Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, AK Parti Genel Başkanı ve Konya Milletvekili, Başbakan Davutoğlu'nu geçici Bakanlar Kurulu kurmak üzere başbakan olarak atadı. Görevi alan ve daha sonra kameralar karşısına geçen Davutoğlu net konuştu. CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ve MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'ye açık çağrıda bulunan Davutoğlu, "Bir kez daha siyasi liderlere çağrıda bulunuyorum: Gelin, suçlamak yerine, karşılıklı ithamlar yerine bu sorumluluk çerçevesinde, anayasanın gösterdiği çerçevede bir hükümet oluşumu için çaba sarf edelim. Kritik bir süreçteyiz, terörle mücadele bağlamında. Bu ülkeyi siyasi kriz havası varmış gibi bir atmosfere sokmayalım. Milletvekillerine de yapılan açıklamalarla onları zan altında bırakmayın" diye konuştu.

Devlet görevini aldığını söyleyen Davutoğlu, "Demokrasi tarihimizde bir ilki yaşıyoruz bugün. Dikkat ederseniz bugün bu açıklamayı Başbakanlık’ta yapıyoruz. Koalisyon görüşmelerinden sonra açıklamaları Ak Parti genel merkezinde yapmıştık. Bugün üstlendiğimiz görev bir devlet görevidir. Siyasi mahiyettedir. Siyasi parti kimliğinin ötesinde seçimlere ülkeyi götürecek halkın huzur içinde seçimlere gitmesini sağlayacak bir görevdir. O yüzden bu toplantıyı burada yapmayı uygun gördüm" diye konuştu.

İŞTE DAVUTOĞLU'NUN KONUŞMASINDAN ÖNEMLİ BAŞLIKLAR;

ALDIĞIM GÖREV KOALİSYON KURMA GÖREVİ DEĞİLDİR

- CHP'ya koalisyon teklif etmediğimiz yönündeki açıklamalar yanlıştır. Bahçeli her seçeneğe karşı olduğunu söyledi. Deniz tükenene kadar her yolu denedim. Bugün aldığım görev bir koalisyon kurma görevi değildir. Bugün başlatacağımız yol haritasını açıklayacağım. Bu açık ve şeffaf olacak. 

KİMSEYİ SUÇLAYACAK DEĞİLİM

- Bize koalisyon görüşme teklif edilmedi söylemi yanlıştır. Zaten bir koalisyon zemini olup olmadığı konuşulacaktı. Derin görüş ayrılıkları çıktığı için uzun dönemli koalisyon için ciddi tereddütler ortaya çıktı. Daha sonra da reform ağırlıklı kısa dönemli ülkeyi seçime götürecek bir hükümet konusu konuşuldu. Bu mümkün olmadı kimseyi suçlayacak değilim.  Sayın Bahçelinin koalisyona kapalı olduğu ve seçime gidilmesi gerektiği yönünde ifadeleri vardı.

GÜNEŞ MOTEL UYGULAMALARININ PEŞİNDE DEĞİLİZ

- Biz güneş motel uygulamalarının peşinde değiliz. Eğer bir benzetme yapılmak isteniyorsa biz 8 haziranda böyle bir girişimde bulunabilirdik. Allah da millet de şahit ki meşruiyet çizgisinden sapmadım. Dün ve bugün yapılan yorumları çok talihsiz yorumlar olarak gördüm.

KAPILARI KAPATMAKLA ÜLKE YÖNETİLMEZ

- Anayasal çizgi ile hareket edeceğiz. Kapıları kapatmakla ülke yönetilmez. AK Parti'de üye vermesiydi ne olacaktı bu ülkenin hali? Bu kadar ciddi bir terörle mücadele varken, ekonomik sıkıntılar varken hükümet kaçma görevi nasıl izah edilebilir? 

ÇAĞRIDA BULUNUYORUM

Bir kez daha siyasi liderlere çağrıda bulunuyorum: Gelin, suçlamak yerine, karşılıklı ithamlar yerine bu sorumluluk çerçevesinde, anayasanın gösterdiği çerçevede bir hükümet oluşumu için çaba sarf edelim. Kritik bir süreçteyiz, terörle mücadele bağlamında. Bu ülkeyi siyasi kriz havası varmış gibi bir atmosfere sokmayalım.

MİLLETVEKİLLERİNİ ZAN ALTINDA BIRAKMAYIN

- Koalisyon olsaydı buna gerek kalmazdı. Hiçbir şekilde, hiçbir partinin içişlerine müdahale etmeyiz. Hiçbir şekilde herhangi bir partinin içinde bir takım huzursuzluk çıkması için öyle küçük ayak oyunlarına kurnazlıklara da itibar etmeyeceğimizi herkes bilir ama bir görev almışsak bu görevin gereğini de yapmak zarureti var. Anayasal bir zorunluluktur bu. Milletvekillerinizi zan altında bırakmayın. Kimse yolları tıkamasın, kapıları kapatmasın.  Partililere teklif götürmezsem anayasal suç işlemiş olurum.

 Bağımsız üye atayamıyoruz. Anayasa o kadar detaylı tanımlamış ki... Şöyle denilebilir 'Bize teklifte bulunmadan bağımsız üye atasın'. Atayamaz, atayamam. Cumhurbaşkanımız da bunu onaylayamaz. Anayasa açık bir şekilde diyor ki 'Partililer bu teklifi kabul etmezlerse bağımsız üye atayabilir'. Ben resen şimdi 'CHP ve MHP liderleri böyle dedi, ben de onlara saygı göstereyim, dolayısıyla onlardan kimseye teklif götürmeyeyim, bağımsız atayayım' desem, anayasal suç işlemiş olurum. Herhangi bir müracaatta bu hükümetin meşruiyeti tartışmaya açılır.

- Ne ben ne arkadaşlarım hiç bir şekilde bir partinin iç işlerine müdahil olmadık olmayız. Herhangi birisi bizim adımıza başka bir partinin iç işlerine dönük mesaj verirse önce ben karşı çıkarım. Gayri ahlaki hiç bir müzakerenin parçası olmadık olmayız. Hiç kimseye menfaat teklifinde bulunmadık bulunmayız. Ahlaksız teklif gibi tabir edilen konularda da hem kendimizi tenzih ederim hem de bahsi geçen onurlu Türkiye Büyük Millet Meclisi üyelerini tenzih ederim. TBMM üyelerinin hiç birisi böyle bir teklifin muhatabı değildir.

- Türkiye 78 milyonluk büyük bir ülke. Felaketlerde nasıl kenetlendiğimizi görüyoruz. Bu acıları yaşadığımızda yüreğimizi yakıyor. Ateş düştüğü yeri yakıyor. Ailenin acısını biliyoruz. Hepimiz zor zamanlardan geçiyoruz. Aile içinde acı doğaldır. Şehit anne ve babasını aradığımda hepsi tepkisiz sitemkarsız bir ifadeyle vatan sağolsun dedi. GATA'da gazilerimizi ziyaret ettim. Bana buradan çıkayım hemen bölüğüme gideceğim sayın başbakanım dedi. Bugünler birlik beraberlik günleri. Bizim askerimizin bilinci bu. Şunda büyük bir kahramanlıkla bu yarbayımızın silah arkadaşları al bayrak için çarpışıyor. Bu sözlerin kardeş acısı ile sarfedildiğini düşünüyorum. TSK mensupları en büyük acılara karşı vakar içinde olmalı. Yüksek Askeri Şuraya katıldım oradaki duruşları gördüm. Dimdik durabilecek yetiştirildiği yönündeki düşüncemi de belirtmek istiyorum.