Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı Sarayı’nda düzenlenen 11. Muhtarlar Toplantısı'nda konuştu. Erdoğan HDP eşbaşkanı Demirtaş'ın Almanya konuşmasında Türk Bayrağı olmamasını sert sözlerle eleştirdi. Siz bu vatana ait değilsiniz diyen Erdoğan "Orada Japon bayrağı bile var. Hani bayrak düşmanı değildiniz.?" diye sordu.

İşte Erdoğan’ın konuşmasından satır başları:

Sözlerimin hemen başında Mekke’de meydana gelen vinç kazasında ve izdihamda vefat eden tüm kardeşlerimize Allah’tan rahmet diliyorum. Ülkemize dönmeye başlayan hacılarımızı tebrik ediyor, haclarının rabbimin katında kabul olmasını diliyorum. Bayramda trafik kazasında hayatını kaybeden tüm kardeşlerime cenabı Allah’tan rahmet diliyorum. 

“BU TERÖRİSTLERLE MÜCADELEYİ SONUNA KADAR SÜRDÜRECEĞİZ"

Maalesef terör, bayram günlerinde de can yakmaya, almaya devam etti. Güvenlik güçlerimizden şehit olanlar ve yaralananlar oldu. Aralarında çocukların da bulunduğu sivil vatandaşlarımızdan hayatlarını kaybedenler, yaralananlar var. Hiçbir kutsalları olmayan, bu teröristlerle mücadeleyi sonuna kadar sürdürmekte kararlıyız. Şehitlerimizin ve sivil kayıplarımızın acıları şüphesiz ki yüreklerimizi yakıyor. Ama aynı zamanda onların aziz hatıraları bize daha kararlı mücadele etmemiz için güç veriyor.

“BU GECE DE SINIR ÖTESİNDE OPERASYONLARIMIZ OLDU” 

Şunu da çok açık söyleyeyim, ne yurt içi ne yurtdışında operasyonlar ara vermeksizin devam ediyor. Bu gece de sınır ötesinde operasyonlarımız oldu, 30’un üzerinde terörist öldü. Burada durmayacağız, hiç rehavet yok. Aynen devam edeceğiz. Bunların yurtiçindeki sözde şehitlik de varmış ya, buralara koydukları taziye evleri adı altında depoları var. O mühimmat depolarını filan da biz yer ile yeksan ediyoruz. Oralar bir taraftan bombalanıyor, bir taraf da oralardan temizleniyor. Esnafımızı oraya çağırıp, onları haraca bağlayan, onlardan tehditle paraların alındığı herhalde birçoğunuzun malumudur. Buna fırsat veremeyiz. Bunlar bir süre böyle devam edecekler, ama biliniz ki bunlar son çırpınışlardır, bunun da sonuna kadar giderek hesabını milletimiz adına sormaya devam edeceğiz, şehitlerimiz adına sormaya devam edeceğiz.

Umudunu terör örgütüne bağlamış olanların yavaş yavaş hayal kırıklığı yaşadığını görüyoruz. Devletimiz güvenlik güçleri ve tüm kurumlarıyla kararlı şekilde terör örgütünün üzerine gidiyor, gitmeye devam edecek. Milletimiz devletinin yanında olduğunu duruşuyla sesiyle her geçen gün daha güçlü şekilde ortaya koyuyor. Demokrasi ve hak mücadelesiyle silahın bombanın tehdidin acının kanın yan yana olamayacağı bir kez daha görülmüştür. Türkiye kendisine uzanan her dost elini samimiyetle kavrayacak özgüvene sahiptir. Ama bu devletin kendisine silah doğrultanları, Paralel Devlet oluşturmaya çalışanları cüretlerine pişman edecek güce sahip olduğunu herkes çok iyi bilmelidir.

