1992 yılında uzman erbaş olarak Türk Silahlı Kuvvetleri'nde göreve başlayan 3 çocuk babası Mehmet Vural, mesleğinin birinci yılında, terör olaylarının yoğun yaşandığı Siirt Bağgöze'ye tayin oldu. Vural, 29 Temmuz 1993'te havan mevziinde görev başındayken, sandık içindeki barutun alev alarak patlaması sonucu hayatını kaybetti. Olayın ardından Diyarbakır Askeri Savcılığı soruşturma başlattı. Soruşturma kapsamında alınan bilirkişi raporunda Mehmet Vural'ın havan mevziinde nöbet tutarken sigarasını yakmak için kibrit ucuna bir miktar barut koyduğu, patlamanın bu nedenle yaşandığı belirtildi. Kara Kuvvetleri Komutanlığı da savcılığa, aynı yönde bir yazı gönderdi.

'MERAKINDAN ÖLDÜ'

Mehmet Vural'ın asıl birliğinin Siirt değil İstanbul Hasdal olması nedeniyle, soruşturma dosyası İstanbul 1. Ordu Komutanlığı Askeri Savcılığı'na iletildi. Askeri savcılık da, Mehmet Vural'ın 'merak saiki'yle öldüğüne ve şehit sayılamayacağına kanaat getirerek takipsizlik kararı verdi. Ancak Mehmet Vural'ın eşi yılmadı ve kendilerine 'şehit' maaşı bağlanması talebiyle Ankara İdare Mahkemesi'ne dava açtı. İdare Mahkemesi de, aynı gerekçeyle davayı reddetti. Acılı eş bu kez, aynı mahkemeye 'aile, dul ve yetim' aylığı alabilmek için başvurdu. Mahkeme, 'Mehmet Vural'ın barut imha veya barut sandıklarını boşaltma gibi bir görevi olmadığını, kendi kusuru bulunduğunu' gerekçe göstererek bu davayı da kabul etmedi.

ŞEHİT EŞİNİN ZAFERİ

Vural'ın eşi, kocasının ölümünün 20'nci yılında, yani 2013 tarihinde bir kez daha mahkemenin yolunu tuttu, Askeri Yüksek İdare Mahkemesi'ne 'şehitlik unvanı ve şehit maaşı' talebiyle yeniden dava açtı. Vural Ailesi'nin yüzü son davada güldü. Yüksek İdare Mahkemesi, Vural'a 'şehitlik' unvanı verilmesine, eşi ve 3 çocuğuna da şehit maaşı bağlanmasına hükmetti.