TÜRKİYE’nin Vatikan Büyükelçisi Kenan Gürsoy, Pazar günü aziz ilan edilen, ‘Türk Papa (Papa Turco)’ olarak bilinen 23. Jean’ın, Kilise’ye köklü değişiklikler getiren 2. Vatikan Konsili’ni hayata geçirmesinde, Türkiye’de kaldığı 9 yıllık sürenin de etkili olduğuna ve Türk İnkılabı’ndan ilham almış olabileceğine dikkat çekti.
Katolik dünyasının, Pazar günü Vatikan’da düzenlenen törenle iki yeni azizi daha oldu; yüzyılın iki çok sevilen papası, 23. Jean (Angelo Giuseppe Roncalli) ve 2. Jean Paul (Karol Wojtyla). Biri 1935-44 yılları arasında Türkiye’de Vatikan Temsilciliği yapmış olmasından dolayı (Roncalli), diğeri ise Mehmet Ali Ağca’nın 1981 yılındaki suikast girişiminden dolayı olsa da Türkiye ile bağlantılı. 
Diyanet İşleri’nden Sorumlu Başbakan Yardımcısı Emrullah İşler ile birlikte Türkiye’yi o büyük törende temsil eden Vatikan Büyükelçisi Prof. Dr. Kenan Gürsoy, 1958 yılında papa seçilen ‘reformsal’ Roncalli’yi değerlendirdi.
"İSTANBUL’DA FARKLI BİR DİNİN KÜLTÜR BAŞKENTİNİ GÖRDÜ"
Roncalli’nin, Katolik Kilisesi tarihine köklü değişiklikler getirdiği, modern dünyayla tanıştırdığı ve çağla buluşturduğu Kilise’ye dinlerarası diyalog kavramını yerleştiren 2. Vatikan Konsili’ni 1962’de başlattığını hatırlatan Gürsoy, şöyle dedi:
"Hıristiyan tarihinin son iki asırda değerlendirmesini yapacak olursak, en önemli papalardan biri olduğunu söyleyebiliriz Roncalli’nin. Bulgaristan’da ve İstanbul’da kaldığı dönemlerin, 2. Vatikan Konsili’nin oluşumunda hazırlık bakımından etkisi olduğunu söyleyebilirim. Çünkü özellikle İstanbul’da, farklı bir din ile farklı bir dinin kültür başkenti ile tanıştı. Oradaki tavrı, oradaki farklı dinlerin birlikte yaşama ahengini gördü. Bu, ona farklı ilhamlar verdi diye düşünüyorum."
Bu tespitin sadece kendisi tarafından değil, Rocalli’yi tanıyan bilim adamları ve teologlar tarafından da dile getirildiğini söyleyen Gürsoy, 50 yıl sonra da bu konsilin ruhunun devam ettiğinin altını çizerek, bizzat kendini sosyal hayatın içinde bulan, açlığından ekonomide insanın yerine kadar, çağın problemleriyle uğraşan bir kilisenin vücuda gelmesinde Papa Roncalli’nin önemli rolü olduğunu anlattı.
"KİLİSENİN FARKLI DİNLERE AÇILIMI OSMANLI’DA ZATEN VARDI"
Büyükelçi Gürsoy, her zaman, "İslam dünyası, farklı dinlerle diyalog yolunu açan 2. Vatikan Konsili’ni anladı mı?” sorusuyla karşılaşıldığını anlattı. Büyükelçi Gürsoy, şöyle konuştu:
"Bu, Katolik dünyası için bir reform, bir inkılaptır. Fakat kültürel yapı itibariyle bakıldığında bu ilişki zaten bizde vardı. Eğer Türkiye’den bahsediyorsak varisi olduğumuz Osmanlı dünyası, böyle bir birlikte yaşama tecrübesinin çok üst seviyede gerçekleştiği bir yerdi. Şimdi Ortadoğu olarak anılan o kısım; Suriye, Filistin, Irak, Ürdün ile Anadolu ve Rumeli çok farklı dinlerin, hatta mezheplerin bir arada yaşadığı bir yerdi ve bazı cemaatlerin kilise teşkilatlarının kurulmasında bizzat Osmanlı İmparatorluğu’nun etkisi olmuştur. Ermeni Katolikliğinin, Bulgar Ortodoksluğu’nun kurulması hep Osmanlı döneminde olmuş işlerdi."
