Atatürk Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Geleneksel Türk El Sanatları Bölümü’nden bu yıl mezun olan S.T., geçen 11 Temmuz’da polise başvurarak Doç. Dr. A.A.’nın cinsel saldırıda bulunduğu iddiasıyla şikayetçi oldu. Fakülteyi bitirdikten sonra yüksek lisans başvurusu yapmak için A.A.’nın yanına gittiğini anlatan S.T., ilk ifadesinde şunları söyledi:

"A.A. yüksek lisans bölümünde jüriydi. Olaydan yaklaşık 3 hafta önce yanına giderek yüksek lisans konusunda birkaç soru sordum. Bana ’Bu konuları burada konuşmayalım. Benim Dadaşkent’te küçük bir bahçem var, oraya gidelim orada konuşalım. Başkaları görürse yanlış anlar’ dedi. Birlikte bahçeye gittik. Beni bahçedeki kulübeye davet etti. İçeri girdiğimizde ilk önce derslerden konuştuk. Bir süre sonra bana ’Güzel kızsın seni yüksek lisansa almazsak yazık olur. Gözlerin ve dudakların çok güzel’ diyerek dokunmaya başladı. Kendisine kızdım ancak dudağımdan öpmeye başladı. Sonra beni evime bıraktı. Daha sonra iki kez yine gittiğimiz bahçede zorla ters ilişkiye girdi."

'Mağdur benim'


S.T.’nin şikayeti üzerine tutuklanan ve 5 gün sonra tahliye olan 41 yaşındaki A.A. hakkında 1’nci Ağır Ceza Mahkemesi’nde ’cinsel saldırı’ suçundan 22.5 yıla kadar hapis cezası istendi. Bugün  ilk kez hakim karşısına çıkan Doç. Dr. A.A. suçlamaları kabul etmedi. S.T.’nin katılmadığı duruşmada, 1 ve 2’nci sınıfta okuduğu dönem derslerine girdiğini anımsatan Doç. Dr. A.A., "Mağdure ifadesi beni çok üzüyor. Mağdur var, o da benim. İftiraya uğradım" diyerek şunları söyledi:

"Benim derslerimden düşük puanlarla geçmiş. Yüksek lisansa 3’ün altında ağırlıklı not ortalaması (Agno) ile girmesi mümkün değil. Odama geldiğinde yüksek lisans öğrencisi olan A.A.’da yanımdaydı. Kendi bölümünde hocası yüksel lisansa kabul etmeyince bizim bölüme geliyor. Mağdure ifadesi beni çok üzüyor. Mağdur var, o da benim. İftiraya uğradım. Agno’su düşük olduğundan giremeyeceğini defalarca söyledim. 26 Haziran günü okuldan çıktığımda otomobilime binerken yanıma geldi. ’Hocam ne olur dinleyin, benim yüksek lisansa girmem gerekiyor’ dedi. Olmayacağını söyledim. Ağlayarak cama vurdu, otomobilime bindi. Evden önce bahçeye gidecektim. Yolda 11 kardeşi olduğunu, eve kendisinin baktığını, Meslek Yüksekokulları’nda iş sözü aldığını, bu yüzden yüksek lisans yapmak zorunda olduğunu belirtti.

Ben ağaçları sularken öptü


Ben ağaçları sularken ısrarla yüksek lisansa girmesi gerektiğini anlattı. Olmayacağını söyleyince yanıma geldi, beni öptü. Hakaret edince ’hocam isteğime yenildim’ dedi. Yolda defalarca özür diledi. Hemen evine yakın bir yere götürdüm ve ’defol in’ dedim. Olay bundan ibarettir. Daha sonra buluştuğumuz yönündeki beyanları külliyen yalandır. 5 Temmuz’da benimle araziye gittiğini söylüyor. Ben o tarihte ÖSYM’nin Ziraat Fakültesi’nde sınav sorumlusuydum. 7 Temmuz’da ise jüri üyesi olduğumu öğrenince, bana ’yardımcı olun’ dedi. Yine olmayacağını söyleyince, ’son kararanız mı?’ dedi. Bana ’ben de gider başka yerden başvururum, size de yapacağımı bilirim’ diye konuştu. Arkadaşlarından biri kendisinin ağır depresyon geçirdiğini söyledi. Bu hastalıktaki kişiler halüsinasyon, canlı rüya, olmadık şeyleri yaşanmış gibi anlatabiliyor." Duruşma ileri bir tarihe ertelendi.