“12 YILDA TÜRKİYE’YE SINIF ATLATTIK”

Biz tarihimizden ilham alarak, ‘insan yaşat ki devlet yaşasın’ anlayışını kendimize düstur edindik. Geçtiğimiz 12 yılda Türkiye’ye sınıf atlattık. Sadece 12 yılda neredeyse 79 yıllık cumhuriyet yapılan derslik kadar derslik yaptık. Artık üniversitesi olmayan vilayetimiz kalmadı. 76 üniversite varken, şu anda 193 tane üniversite var. Dedik ki Hakkâri’deki kardeşimiz, para harcayıp İstanbul’a Ankara’ya gelmesin, üniversite ayağında olsun.

Terör örgütü ayrımcılığın ta kendisini yapmak suretiyle, Türkü Kürde, Kürdü Türke düşürmenin derdinde. Ayrıma hiçbir zaman fırsat vermedik. Biz 78 milyonu kucakladık, farkımız buydu. Ama onların böyle bir derdi yok.

“O KAZDIĞINIZ HENDEKLER CİZRE’YE HİZMET Mİ GÖTÜRÜYOR?”

Onlar yatıyorlar kalkıyor, biz Kürtlerin temsilcisiyiz…  Yok yahu senin Kürt kardeşlerime getirdiğin bir şey yok. Bunlar sadece Kürt kardeşimin istismarını yapıyorlar. Bunlar istismarcı. Sorun değerli kardeşlerim, siz terör örgütünü arkasına alanlar, hendek kazmaktan başka ne yaptınız bu ülkede? O kazdığınız hendekler Cizre’ye hizmet mi götürüyor? Nusaybin’e hizmet mi götürüyor? Sadece hendek kazmak suretiyle halkın huzurunu nasıl kaçırırız… Benim Cizreli kardeşim, Cizre’den kaçıyor mu? Kaçıyor. Silopi’deki kaçıyor. Niye? Huzur yok. Kaçıran kim? İşte bunlar. Sizler atanmış memur değilsiniz. Ben nasıl seçilmiş insansam, sizler de seçilmiş birer muhtarsınız.

“BİZ İÇ VE DIŞ DESTEKLERİ, OYNANAN OYUNLARI GAYET İYİ BİLİYORUZ”

Terörü tamamen bitirmek için başlattığımız süreci gerçekten ümit verici bir noktaya kadar da getirdik. Ancak Suriye başta olmak üzere, bölgemizdeki olaylar ile bu sürecin siyasi muhataplarının gerekli iradeyi ortaya koyamamaları terörü hortlattı. Biz iç ve dış destekleri, oynanan oyunları gayet iyi biliyoruz.

“ŞİMDİ BUNUN BEDELİNİ BİZ BUNLARA ÖDETMEK DURUMUNDAYIZ”

Terör örgütü tehditler, sindirdiği bölge insanının mağduriyeti pahasına kendisine biçilen rolü oynuyor. Ancak uyguladığı tüm vahşete rağmen terör örgütü bölgedeki vatandaşlarımızdan umduğu desteği bulamadı. İnşallah bulamayacak da. İşte bunun için terör örgütü, güvenlik güçlerimize ve çocuk, kadın ihtiyar demeden alçakça saldırıyor. Dün gördünüz, zırhlı aracı roket sıyırıyor. Bir eve, 9 yaşındaki bir yavru maalesef şehit oluyor. Aile yaralanıyor. Şimdi bunun bedelini biz bunlara ödetmek durumundayız. Ambulansları, okulları, camileri, evleri kurşunlayan yakan bir örgütün o bölge için, mücadele edebiliyor olması mümkün müdür?

‘YERLİ VE MİLLİ MİLLETVEKİLİ’ TARTIŞMASI

Terör örgütü sadece ülkenin değil aynı zamanda milletimizin tüm fertleriyle birlikte Kürt kardeşlerimizin düşmanıdır. İstanbul’daki mitingimizde yerli olmanın, milli olmanın üzerine durmuştum. Bunun üzerine birileri yerli kimdir, millilik nedir gibi tartışmalar başlattı. İşte şimdi buraya söylüyorum. Benim bölgede ve ülkemizin dört bir yanında yaşayan her vatandaşım gibi, Kürt kardeşlerim de Zaza kardeşlerim de yerlidir, millidir, bu vatanın bu ülkenin öz evladıdır.

