Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Suudi Arabistan ziyareti dönüşünde gazetecilere önemli değerlendirmelerde bulundu.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, CHP Lideri Kılıçdaroğlu'nun dış politikaya ilişkin 'mezhep odaklı' değerlendirmesine sert tepki göstererek "Kılıçdaroğlu mezhebi olarak bir yaklaşımdan bahsediyorsa, o olsa olsa, kendisinin aynaya bakışıdır." dedi.

"KENDİ ÜLKESİNE DÜŞMAN OLANA BUNLAR DOST OLUYOR"

Kılıçdaroğlu’nun bu açıklamalarını kabul etmek mümkün değil. Kılıçdaroğlu’nun dış politika anlayışı diye bir anlayışı söz konusu değil. Bunların bu şekilde yaptığı bir çalışma da yok. Eğer mezhebi olarak bir yaklaşımdan bahsediyorsa, o olsa olsa, kendisinin aynaya bakışıdır. Kılıçdaroğlu’na şunu söylemek lazım. Bu denli bölgede olaylar var. Rusya geliyor, Türkiye’ye karşı bir tavır alıyor. Suriye’de bir yerleşim gerçekleştiriyor. Siz kalkıp hükümetin, kendi ülkenizin yanında yer almıyorsunuz. Öyle mesajlar veriyorsunuz ki adeta Rusya’nın, Suriye’nin yanında yer alıyorsunuz. Zaten son seçim kampanyasında da Suriye’den yana açıklamalar yapmadı mı? Yaptı. Kendi ülkesine düşman olana, bunlar dost oluyor.

"DAHA SÖYLEYECEK BİR ŞEY YOK"

İşte kendi içlerinden bir milletvekilinin yaptığı açıklamalar ortada. Ne diyor? “İran’la Türkiye savaşsa ben, İran’ın yanında yer alırım” diyor. Kılıçdaroğlu ne diyor? “Ben, milletvekilimi yedirmem” diyor. Bu kadar açık, net. Daha söyleyecek bir şey yok.

"İRAN'IN YALNIZLIĞINI BİZ ORTADAN KALDIRDIK AMA..."

İran, nükleer enerjisi meselesinde dünyada yalnız kaldığı zaman biz Türkiye olarak bizim neler yaptığımızı herkes biliyor. Sayın Obama beni telefonla aradı. Tahran Anlaşması meselesinde bizden ricada bulundu. Biz dedik ki “Sayın Lula (o tarihteki Brezilya Devlet Başkanı) ile biz kararımızı verdik. Sizler bir çerçeve çizmiştiniz. Bizler o çerçeve etrafında Tahran Anlaşması’nı yaptık.” O zaman Başbakan Davutoğlu'nun Dışişleri Bakanı olduğu dönemdi. Brezilya ile ikimiz bu işi sahiplendik. Ahmedi Necad’la da o dönem benim pek çok görüşmelerim olmuştur. O dönemde İran’ın yanında yer almak suretiyle adeta onların yalnızlığını ortadan kaldırdık. Ama daha sonra ne oldu? Şu anda nükleer ile ilgili Batı ile masaya oturdular, belli bir noktaya geldiler. Bu gerçekleşecek mi, gerçekleşmeyecek mi ayrı bir konu. Ancak şu anda İran’ın, Irak’taki, Suriye’deki, Yemen’deki mezhepçi yaklaşımlarını elbette doğru bulmuyoruz. Ben İranlılara hep şunu söylemişimdir: “Ne Sünni ne de Şii. İslami, İslami. Olaya böyle bakmak lazım.” Biz, hiçbir zaman olaya Sünnilik, Şiilik diye bakmadık; mezhepçi bir yaklaşım içinde olmadık.