Çin, hazırladığı 13. Beş Yıllık Kalkınma Plan'ı doğrultusunda, 2016-2020 arasında 8 yeni Nükleer santral inşa ederek reaktör sayısını 40'a çıkaracağını duyurdu. Bu gelişme sayesinde ülkenin ihtiyacı olan enerjinin yüzde 10'unun Nükleer enerjiden sağlanması umuluyor. Bu rakamlar Çin'in enerji ihtiyacının boyutunu gösterirken termik santrallerden sağladığı enerjinin çevreye verdiği zararı azaltmak için gayret içerisinde olduğunun işareti olarak yorumlandı.

Bir milyardan fazla insanın yaşadığı Çin'in enerji ihtiyacını zihinlerde canlandırmak zor olabilir. 2013 yılının sonunda Çin, ilk kez ABD'den daha fazla petrol ve öteki akışkan enerji çeşitlerini ithal edecek duruma gelmişti. 2014 yılında artan petrol tüketiminin yüzde 40'ının Çin'in duyduğu ihtiyaçtan kaynaklandığı belirtiliyor.

YÜZDE 66'SI KÖMÜRDEN

Birleşik Devletler Çevre Koruma Ajansı'nın hazırladığı bir rapora göre Çin, karbon salınımı konusunda dünya liderliği konumunda bulunmakta. Uluslar arası baskıların yanında şehirlerinde artan hava kirliliği sonucunda Çin'in karbon salınımı konusunda hızlı bir azaltıma geçmeye ikna edilmişti. Bu sebeple 30 civarı olan Nükleer santral sayısını 21 yeni santral ile 51'e çıkaracak olan Çin, önümüzdeki 5 sene boyunca bu 21 santral projesinin 8 tanesini hayata geçirmeye kararlı görünüyor. Santrallerin inşası için 570 Milyar dolar harcama yapmayı planlayan Çin'in mevcut enerji ihtiyacının yüzde 66'sını kömürden karşıladığı biliniyor.

Nükleer santraller atmosfere karbon salınımında bulunmasalar da ortaya çıkardıkları zehirli atıkların muhafaza edilmesi ve saklanması büyük sorunları peşi sıra getiriyor.