Eski SHP İzmir Milletvekili Erol Güngör'ün oğlu Mustafa  Güngör'ün, 24 Haziran 1991'deTBMM lojmanında öldürülmesiyle ilgili davanın  sanığı Abdullah Gökalp, hükümlü olarak bulunduğu Bursa H Tipi Kapalı Ceza İnfaz  Kurumunda verdiği ifadede, "Ben bu konuda çok vicdan azabı çekiyorum" dedi ve  "çocukları güvence altına alındığı takdirde tüm bildiklerini anlatacağını"  yineledi.

    Mustafa Güngör'ün ölümüne ilişkin davaya Ankara 10. Ağır Ceza  Mahkemesinde devam edildi. Sanık Gökalp'in hazır edilmediği duruşmaya avukatı  Nigar Yılmaz, müşteki Erol Güngör ile avukatları Ahmet Çağlayan ve Mehmet Sürücü  katıldı.

    Duruşmada, sanık Gökalp'in bulunduğu cezaevinden 5 Aralık 2014'te  ifadesinin alındığı, bir örneğinin de mahkemeye gönderildiği tutanağa geçirildi.

    Müşteki Güngör, cinayetle ilgili soruşturmayı yürüten emekli polis  memuru Murat Okşar'ın önceki celse tanıklık yaptığını belirterek, "Murat Okşar,  yemin etmesine rağmen hiçbir soruya cevap vermedi. İsteseydi bu cinayeti  aydınlatabilecek bilgiler olabilirdi" dedi.

    Güngör, Okşar hakkında yalancı tanıklıktan suç duyurusunda  bulunulmasını istedi.

    Müşteki avukatlarından Sürücü ise yazılı dilekçesini mahkemeye sundu.  Cinayete ilişkin TBMM Araştırma Komisyonu raporunda "bazı konuların  araştırılamadığından bahsedildiğine" dikkati çekerek, bu konuların  araştırılmasını talep eden Sürücü, "Dönemin Ankara Emniyet Müdürü Mehmet  Canseven, 'Çember daralıyor' diye açıklama yapıyor. Yine dönemin Valisi Saffet  Arıkan Bedük de bazı sıkıntılar olduğundan bahsediyor. Bu sıkıntılar neymiş?  Bunlarla, dilekçede belirttiğimiz diğer bazı kişilerin dinlenmesini istiyoruz"  dedi.

    Mahkeme, açık adreslerine ulaşılması halinde tanıkların dinlenmelerine  karar vererek, duruşmayı erteledi.

    -Gökalp'in ifadesi

    Bursa H Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumu Müdürlüğünün, mahkemeye  gönderdiği ifadede, sanık Gökalp'in, Sapanca'daki Serkan Varol ve annesine  gönderdiği mektubun, "mektup okuma komisyonunca" sakıncalı görüldüğü  belirtilerek, Gökalp'in, mektuptaki, "O evin babasını çağıracaksın. Polise,  savcıya, kimseye gitmeyecek. Oğlunu bulmak istiyorsa, atlayacak otobüse, Bursa'ya  gelecek. Nazmi Cebeci'ye gitsin, onda benim yazılmış mektubum var. Bursa H Tipi  Cezaevi savcısından görüş izni alacak, ama hiçbir şekilde evladının olayını  karıştırmayacak. Allah'a and olsun ki, alıp bu veya Nazmi Cebeci'deki mektupları  savcıya, polise giderse, savcılık beni çağırır. Benden tek kelime alamaz bu  devlet. O zaman yasal ve anayasal susma hakkımı kullanırım. Bir daha evladını  görmeyi hayal bile edemez" ifadelerine ilişkin diyeceklerinin sorulduğu  belirtildi.

    Gökalp, ifadesinde kalp yetmezliği tedavisi için Bilecik M Tipi Kapalı  Ceza İnfaz Kurumundan Bursa'ya sevk edildiğini bildirerek, şunları kaydetti:

    "Bu mektupla ilgili birçok konu hakkında bilgim olduğunu söyledim.  Çocuklarımın can güvenliği temin edildiği takdirde her şeyi açıklayacağımı,  söyleyeceğimi Ankara Cumhuriyet Savcısı Abdülarif Akgüç'e, kendi huzurunda sözlü  olarak söyledim. Bu beyanlarımı Ankara 10. Ağır Ceza Mahkemesine, lojman cinayeti  ile ilgili davada bizzat beyan ettim. Mahkeme bu talebimi uygun gördü, ancak  devlet bu durumun çok masraflı olduğu gerekçesiyle bu talebimi yerine getirmedi.  Biz, JİTEM olarak çok masraflı olduğumuz için devlet tarafından karşılanmadı.  Halen çocuklarım devlet tarafından korunmuyor. Çocuklarımı güvence, teminat  altına aldıkları takdirde tüm bildiklerimi anlatacağım. Bunun samimiyetini ispat  etmek için daha önce lojman cinayetini itiraf ederek, 20 sene sonra faili meçhul  cinayetleri aydınlattım. Kronik kalp yetmezliği tanısı ile şu anda Bursa'da  tedavim yapılmaktadır. Uludağ Üniversitesi Tıp Fakültesinde, randevu sonucu mart  ayında tedavim olacak. Ben, bu konuda çok vicdan azabı çekiyorum."

    İddianamede, sanık Abdullah Gökalp'in, 14 Mayıs 2010'da adalet  müfettişine verdiği ifadede, 24 Haziran 1991'de Mustafa Güngör'ü öldürdüğünü  beyan ettiği belirtiliyor ve ''tasarlayarak, kasten öldürme'' suçundan  cezalandırılması talep ediliyor.

    İlk celselerde mahkemede hazır edilen Gökalp, eşi ve iki çocuğunun can  güvenliğinin sağlanması durumunda ifade vereceğini söylüyordu.