İstanbul’da yaşayan ve ışık şefi olarak çalışan Çetin Can, 15 Temmuz gecesi rutin hayatına devam ediyordu. İşten eve geldiğinde eşiyle yemeğini yedi ve bir gece önce Cuma sohbetinde öğrendiği “azatlılar namazı”nı kıldı.
Rivayete göre, bu namazı her kim ihlas ve samimiyetle kılarsa, Allah onun tüm günahlarını affeder ve şehit olarak ölmesini nasip edermiş. Namazdan sonra ise saat 23.00 sılarında darbe girişiminden haberdar oldu Çetin Can. Eşine sokağa çıkacağını söyledi, Şule Hanım ise ona “Bensiz gidemezsin ben de geleceğim” dedi.
Bu onların aynı ev içinde son konuşmaları oldu. Birlikte pendik escort bayan  köprüye gittiler ve saat gece 02.00 sularında Çetin Can, eşinin gözleri önünde kalbinden vurularak şehit oldu. Çetin Can'ı eşi Şule Can, Milliyet'ten Gizem Coşkunarda'ya o geceyi anlattı.
15 Temmuz şehidinin son sözü: Öleceksek adam gibi ölelim
"ÖLECEKSEK ADAM GİBİ ÖLELİM DEDİK"
-15 Temmuz gecesinden bahseder misiniz, nasıl bir akşamdı sizin için?

Bir gece önce cuma sohbetinde şevval ayında kılınan azadlılar namazını öğrenmiştik. 15 Temmuz gecesi henüz kalkışmadan haberimiz yoktu. Çetin de o gece akşam namazından sonra saat bu namazı kıldı. Bir saat sonra kalkışmadan haberdar olduk. İlerleyen saatlerde televizyonda Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın çağrısını duyduk. Cumhurbaşkanımızın daha sözleri bitmeden Çetin ‘Ben çıkıyorum’ dedi, tam evden çıkıyordu ki ‘Sen bensiz nereye gittiğini zannediyorsun’ dedim. ‘Hadi hazırlan o zaman’ dedi ve dışarı çıktık, köprüye gittik. Köprünün girişine vardığımızda gişelerden insanlara ateş edildiğini gördük. Oraya gitmeliyiz dedik ve köprüye girdik. Daha köprüye girer girmez boş olan yan şeritten tank üzerimize 2 kere ateş açtı. Biz yürümeye devam ettik. Öleceksek adam gibi ölelim dedik. Köprüde kelimelerle anlatmanın zor olduğu ulvi bir hava vardı. Bir yandan tekbirler getiriliyor, bir yandan ezanlar okunuyor, bir yandan insanlar ellerinde bayraklarla vatanı bunlara bırakmayız diye bağırıyorlardı. Bu sırada sürekli olarak insanlara ateş ediliyordu ama kahraman insanımız  kurşunların geldiği yöne doğru korkmadan ilerliyordu; Yaralananların hemen yardımına koşuyordu.
"ŞEHİTLİK NAMAZINI KILDIKTAN 4 SAAT SONRA VURULDU"
Bunlar olurken Çetin’i annesi ve ablası telefonla arayarak geri dönmesini istediler ama Çetin ile ilerlemeye devam ettik. Ordan hiç bir yere ayrılmaya niyetimizi yoktu hatta Sabah namazını nerde kılacağımızı düşünüyorduk bir yandan. İlerlememiz sonucunda köprünün çok kalabalık bir noktasına vardık. Araç ve insan yoğunluğundan dolayı daha fazla ilerleyemedik. Bir süre ne yapabiliriz diye bulunduğumuz noktada durmak zorunda kaldık. Bunun üzerine Çetin’in isteğiyle köprünün boş olan Üsküdar’a geliş şeridine geçtik. Zaten boş şerite geçtikten sonra açık bir hedef haline gelmiş olduk ve çok kısa bir süre sonra Çetin keskin nişancı tarafından saat 02:06’da kalbinden vuruldu. Şehitlik namazını kıldıktan tam 4 saat sonra şehit oldu.
"ECEL GELİR, AMA HERKESE ŞEHİTLİKLE GELMEZ"
- Bugün yeniden o geceye dönsek sokağa çıkmasına engel olur muydunuz?

O gün evde oturmak darbecilerin karşısına çıkmamak diye bir seçenek yoktu. Gerçek vatanseverlerin dediği gibi yine olsa yine gerekeni yaparız. Büyüklerimizi dinledik, Cumhurbaşkanımız’ın ve hükümetimizin çağrılarına uyduk, milli iradeyi koruduk. Ecel herkese gelir ama herkese şehitlikle gelmez. Şehitler bize değil biz şehitlere muhtacız.

Ne güzel söylemiş Necip Fazıl: Veren de o, alan da o, nedir senden gidecek? Telaşını gören de can senin zannedecek.

- Yaşarken bir vasiyeti olmuş muydu?

Çetin’le sık sık ölümden bahsederdik. Tek bir vasiyeti vardı: Ölürsem mezarıma yemişli bir ağaç dik demişti. Kendisinin ve kabir komşusu olan bir diğer 15 Temmuz şehidi olan Kerem Yıldız’ın da kabrinin başına erik ağacı diktim. Ayrıca bahçemizdeki çok sevdiği çiçeklerinden çilek bitkisi ve gardenyayı da mezarına diktim.