Roma’daki İsrail-Türkiye görüşmesini sadece Türkçe değil biraz da İbranice okumak gerek.

 Yani İsrail tarafında neler yaşanıyor? İki ülke arasındaki uzlaşı hangisine daha çok yarar? İsrail Türkiye’den başka kimlerle görüşüyor?

Bu soruların yanıtını bulmak için Roma’daki görüşmeyi iyi analiz etmek lazım.

7 Haziran seçim sonucu İsrail’in Türkiye iştahını biraz kabarttı. Sevinç naraları, geleceğin Türkiye’si planlarının dışında gerçekçi olan İsrailliler, “tam da barışma zamanı” dedi.

İsrailli gazeteci Itamar Eichner’a göre 7 Haziran’da çıkan sonuç İsrail’i bu konuda cesaretlendirdi ve seçim sonucunun analizini yapan İsrail yönetimi, Dış İşleri Bakanlığı Müsteşarı Dr. Dore Gold ‘u Roma’ya göndermeye karar verdi.

Roma’da Gold’un karşısındaki isim Dışişleri Müsteşarı Feridun Sinirlioğlu’ydu. Daha önce Tel Aviv Büyükelçiliği yapan Sinirlioğlu, Mavi Marmara sonrası yapılan görüşmelerde de yer almıştı.

Bir diğer önemli mesele, bu görüşmenin ilk olmadığı, Dışişleri Yetkilileri düzeyinde daha evvel de bu tarz toplantılar yapıldı.

Zaten İsrail Başbakanı Netanyahu’nun 22 Mart 2013’te Türkiye’den özür dilemesinin alt yapısı da bu görüşmelerdi, yani Netanyahu o özür telefonunu sırf Obama ısrar etti diye açmadı.

Gelelim en can alıcı noktaya. İki ülke görüşüyor da eğer barışırlarsa bu en çok kimin işine yarar?

Şöyle yanıt verelim. 5 yıldır Türkiye ile diplomatik ilişkileri zayıf olan bir İsrail var. Daha doğrusu İsrail’in çevresinde görüştüğü bir tane bile demokratik ülke yok.

En iyi dostları Mısır’daki darbeci, katliamcı Sisi.

Suriye konusunda İsrail hala diken üstünde. İşgal altında tuttukları Golan’da son yaşanan gelişmeler canlarını sıktı.

İsrail güney tarafında bir takım ilişkiler ve projeler geliştiriyor fakat kuzeyde ciddi eksiklikleri var. Bunda da neden Türkiye ile aradaki sıkıntılar.

Akdeniz’deki doğalgaz meselesinden tutun da Mısır’daki darbe ve darbeyle bağlantılı Süveyş ile Nil Nehri üzerindeki diğer projelere bakın, hepsinde İsrail başrolde ama hepsinde de karşısına dikilen bir Türkiye var.

Amerika Başkanı Obama’nın Netanyahu’ya olan tavrını eklersek İsrail yönetiminin, uzlaşmayı arzu eden ve bunun için adım atan taraf olduğunu rahatlıkla söyleyebiliriz.

Zaten bu konuda hiç şüphe yok. Zira Özür dileyen İsrail, talep eden Türkiye, bir şeyi isteyen Türkiye, veren taraf İsrail. Bu denklemde uzlaşıyı kim istiyor sormak bile gereksiz.

Türkiye’ye gelince, Türkiye’nin iki hesabı var biri Mavi Marmara katliamı nedeniyle hak edilen tazminatı almak diğeri ise Filistin meselesine sahip çıkabilmek adına Gazze için atılabilecek en büyük adımı atmak.

Ve son detay. O da İsrail’in bu süreçte sadece Türkiye’nin peşinden koşmadığı Türkiye ile birlikte normalleşmek istedikleri birileri daha var, o da Hamas.

Evet, İsrail Hamas’la diyalog kurma peşinde, bunun için bir çok sebepleri var. Ama en önemlisi bölgedeki taşların artık yerinden oynamaya başlaması.

Filistin’de Mahmut Abbas tasfiye sürecine girdi, İsrail Abbas’ın yerine Muhammed Dahlan ismini ön plana atıyor.

Dahlan projesinin yanı sıra Hamas’la uzlaşmak da İsrail’in hesapları arasında. Tam bir uzlaşı olmasa da İsrail, Filistin konusunda Hamas’ı da olaya dahil etme niyetinde. Tabi bunda Hamas’ın son yıllardaki akıllı siyaseti ve İsrail üzerindeki yıpratıcı etkisinin payı büyük.