Tıpkı Türk, Türkmen kardeşlerim, Arap, Boşnak, Laz roman kardeşlerim gibi. Terör örgütüyle bir defa burada çok büyük farklılıklar var. Çünkü o vatandaşlarım benim, bu ülkenin değerleriyle hemhal oluyorlar. Diyorlar ki ben her ne kadar Kürtsem, ben vatanımı seviyorum, bayrağımı seviyorum, devletimi seviyorum. Ama terör örgütü kendilerini nasıl gösterirlerse göstersinler, yerli değildir, bu ülkenin bu milletin bir parçası asla değildir.

Ülkemizin kazanımlarına kast edenler, bu ülkeye ait değildir. İsterse parlamentonun içinde olsun.

“KİMİ ALDATIYORSUNUZ YA?”

Hamburg’da toplantı yapıyorlar, taaa Trinidad’ın bayrağı asılı ama orada Türk bayrağı yok. Hani sizin bayrakla sorununuz yoktu? Kimi aldatıyorsunuz ya? Sizin milletle de bayrakla da vatanla da devletle de sorununuz var. Kimi aldatıyorsunuz? Bunların hepsinin farkındayız. A’dan Z’ye biliyoruz. Canileri gizlemeye çalışanlar, taşıdıkları kimlik ne olursa olsun yerli de olamazlar, milli de olamazlar.

"HOLDİNG SAHİBİ OLMANIZ SİZİ YERLİ YAPMAZ"

Terör örgütüne dolaylı destek veren yayın organlarının sahipleri de bu tavırlarıyla yerli olmadıklarını gösteriyor. Holdinglerin sahip olmak yerli ve milli dairesinde olmanızı sağlamaz. Halen ülkemiz dışında yaşayan milyonlarca kardeşimiz var ki onlar da yerli ve millidir. Buna karşılık nerede doğmuş olursa olsun, tavrıyla, tutumuyla, imkanlarıyla en önemlisi de kalbiyle bu milletten kopmuş olanları yerli ve milli olarak göremeyiz. Onlar gönülleri nereye meylediyorsa, nereye hizmet ediyorlarsa işte oraya aittirler.

Küresel sistemi bilmek, tanımak anlamak elbette gereklidir önemlidir. Asıl önemli olan bu birikimi kendi ülkeniz, milletiniz için kullanabiliyor olmanızdır.

“ALLAH’A KİM DAHA YAKIN İSE EN ÜSTÜN ODUR”

Türküm diyebilirsin bu senin en tabii hakkındır. Ama Türkçüyüm dersen ayrımcısın. Kürdüm diyebilirsin bu senin en tabi hakkındır. Ama Kürtçüyüm dersen ayrımcılık yapmış olursun. Bizi yaradan Allah ‘biz sizi kavimler halinde yarattık’ diyor. Birbirinizle iyi anlaşasınız, tanışasınız diye böyle yarattık diyor. Üstünlük kavimle değil, ırkla değil, Allah’a kim daha yakın ise en üstün odur. Mesele bu.

“YERLİLİK VE MİLLİLİK KÖKEN ÖTESİ, BİR ANLAYIŞTIR”

Yerlilik ve millilik köken ötesi, meşrep ötesi, siyasi sınırlar ötesi bir anlayıştır. Bunu idrak edemeyenler, ihtiyaç duyduğumuz birlik beraberlik kardeşlik iklimini zehirliyorlar. Bir kez daha söylüyorum. Eğer mesele siyasi rekabetse siyasi mücadeleyse ben bundan asla kaçmadım, kaçmam. Ömrümün 40 yılı bu mücadeleyle geçti. Burada sözünü ettiğimiz konu ise, ülkenin ve milletin bekası mücadelesidir.

