Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, CNBC-e'de katıldığı programda, gündeme ilişkin soruları yanıtladı.

RANT VERGİSİ

Rant vergisi çalışmalarının sorulması üzerine Şimşek, 2008 yılında konuya ilişkin bir çalışma yapıldığını, çalışmanın bir noktaya geldiğini ancak o günün konjonktürü nedeniyle bunun yasalaşmadığını söyledi. Bu konudaki bir takım düzenlemelere Gelir Vergisi Kanun Tasarısında yer verdiklerini belirten Şimşek, "Yani taslakta var. Şu anda bir gayrimenkulü aldınız, eğer 5 yıl elinizde tutarsanız, 100 kat dahi ilave kazanç elde etseniz hiçbir vergi yok. Biz bunu değiştiriyoruz, 100 yıl dahi elinizde tutsanız, bir miktar vergi vereceksiniz ama 1 yıl, 2 yıl tutana da bir miktar indirim sağlayacağız" diye konuştu.

Şimşek, söz konusu tasarıya eklenen bu hususların yeterli olmadığını de belirterek, şunları kaydetti:

"İşin özü şu; Aslında son tartışmaların da ışığında, bu türden bir düzenleme Türkiye için çok faydalı olur. Belediye kararlarının en çok tartışılan boyutu ne? Diyelim ki sizin bir arsanız var, üzerinde 1 yapı yapabiliyorsunuz, şimdi meclis bir karar verir ve bunu 2'ye, 3'e çıkarabilir. Bu çok ciddi bir ilave kazanç demek. Bu kazanç, o anlamda vergilendirilmiyor. Bu kazancın en azından bir kısmının mutlaka kamuya gelmesi, sürecin şeffaf olması, kurallara tabi tutulması lazım. Bu, Türkiye'de bir takım yanlış ilişkilerin engellenmesi açısından da son derece önemli. Dolayısıyla Gelir Vergisi Taslağında yaptığımız bir takım düzenlemeler var, bence bunlar çok faydalı ve yerinde ama bu konuya daha kapsamlı bakmak gerekiyor ve bu rantların mutlaka vergilendirilmesi lazım."

"ŞEHİR RANTLARINI MUTLAKA VERGİLENDİRMEMİZ LAZIM"

Rant Vergisinin ne zaman yasalaşabileceğinin sorulması üzerine de Şimşek, Gelir Vergisi Kanun Tasarısını dahi tüm çabalarına rağmen alt komisyondan çıkaramadıklarını ifade etti.

Buna karşın, hala ümitli olduğunu dile getiren Şimşek, şöyle devam etti:

"Bu yasama dönemi bitmeden bunu yaparız diye ümitliyim ama doğru söylüyorsunuz, daha kapsamlı bir rant vergisine yönelik çalışma hem zaman alır hem de zamanlaması itibarıyla Mecliste ne kadar rağbet görür, onu da bilmiyorum ama mutlaka yapılması lazım. Yani haksız kazanç, işin bir boyutu. Bu alanlarda çık ciddi kazançlar söz konusu ve vergilendirilmiyor. Mutlaka ama mutlaka bizim şehir rantlarını vergilendirmemiz lazım. Ben inanıyorum ki bu yasama döneminde olmasa dahi daha sonraki dönemde mutlaka bu yönde adımlar atılmalı ve atılacak diye düşünüyorum, yani yapacağız."

"AYM'NİN KARARI ELİMİZİ ÇOK ZAYIFLATTI"

Sosyal medya alanında faaliyet gösterip Türkiye'den çok ciddi reklam kazancı veya başka türlü kazanç elde eden şirketlerin mutlaka vergilendirilmesi gerektiğini vurgulayan Şimşek, şöyle konuştu:

"Aslında son Anayasa Mahkemesi kararı, bu anlamda elimizi çok zayıflattı. İfade özgürlüğü gibi hususlar ayrı bir konu ama bir şirket düşünün, Türkiye'den çok ciddi kazanç elde ediyor ve sırf vergi kaçırmak için Türkiye'de bir temsilcilik açmıyor ve bu anlamda haksız bir kazanç elde ediyor, vergi kaçırıyor ve şu anda bu tür kararlar, elimizi kolumuzu bağlıyor. Çünkü yapabileceklerinizin sınırı var. Bugün Türkiye'de bir mükellef vergi kaçırırsa bizim yapabileceklerimiz çok açık ve net. Bu son kararlar çerçevesinde bizim yaptırım gücümüz ciddi oranda zayıfladı, bu anlamda elimiz kolumuz bağlandı. Çünkü en büyük yaptırım, bunları burada bir şirket kurmaya, temsilcilik açmaya zorlamak."

