Galatasaray'ın Temmuz ayı olağan Divan Toplantısı Kuruçeşme Adası'nda yapıldı.

Divan'da ana gündem Galatasaray, Erkek Basketbol Takımı'nın, Fenerbahçe ile oynaması gereken 7. final maçına çıkmamasıydı. Camia içinde eleştirilen bu konuya başkan Ünal Aysal, Divan'da yaptığı şu konuşma ile açıklık getirdi;

"Bu olayın iç yüzünü size şöyle anlatmak istiyorum. Galatasaray Spor Kulübü başarıya endeksli, kupaları kazanmak üzere organize olan gençlerin alın teri, yöneticilerin emeği ve sizlerin de desteği ile başarıya koşan bir kulüptür. Her şeyden önce Etik Spor, Fair yarışma, dayanışma, kardeşlik amacıyla kurulan bir kulüptür. Atalarımızın ve büyüklerimizin bize verdiği emanet budur. 2011 Temmuz ayının üçüncü günü pandoranın kutusu açıldı. Ve bu kutunun içinden bir sürü yanlışlık ve spor ahlakına uymayan 1600 sayfalık doküman çıktı. Ben de o dönem yeni göreve gelmiştim ve şaşkınlık içinde bu durumu izledim. Ama sonra bu işlemin içine Galatasarayımız'ın da çok net olarak çekilme gayretini görünce, camiamı ve eski yöneticilerimizi bütün gayretimle savunmaya ve bu işin dışında tutmaya çalıştım. Buna rağmen 3 Temmuz bana bir ümit vermişti. Demek ki sporumuz gerçekten başarı hedefine ulaşmak üzere bir yenilenme sürecine giriyordu. Bazı yanlışlıklar artık düzeltilebilecekti. Bu hepimizin ve spor yöneticilerinin ve seyircilerin ne pahasına olursa olsun, başarı ve kupa anlayışını düzeltecekti. 3 Temmuz sonrası beklentim buna dönüktü. Biraz olsun bir huzur ve hakem ile federasyon davranışlarında tam olmasa da biraz iyileşme izledik. Ancak bu sene özellikle Yargıtay kararları sonrasın yapılan uygulamalar ve bunun sonucunda havada kalan bazı neticeler sonrasında sporumuz 3 Temmuz 2011 öncesine dönmeye başladı. Bunu sadece futbolda değil, basketbolda ve diğer birçok branşta federasyonların aleyhimize etkisini hissettik. En son Kürek dalında bir olay oldu; Galatasaray'ın başarılı olduğu branşlar yarışma grubundan çekildi. Ancak rakibimizin başarılı olduğu klasmana dahil edildi. Ve biz o şampiyonayı kaybettik. Bundan sonra basketbolda geçen yıl şampiyon olduk. Bu sene bütçemiz başkalarının çok altında olmasına rağmen, tamamen iman gücü ve çok çalışmakla final oynama durumuna geldik. Hocamız ve oyuncularımız alın teri ile ıslattıkları parkeden her defasında başarı ile çıktılar. Hepimizin beklentisi hakkaniyete uygun final yaşamaktı. Galatasaray bu tür finalleri her zaman çok sevmiştir. Yönetim olarak bundan gurur duyduk, mutlu olduk. Ancak 2-2 'ye geldikten sonra Fenerbahçe'nin tek sayı ile aldığı maçta hakemin son anda yaptığı çok bariz hata maçın gidişatını değiştirdi. Medya bunu görmese de biz bunu göstermek amacındaydık. Takipçisi olmaya devam ettik. Buna çözüm bulmak, bulamadıysak da gerekli reaksiyonları göstermekti. Olay burada kalmadı karşı sahada oynadığımız 5. maçta, bir evvel ki maçta 3 anons yaptıran hakem, orada 3. anonsu yaptırmadı. Halbuki maç bittiğinde sahaya inen yüzlerce seyirci, oyuncularımıza ve yöneticilerimize yapılan saldırılar. Bunları görülmemesi için başka yöne çevrilen kameralar ile oldu bittiye bağlandı iş. Sonra rakibimiz ceza almadı. Araştırdık disiplin cezalarında 3. anons yapılmasa da gözlemcilerin verdiği rapora göre de bir maçlık ceza uygulanabilirdi ama uygulanmadı. Uygulanmamakla kalmadı bizim sahamızda oynanan maçın neticesine kadar da karar açıklanmadı. Bunu federasyon disiplin kurulu temsilcisine açıkça ilettim, gülerek geçiştirdi. Yönetim olarak oturduk ve şunları konuştuk. Biz alın terimizle buraya kadar geldik. Milyonlarca lira para harcadık ama sahada kurulan tertip, aynı hakem kadrosu ve kamera kurgusu ile biz buraya sadece yenilmek üzere çağrılmıştık. Kurgu sağlandı. Orada yenilip, rakibi kupayı alma zevkini vermek. Olay kapanıp gidecekti ya da reaksiyon gösterecektik. Böylece sahaya çıkmama kararı aldık. Evet bir kupa kaybettik. Bir ihtimalle de bu kupayı alabilirdik ama bu bir mucize olurdu. Her şey kupanın rakibe verilmesi için kurgulanmıştı. Böyle bir kupayı rakibime alet olarak aldırmak onlara jest olurdu. Sadece bir kupa değil, temiz spor adına bir bayrak kaldırdık. Federasyon başkanı ile bire bir konuştum. Bize verdiğiniz cezanın yarısını verin, bir maç seyircisiz oynansın, hakem kadrosu şaibeliydi ve bu kadroyu değiştirin dedim. Federasyon başkanımız her iki isteğimi de reddetti ve ısrarlı bir şekilde oynamamız gerektiğini söyledi. Ben de bu şartlarda takımımızı oraya götürmeyeceğimizi söyledim. Bunun sadece bu davranışla sınırlı kalmayacağını ve Galatasaray'ın bu spor dalı temizleninceye kadar mücadele edeceğimizi de söyledim."