Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye İhracatçılar Meclisi'nde yaptığı konuşmasında, Alman Parlamentosu'nun aldığı " soykırım kararıyla ilgili açıklamalar yaptı.

Erdoğan, "Hala Gezi olaylarına ağaç meselesi diye, 17-25 Aralık darbe girişimine hukuk operasyonu diye, bölücü terör örgütünün eylemlerine demokratik tepki diye bakanlar varsa, izanından şüphe ederim. Türkiye’yi yeniden eski sancılı günlerine götürmek için yapılan tezgahları görüyoruz. Alman Parlamentosu'nun aldığı son karar da bu zincirin son halkasıdır. Dünyada soykırım konusunda en son söz söyleyebilecek ülkenin bize bu konuda laf söylemesi, hukukçuların tabiriyle hayatın akışına uygun değildir.Onlar önce Holocaust’ı yeniden tanımlasın, Namibya katliamını gözden geçirsinler. Ermeni meselesi dünyanın her yerinde Türkiye’ye karşı elverişli bir şantaj aracı, adeta bir sopa olarak kullanılmaya başlandı." ifadelerini kullandı.

"ALNI EN PAK ÜLKE TÜRKİYE'DİR"

(Avrupa'ya eleştiri) 
"Türkiye’den kaçan tüm çete elemanları, Almanya başta olmak üzere Batı ülkelerinde rahatça yaşayabilir. Özdemir Sabancı’nın katiliyle ilgili henüz yeni adım atıldı. Kaç yıl geçti? Onun da nasıl sonuçlanacağı belli değil. Şayet geçmişin muhasebesi yapılacaksa, bu konuda alnı en pak ülke Türkiye’dir. Şimdi biz de onlar üzerinde çalışmaya başlayalım. Kıbrıs Rumlarının Ada’da yaptıkları soykırımların şahitleri hala hayattta. Ermenilerin Karabağ’da yaptıkları vahşete tanık olanları dinlemek bugün mümkündür. Almanya’da soykırımdan kaçanları biz içimizde misafir ettik. Ey Alman Parlamentosu, bundan haberin var mı? Son 150 yıldır ülkemizin dört bir yanında zulümlerden kaçanların milyonlarcası ülkemizde yaşıyor. Bizim geçmişimizle ilgili utanacağımız hiçbir meselemiz yoktur. İlk defa burada konuşuyorum. Tüm dünyaya sesleniyorum. Beğenirler, beğenmezler. Bizim Ermeni meselesindeki tavrımız en başından beri nettir. Biz soykırımın ithamını asla kabul etmiyoruz."

"ÇOCUK O, ANLAMAZ BU İŞLERDEN"

(İsim vermeden Yeşiller Partisi Eş Başkanı Cem Özdemir'e eleştiri)
 "Birinci Dünya Savaşı şartlarında, ülkemizin dört bir yandan kuşatma altına alındığı bir dönemde, elbette Anadolu'da asayişi sağlamak amacıyla birtakım tedbirler alınmıştır. Eğer bu meseleyi gündeme getirenlerin amacı, ki çocuk o, anlamaz o işlerden, çıkmış Alman Parlamentosu'na böyle bir metni gönderiyor. Senin bunlardan haberin var mı ya? Tarih bilincin nedir senin? Arşiv bilincin nedir senin? Acaba hangi arşive girdin. Bunları bunlara bir sormak lazım. Almanya'da doğmuş, Almanya'da büyümüş veya burada doğmuş ondan sonra Almanya'ya gitmiş. Nereye gidersen git? Tayyip Erdoğan'a küfür etmek sana bir şey kazandırmaz. Fakat ben bu kadar koskoca bir Alman Parlamentosu'nun bunların arkasına takılmasına hayret ediyorum. Eğer samimiyseniz, eğer dürüstseniz, ey Alman siyasileri sizlere sesleniyorum. Biz bütün arşivlerimizi açtık, açık tutuyoruz. Varsa sizin arşivleriniz siz de açın. Gelin çalıştıralım buradan karar verelim." 

"ADALETLİ DAVRANSINLAR

(Avrupa'ya adalet çağrısı) 
"Bizim istediğimiz sadece Türkiye'ye karşı adaletli davranılması, çifte standart uygulanmaması, herkes için hangi kurallar geçerliyse bizim için de aynısının geçerli olmasıdır. Biz bunu bekliyoruz. Kendi özel şartlarımızı ileri sürerek, pozitif ayrımcılık dahi istemiyoruz. Sadece adaletli ve ilkesel bir yaklaşım talep ediyoruz. AB müktesebatında ne varsa onu istiyoruz ama AB müktesebatının içindekileri sen kalk bazı ülkelere farklı uygula, Türkiye'ye gel farklı uygula. Olmaz böyle şey. Daha açıkçası biz riyakarlık yapılmasını özellikle istemiyoruz. Karşımıza Ermenileri sürmeyin, terör örgütlerini sürmeyin, STK görünümlü operasyon birimlerinizi, medya görünümlü propaganda makinelerinizi sürmeyin. Yani siyasi, ekonomik ve medyatik bel altı vuruşlar yapmayın. Bakınız biz, bu kadar açık, şeffaf, net konuşuyoruz. Öyle de davranıyoruz. Siz de öyle yapın. Doğduğum büyüdüğüm yer Kasımpaşa'da dedikleri gibi; delikanlı olun, ciğerimi yiyin. Bizim anlayışımız budur."

"BUNUN BAŞKA ÇIKIŞI YOK"

(Terör örgütüne uyarı)
 "Bizim vatanımızın üzerinde kimse operasyona kalkışmasın. İşte kalkışanların akıbeti ortada. Ve biz şu anda devam eden bu operasyonları nihayete erdirene kadar sürdüreceğiz, durmayacağız. Şüheda... Eyvallah. Şehitler olmadan bu topraklar bize kalmazdı. 780 bin kilometrekareye biz nereden geldik? 20 milyon kilometrekarelerden geldik ve şehitler vere vere geldik. Ancak bu kadarı bize kaldı. Şairin dediği gibi: 'Şüheda fışkıracak toprağı sıksan şüheda/Canı cananı, bütün varımı alsın da Hüda/Etmesin tek vatanımdan beni dünyada cüda.' Evet bu tek vatan, işte o yoğrulduğu şehitlerle oluştu. Dolayısıyla birileri yok 'şurası bizimdir', yok birisi bilmem 'burası şudur', birisi 'budur' yok yok öyle bir şey. Son ana kadar bunların hepsi ya silahları gömecek, betonu üzerine vuracak ve koordinatlarını teslim edecek veyahut da bu ülkeyi terk edip gidecekler, bunun başka çıkışı yok."