ABD'nin eski First Lady'si ve eski Dışişleri Bakanı Hillary Clinton, 'Zor Seçimler' (Hard Choices) adlı kitabının tanıtımı için gittiği Kanada'nın Toronto kentinde çıktığı televizyon programında çok önemli açıklamalarda bulundu.
CBC Televizyonu'nun 'The National' programında sunucu Peter Mansbridge'in sorularını yanıtlayan Clinton, "Kitabınızda Irak'tan da bahsediyorsunuz, 2002 yılında Irak savaşına verdiğiniz destekten dolayı kendinizi kötü hissettiğinizi söylüyorsunuz. Irak'a girmek kadar çıkmak da kötü bir karar mıydı?" sorusuna verdiği yanıtta, şöyle dedi:
"Irak'tan çıkma kararı, Obama'nın ABD Başkanı seçilmesinden de önceydi. Başkan George W. Bush, bir zaman çizelgesi olması gerektiğini zaten anlamıştı. Başkan Obama göreve geldiğinde, zaten savaş karşıtı olduğunu açıklıkla belirtmişti. Kampanyalarda hep bundan söz edilmişti. ABD'nin Irakta kalması için gerekli koşullara Iraklılar hiçbir zaman yanaşmadı." 
ABD askerlerinin Irak'ta kalabilmesi için, Güçler Statüsü Anlaşması sağlanması gerektiğini, bunun askerleri bir anlamda korumaya yönelik olduğunu anlatan Hillary Clinton, şöyle devam etti;
"Maliki'yi Güçler Statüsü Anlaşmasını kabul etmesi için olağanüstü çaba harcadık. Ama buna yanaşmadı. Gelişmiş silahların, uçakların, istihbarat araçlarının kalmasını istiyordu. Ama askerler konusunda fikir birliğine varmıyordu." 
Hillary Clinton, "Yani Maliki gitmeli mi sizce? İşin özü bu mu?" sorusunu, "İşin özü şu ki, yeniden seçildi, partisi yeniden seçildi. Bu iyi haber, kötü haber hikâyesi gibi bir şey. Ben çok net oldum, bizim istediğimiz koşullar kabul edilmediği sürece Maliki hükümetine ABD'nin vereceği hiçbir şeyi desteklemeyecektim. Bush'un Irak müdahalesini onaylayın ya da onaylamayın, ABD Iraklılara elinden geleni vermek için, başka bir gelecek için her şeyi yaptı" diye yanıt verdi.
Konuşmasında sık sık Irak Başbakanı Nuri El Maliki'yi eleştirmesi dikkat çeken Hillary Clinton, günümüz koşullarında ABD'nin Irak'a kesinlikle asker yollamayacağını, kendisinin olası bir hava operasyonuna bile karşı olduğunu açıkladı. Clinton, şunları söyledi:
"Maliki'nin ne yapıp ne yapmayacağı konusunda çok net uzlaşma olmadan, ben olsam hiçbir girişimi desteklemezdim. Irak ordusunu kimin yöneteceğini ve bu olaylara daha başka kimlerin dahil olacağını bilmeden desteklemezdim." 
Dışişleri Bakanlığı görevinden ayrılmadan kısa bir süre önce Maliki ile görüştüğüne değinen Hillary Clinton, "En önemli sorunlardan bir tanesi, Saddam Hüseyin, Muammer Kaddafi gibi diktatörlüklerin ardından, yepyeni bir demokrasiye geçebilmek için, demokrasi deneyimi bulunan kimsenin olmaması" diye konuştu.
Diktatörlüklerin yıkılması ardından başa geçen liderlerin genellikle eski gerillalar ya da direnişçiler, eski sürgünler olduğunu ve bunların da demokrasi anlayışları olmadığını anlatan Clinton, "Aynı sorunu Mısır'da da, Mursi ile yaşadık. Nasıl bir fırsat yakalamıştı Müslüman Kardeşlerin gerçekten yönetebileceğini göstermek için. Aradan kısa bir zaman geçince, ayıklamalar, birbirini suçlamalar, ayrılıkların hortlaması gibi durumlar ortaya çıktı. Benim gibi değilsen benim düşmanım olmalısın anlayışı egemen oldu" dedi.
Clinton, 'Başkanlığa adaylığınızı burada açıklamayı düşünmüyorsunuzdur değil mi" sorusunu da "Bunu hiçbir yerde açıklamaya hazır değilim. Kişisel bir şey değil, üstünüze alınmayın" diyerek yanıtladı.
Başkan Barack Obama'nın görev süresinin dolması ardından, özellikle kadın seçmenler tarafından büyük baskı gördüğünü anlatan Clinton, başkanlık görevinin çok zor bir görev olduğunu bildiğini, şimdiki koşulların da 2008'de adaylığını açıkladığı zamandan çok değişik olduğunu belirtti. Adaylık için adı en çok kişinin kendisi olduğunun farkında olduğunu vurgulayan Clinton, "Bu son derece duygulandırıcı ve sorumluluk yükleyici. Bence gerekli niteliklere sahip birkaç bayan daha var ancak yüksek profilli değiller" diye konuştu.