"GEREKİRSE OECD KURALLARINI BİR KENARA BIRAKIRIZ"

Kendisinin tamamen vergi ve haksız kazanç perspektifinden baktığını belirten Şimşek, "Önümüzdeki dönemde gerekirse OECD kurallarını bir kenara bırakırız, çünkü orada bizi sınırlayan bir takım kurallar var. 'Bir şirketin merkezi neredeyse, orada vergi verir' diye genel bir ilke var. İyi de bir şirket bir ülkede faaliyet gösteriyorsa ve orada özellikle bir merkez kurmuyorsa, bunu sanal dünyada yapıyorsa, bu kabul edilebilir bir şey değil. Mutlaka burada vergilendirmemiz gerekiyor. Başka ne yapabiliriz diye uzun bir süredir çalışıyoruz. Bu çalışmalara devam edeceğiz" ifadelerini kullandı.

"MB KENDİ KARARINI VERECEKTİR"

Merkez Bankası'nın kredibilitesi ve bağımsızlığının Türkiye için büyük önem taşıdığını vurgulayan Şimşek, kredibilitesinin güçlü olmasının, Türkiye'nin itibarının güçlü olması anlamına geldiğini kaydetti. Şimşek, itibarı yüksek bir Merkez Bankası'nın alacağı kararların etkinliğinin de çok daha güçlü olacağını ifade etti.

Türkiye'de bir tarafta liradaki değer kaybı ve gıda fiyatları eksenli bir enflasyon artışı olduğunu belirten Şimşek, diğer bir taraftan da iç talepteki yavaşlama ve Türkiye'nin potansiyelinin altında büyümesi nedeniyle çok ciddi bir atıl kapasitenin ortaya çıktığını ifade etti.

Şimşek, bu duruma "çıktı açığı" dendiğini kaydederek, Türkiye'de bu açığın büyüdüğünü dile getirdi. Şimşek, bu durumun enflasyonun düşeceği anlamına geldiğini vurguladı.

Enflasyonun kalıcı yönünün önümüzdeki aylardan itibaren aşağı döneceğini dile getiren Şimşek, "İşin özü bu konuda Merkez Bankası'nın aldığı kararlara hepimizin saygı gösterip itibarını güçlü tutmamız ve Türkiye'nin bu tür şoklardan en az tahribatla çıkmasını sağlamamız gerekiyor. Ülke menfaatleri neyi gerektiriyor, teknik veriler neyi ifade ediyorsa eminim ki Merkez Bankası da o çerçevede kendi kararlarını verecektir" diye konuştu.

"KÖTÜMSER TAHMİNLERİ DESTEKLEYECEK BİR VERİ YOK"

Şimşek, Uluslararası Para Fonu'nun (IMF) Türkiye ile ilgili büyüme beklentisini aşağı yönlü revize etmesi üzerine IMF'nin geçmiş tahminlerinin gerçekleşme oranına bakıldığında, fonun bu noktada zayıf bir performans gösterdiğinin ortaya çıkacağını söyledi.

Bu yılın ilk çeyreğine ilişkin kendisinin de kaygı duymuş olduğunu ifade eden Şimşek, gelen verilerin ilk çeyrekteki büyümenin öngörülenden daha güçlü olduğunu gösterdiğini belirtti.

Şimşek, aldıkları tedbirlerin maksadı aşması durumunda, oturup ince ayarlar yapabileceklerini kaydederek, henüz böyle bir durum olmadığını söyledi. İç talepte bir azalma değil daha ılımlı bir büyüme öngördüklerini söyleyen Şimşek, "Yılın ilk 2 ayındaki sanayi üretimi çok güçlü. Bizim de öngördüğümüzden daha iyi. Dolayısıyla bu türden kötümser tahminleri destekleyecek henüz bir veri yok. Ama biz gelişmeleri yakından takip etmeyi sürdürüyoruz" değerlendirmesinde bulundu.

ENFLASYONDA HEDEFLER DOĞRU SAPTANMALI

Şimşek, enflasyona ilişkin öngörüsüne ilişkin olarak ise mümkün olduğunca gerçekçi varsayımlar ile hedeflerle gitmeleri gerektiğini kaydetti.

Enflasyonun sürekli biçimde hedeflenenin üzerinde çıkmasının kredibilite kaybı oluşturduğunun altını çizen Şimşek, konuşmasını şöyle sürdürdü:

"Türkiye'de mikro düzeyde hala fiyatta katılıklar söz konusu. Yeterince rekabet, verimlilik yok bunların yanı sıra da kayıtdışılık var. Bunu ancak reformlarla aşarız. Bu konuda sürekli iyileştirmeler yapıyoruz. Enflasyonun Türkiye'de tek hanelere inmiş olması muazzam bir başarı. Unutmayalım 80'li yıllarda ortalama yüzde 60'ın üzerinde, 90'lı yıllarda ise ortalama yüzde 80'in üzerinde bir enflasyondan bahsediyorduk.

Ancak bizim esas olarak yapmamız gereken enflasyonu düşük tek haneye indirmek. Yani yüzde 1-3 gibi en azından 5'in altına indirmemiz gerekiyor. Bu hem mikro düzeyde reformlar gerektiriyor hem de hedeflerin doğru saptanması ve ekonomideki aktörlerin buna göre hesabını yapması gerekiyor. Ama geldiğimiz noktayı da küçümsememiz lazım."