Büyükelçi Gürsoy, Müslüman dünyasının, kendi içinde, kendisi için son derece tabii olan, hatta dini gereklerinden biri olan farklı dinlere olan yakınlığını bugün tekrar ele alamadığına atıfta bulundu.
GARİBALDİ DE RONCALLİ DE ÖNEMLİ ADIMLAR ÖNCESİ TÜRKİYE’DE KALDI
İtalya Devleti’nin kurulmasına öncülük eden Giuseppe Garibaldi ve Katolik kilisesinde yeni bir zihniyetin yerleşmesini sağlayan Papa 23. Jean’ın, bu faaliyetlerinden önce Türkiye’de kalmış olduklarına dikkat çeken Kenan Gürsoy, "Bu, bir Türk’ü ilgilendirmeli. Garibaldi oradan geçen bir adam değildi. Türkiye’de 3 yıl boyunca kalıp, kendi entelektüel donanımını burada sürdürmüş, hatta gerçekleştirmiş bir insan. İstanbul o dönemde pek çok Batılı entelektüelin, birçok Türk entelektüelle hemhal olduğu bir yer. Hatta Odessa’ya giderken vazgeçip kalıyor Türkiye’de Garibaldi. Bunların Türkler tarafından işlenmesi lazım. Dünyanın farklı medeniyetler, farklı siyasi tecrübeler olarak vasıflandırdığı o mıntıkaların, aslında birbirine çok da uzak olmadığını anlayacaklar" diyerek sözlerini sürdürdü.
"RONCALLI’NİN KİLİSEDE REFORMLARI, TÜRK İNKILABI’NA BENZİYOR"
2. Vatikan Konsili’nin getirdiği dinlerarası diyalog, Kilise’nin aldığı yeni şekil, Katolik dünyasının çağla buluşması gibi reformların, aynı zamanda 19. yüzyılın sonu ve 20. yüzyılın başında yapılan Türk inkılaplarına benzeyen bir şey olduğunu öne süren Büyükelçi, şunları söyledi:
"Biz Müslüman bir ülkeyiz, Osmanlı imparatorluğu aynı zamanda hilafetin makamının bulunduğu bir yer ve orada bir değişiklik yapıyorsunuz. Bir zihniyet değişimi, özden, asli geleneğin ruhundan ayrılmaksızın, modern dünyayla buluşmak adına bir çağdaşlaşma inkılabı yapıyorsunuz, yani bu insanları etkiliyor belki de. Roncalli de o dönemde, üstelik de çok zor bir dönemde 2. Dünya Savaşı sırasında Türkiye’de bulunuyor ve bu ülkenin tavrını ve önemini de görüyor. Dolayısıyla bu ilhamların, bir de Türkiye açısından da karşılaştırmalı olarak değerlendirilmesi lazım."
Katolik dünyasının kendi inkılabını yaparken başka bir ülkeye ihtiyacı olmadığını vurgulayan Gürsoy, bu durumun yine de Türkiye hatırası dolayısıyla değerlendirilmesinin, özgün olacağını da savundu. Bugüne kadar ilgi duymadığımız, ama aslen bize ait olan konuları yeniden değerlendirme zamanı geldiğini kaydeden Gürsoy, şunları ekledi:
"Mesela dindarlığın modern hayatla buluşması bizim konularımızdan biri değil mi? Farklı dinlerle bir arada yaşama bizim zaten asli alışkanlıklarımızdan biri değil miydi? Dünyaya evrensel bir tevhit, bir barış nokta-i nazarından bakılması bizim temalarımızdan birisi değil miydi? ‘Yurtta barış dünyada barış’ diyen Mustafa Kemal’in ifadeleri… Bu tür olaylar bize Batı dünyasındaki örnekleri bakımından bir değerlendirme zemini hazırlayabilir."
 

EÇ(AÖ/İD) (FOTOĞRAFLI)