“BİZE BU ÜLKEYİ DAR EDERLER”

Memleket meselesinin söz konusu olduğu yerde 78 milyon hep birlikte diğer farklılıklarımızı bir kenara bırakıp, tek kalp olarak çarpabilmeli, tek yumruk halinde hareket edebilmeliyiz. Aksi takdirde inanın bana bize bu ülkeyi dar ederler. Halbuki bizim tarihimizden, medeniyetimizden, kültürümüzden miras olarak aldığımız çok geniş bir sorumluluk alanımız var. Bunun için bölgemizde ve dünyada sesimizi duyurmamız gerekiyor. Türkiye Balkanlar’dan Asya’ya kadar uzanan çok geniş bir coğrafyanın unutmayın ümididir. Işık kaynağıdır. Görüştüğümüz zaman hep bize şunu söylüyorlar ‘ümidimiz sizsiniz. Ne olur bizi terk etmeyin’ hep söylenen bu.

“YERLİ VE MİLLİ OLMAK İÇİMİZE KAPANMAK DEĞİL”

Kendi içimize kapanmak bizi güçlü kılmaz, zayıflatır. Her türlü tehlikeye açık hale getirir. Yerli ve milli olmak içimize kapanmak değil, tam tersine büyük fotoğraf içindeki yerimizi doğru olarak görmek demektir. Biz büyük düşünmek, büyük hayaller kurmak, büyük işler başarmak zorundayız. Varlığımızı koruyabilmemizin, hedeflerimize ulaşabilmemizin tek nedeni budur. Terör örgütü bizi bu vizyondan uzaklaştırma amacı taşıyor. Biz bu tuzağa Allah’ın izniyle düşmeyeceğiz.

Asla sorumluluklarımızı ve hedeflerimizi unutmayacağız. Bunun için yerliliğin ve milliliğin somut tezahürleri olarak kabul ettiğimiz Rabia’mıza sıkı sıkıya sahip çıkacağız. Tek millet diyeceğiz, hangi kökenden olursa olsun. Bunun içinde Türk, Kürt, Laz, Çerkez, Abaza, Boşnak, Arnavut hepsi var. İkincisi, tek bayrak. İkinci bir bayrak tanımıyoruz.

"BİRKAÇ TANE TÜRK BAYRAĞI SALLAMAKLA ALDATAMAZSINIZ”

Adamların affedersiniz o teröristlerin cesetlerine sardıkları paçavra belli. O işte özlem duydukları kendilerine ait bayraklarıdır. Bir de diyor ki utanmadan sıkılmadan, ‘bizim bayrakla sorunumuz yok.’ Peki yaptığınız bu ne? Hamburg’da yaptığınız ne? Siz bu milleti aldatırız diye birkaç tane Türk bayrağı sallamakla aldatamazsınız.  7 Haziran’da bunu başardınız. Ama 1 Kasım’da inanıyorum ki benim milletim buna prim vermeyecek.

Keşke çözüm süreci istediğimiz şekilde sonuçlansaydı. Hiçbir askerimiz ve korucumuz hayatını kaybetmeseydi. 

Sabrımız aczimizden değildir. Biz hala anneler babalar evlatlar gözyaşı dökmesin istiyoruz.

Çatışmaları şahsıma fatura etmeye çalışıyorlar bölge halkı benim samimiyetin fardkında. Madem terör örgütü başka dilden anlamıyor onlara anladığı dilden cevap veriyoruz. 

Türkiye eski Türkiye değil. Türkiye savunma sanayinde de büyük çağ atladı. Şu ana kadar 2 binin üzerinde teröristi öldürdük. Yüksek ihtiyatla mücadele ediyoruz. 

Ambulansın şoförünü öldürecek kadar alçaldılar. Bir aileyi yok edecek kadar insanlıktan çıktılar. Dağlara kaçırdıkları Kürt çocuklarımızın annelerinin nasıl ağladıklarını görüyorsunuz değil mi? 

MİLLETİ NASIL SOYDUĞUNU ANLAT

Aydın Doğan Conrad olayını inkar etti. Şimdi bütün kirli çamaşırları ortaya çıktı.  Bu milleti nasıl soyup soğana çevirdiği ortaya çıktı. Sizin bütün hayatınız yalan.

Teröristi cici kız diye ekranlara çıkartan sizsiniz. Senin o gönderdiğin mektuplarının da kıymeti harbiyesi yok. 

Vatanı için çalışanlar da bellidir. Kendi saltanatı için çalışanlar da bellidir.