan gerçeklerin idraki içinde masaya geliniz. Sizin kafanızın içinde olan sözde çözüme evet diyecek tek bir Kıbrıs Türkü yoktur. Kıbrıs Türk halkı kendi idaresinden feragat edip geriye gitmeyecektir. Cumhuriyet Meclisimizin oy birliği ile aldığı kararlar ortadadır. Kıbrıs’ta bir antlaşma zamanı gelmiştir. Gecikildikçe sıkıntılar artmaktadır. Yıllardır görüşme masalarında her şey konuşuldu, her şey tartışıldı. Ben inanıyorum ki niyet ve geleceğe yönelik samimiyet olduktan sonra aşılamayacak sorun yoktur. Geliniz hemen özel temsilcilerimizin karşılıklı ve eşit koşullarda Ankara ve Atina ziyaretlerini gerçekleştirelim. Yanlış hesap yapmayınız; Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti ile Anavatan Türkiye, tam bir görüş ve hedef birlikteliği içindedir. Buyurunuz, görüşmelerde belirli bir noktaya geldikten sonra üç garantör ülke Türkiye, Yunanistan, İngiltere’nin de katılacağı toplantılarla konunun bir antlaşma ile sonuçlandırılması için ileri adımlar atalım. Rum tarafının masaya oturmadan istediklerini kayda geçirerek alması, bizim istediklerimizin sonraya kalması ve ‘şunu verin, bunu isteriz’ diye yalvar yakar olmamız bizim müzakerecilik anlayışımızda yoktur. Bizim tutumumuz, ‘Kıbrıs Türk Halkı da kazansın Rum Halkı da kazansın’ anlayışıdır. Görüşmelere devam etmemiz için gereken zemin mevcuttur. Bu zemin üzerine geleceğin Kıbrıs’ını inşa edebilir, Dünya ve bölge barışına ciddi katkı sağlayacak bir antlaşmaya imza atabiliriz."
“YAPILMASI GEREKEN YENİ BİR ORTAKLIK KURULMASIDIR”
Cumhurbaşkanı Derviş Eroğlu, 1960’tan bu yana yaşanan tüm gelişmeler, meydana gelen bunca olaya rağmen Kıbrıs Cumhuriyeti şemsiyesini altına girilmesinin tamiri imkansız, tarihi bir hata olacağını vurgulayarak, yapılması gerekenin yeni bir ortaklık kurulması olduğunu kaydetti. Eroğlu, Türk tarafının tüm iyi niyeti, barışçı çabasına karşın Rum tutumumun değişmemesi sonucu anlaşma olmuyorsa dünyanın Kıbrıs Türk halkının dediklerine kulak vererek, bu halkı mağdur durumda bırakmaması gerektiğini söyledi. Derviş Eroğlu, soğuk savaş dönemi geride kaldığını, dünyanın bambaşka bir şekil aldığına işaret ederek konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Türkiye Başbakanı Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın çok doğru olarak belirttiği gibi, Birleşmiş Milletler örgütü kendini günümüz dünyasının koşullarına uyarlamalıdır. Kıbrıs Türk sporcusu Dünya’ya açılmak için Rum tahakkümünü kabul etmek zorunda değildir. Kabul etmemelidir, etmeyecektir. Öncelikle bizler, Hükümetimiz ve Anavatan Türkiye bu konuda atılımlar yapmalıyız ama Dünya da yükselen bu haklı feryada doğru yanıt vermeli, bizler için ağır siyasi bedeller anlamına gelecek yolları çözüm diye önümüze koymamalıdır. Kıbrıs Türk halkı kendi kimliği ile Dünya’ya açılabilmeli, seyahat, ticaret özgürlüğü kısıtlanmamalıdır. Ulaşımda, turizmde, eğitim sektöründe ve diğer birçok alanda bizlere uygulanmakta olan izolasyonlara son verilmelidir. Anavatanımız Türkiye, biz ve Hükümetlerimiz bundan sonra az önce ifade ettiğim sorunların aşılmasına, Dünya’ya kendimizi anlatmaya, haklarımızı almaya daha fazla ağırlık vermeliyiz. Halkı mutlu, refah seviyesi yüksek, sağlık, adalet, eğitim gibi çok önemli üç alanda sorunlarını geride bırakmış bir KKTC hepimizin özlemidir. Hükümetlerimiz, vatandaşın hizmetinde bir devlet mekanizması kurulması için hassasiyetlerini artırmalıdır. Ekonomik kalkınma için yatırım şarttır. Yatırımlar için bazı reformları yapmak kaçınılmazdır. Halkın moralini bozmadan, yaşam seviyesini düşürmeden tedbir alınmalıdır. Mali önlemler gündeme getirilir, bazı adımlar atılırken, ekonomiyi büyütecek, özel sektörü canlandıracak, sektörlerin sorunlarını giderecek, milli geliri artıracak, gelir adaletini sağlayacak tedbirler de düşünülmeli ve uygulanmalıdır. Anavatan Türkiye’den 2014 yılı ilk çeyreğinde gelecek suyun iyi değerlendirilmesi elzemdir. Tekrar etmek istiyorum; Benim Halkımıza, Anavatanımız Türkiye’ye inancım ve güvenim tamdır. Gelecek bizimdir."
Cumhurbaşkanı Eroğlu, KKTC’nin en ileri ülkeler seviyesine kısa sürede gelebileceğini vurguladığı konuşmasının sonunda kurucu Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş başta olmak üzere devletin ilanına katkı sağlayan ve hayatta olmayan herkesi rahmetle, hayatta olanları şükranla, sevgiyle andı. Tüm şehitleri, özgürlük mücadelesi lideri Dr. Fazıl Küçük’ü, Osman Örek’i, bugünlere gelinmesine katkıda bulunan ve ebediyete göç eden tüm devlet ve hükümet yetkililerini, milletvekillerini, bürokratları rahmetle yad eden Eroğlu, "Kahraman Türk Silahlı Kuvvetleri’ne, Güvenlik Kuvvetleri Komutanlığımıza, Anavatanımız Türkiye’nin gelmiş-geçmiş tüm Devlet ve Hükümet yetkililerine, siyasi partilerine, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Devleti’ne dünden bugüne verdikleri maddi ve manevi değeri çok büyük desteklerinden, katkılarından ötürü teşekkür ediyorum" sözleriyle konuşmasını tamamladı. 

AR(SS)