Ender DURUEL/BRÜKSEL, () - 'AVRUPA Müslümanları Buluşması' konferansı, Belçika'nın başkenti Brüksel'in Genval kasabasında Chateau Du Lac konferans salonunda başladı. İslam'ın Belçika'da resmen tanınmasının 40. yılı vesilesiyle Avrasya İslam Şurası Teşkilatı'nın düzenlediği 2 gün sürecek konferansın açılış konuşmasını Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr Mehmet Görmez yaptı.
Avrupa'nın İslam'a yaklaşımının ancak kendi korkularını yendiğinde gerçekten mümkün olacağını vurgulayan Diyanet İşleri Başkanı Görmez, "İslamofobi bir siyaset ve stratejiye dönüştüğünde gerçekten tehlikeli ve çarpık olmaya başlar. Çünkü stratejiye dönüşmüş bir fobi, kaçınılmaz olarak nefret, karşıtlık, ayrımcılık ve dışlama üretir. Avrupa ülkelerinin İslam'a karşı tavırlarının İslam'la teması olmayan bir kısır döngü olduğunu görmüyor olmaları çözümü zorlaştırmaktadır. Bütün fobiler gibi islamofobi de irrasyoneldir, kısır döngüdür, kendi kendini üretir ve konusundan bağımsızdır. Bu yüzden Avrupa'nın İslam'a yaklaşımı ancak kendi korkularını yendiğinde gerçekten mümkün olacaktır" dedi.
"Avrupa'da İslâm'ın toplumsal huzur ve güvenlik için tehdit teşkil ettiği ön yargısı bulunmaktadır" diyen Mehmet Görmez, şöyle konuştu:
"Ne var ki, benzer ön yargı ve belirleyici olma tavrından hareketle olmalıdır ki, bugün, Avrupa İslâm'ı, Almanya İslâm'ı, Fransa İslâm'ı, gibi tartışmalar gündeme gelebilmiştir. Bundan ne anlaşıldığı ve içeriğinin ne olduğuna dair oluşan literatürde konunun detayını takip etmek mümkündür. Bunlarda, aydınlanmış bir İslam, reform edilmiş bir İslam', daha masum bir tanımlama ile 'Avrupa normlarına uyumlu İslam' gibi temel kavramsal yaklaşımların temsil edildiğini görüyoruz ki bu yaklaşımlarda İslâm'ın toplumsal huzur ve güvenlik için tehdit teşkil ettiği ön yargısı bulunmaktadır. Bu ön yargıdan olsa gerek, kavramsal yaklaşımlarla ortaya konan bu sürecin, Müslümanların bir anlamda izolasyonu ile başarıya ulaşacağı tezlerini dahi işitmek mümkün olmuştur. Bu durumda, İslâm'ın kadim gelenek ve birikiminin ilmi bir faaliyet olarak geliştirildiği, yaşandığı ve korunduğu ülkelerle ve o ülkelerin dini kurumları ile temastan mümkün mertebe sarfı nazar edilmesi anlayışı öne çıkmıştır. Avrupa Birliği ilgili komisyonunun 2009 yılında ele aldığı, Avrupa Birliği ülkeleri içinde yoğun Müslüman nüfusa sahip olanların İslam ilahiyat merkezleri oluşturmaları tavsiyesinin arkasında, şayet, Müslümanların dinlerine dair akademik bilgiyi elde etmelerinde, onları İslâm ülkelerinin dini bilgi birikiminden uzak tutmak ve bunu Avrupa'da sil baştan yeniden oluşturmaya çalışmak gibi izole edici bir yaklaşım varsa, elbette bu tavsiye kararı, hem akademik düşünceye, hem de İslam'ın günümüzde farklı ülkelerde temsil edilen zengin dini ve kültürel geleneğine büyük bir haksızlık olur. Dahası din ve vicdan özgürlüğüne bir müdahale olarak da telakki edilebilir. Bazı aşırı sağ partiler ve İslam karşıtlığından geçinenler için ise İslâm, dönüştürülmesi beklenecek bir din değil, bilakis Avrupa topraklarından silinmesi için mücadele edilmesi gereken bir dindir."
İki gün sürecek toplantı, Diyanet İşleri Başkanı Görmez'in moderatörlüğünü yapacağı kapanış oturumuyla sona erecek.

ED(SS)