Tarihçi Halil Berktay, şu çağrıyı yaptı: “Bütün demokrasi ve barış güçlerine sesleniyorum. Devrim, solculuk, haklı şiddet ve AKP düşmanlığı uğruna PKK ve HDP'ye habire kredi açmayı bırakın artık. Bütün vicdanlı HDP'lilere de çağrı yapıyorum. Savaşa ve silaha karşı çıkmaya cesaret edin. Birazcık kişilikli ve haysiyetli olun.”
Can Paker, “Çözüm Süreci, şu anda başladığı noktadan çok uzakta. Ortaya konulan tutumlarla sürecin ilerlemesi mümkün değil” eleştirisinde bulunurken;
Ayhan Ogan şunları ifade etti: “Devlet ve hükümet üzerine düşen tüm adımları attı. Bu çalışmalara rağmen PKK ve HDP, mutabakatı bozdu, ikircikli bir politika yürüttü. Devlet gereken sabrı gösterdi ama son yaşanan olaylarla sabır taşı çatladı. Örgüt silah bırakmadan hiçbir hükümet, siyasi parti, hiçbir süreci işletemez ve HDP ile yan yana gelmez. Kürt kamuoyu ve kanaat önderleri bu işi durdurabilecek güçtedir. HDP'li yöneticiler başka başkentlerde mutabakat arayarak Kürt halkına ihanet ediyor. Bölge halkının kendine ihanet eden bu yöneticilerin yüzüne tükürmesi gerekiyor.”
Akil İnsanlar Heyeti Doğu Anadolu Grubu Üyesi ve AK Parti Kars milletvekili Mehmet Uçum, “Seçimden sonra gayrimeşru siyaset, HDP ve PKK tarafından devam ettirildi. Yapılan eylem ve dile getirilen söylemler, Abdullah Öcalan'ın son üç nevruzda verdiği mesajları önemsizleştirdi. PKK ve KCK, ikili siyaset yürüttü. Onların kontrolündeki HDP de takiyye yaparak çözüm sürecini kendilerine teritoryal (bölgesel) hükümranlık alanı kurmak için kullandı” dedi. Ortaya konulan tutumun sürecin eski anlamıyla yürümeyeceğini netleştirdiğini vurgulayan Uçum, şöyle devam etti: “Türkiye'de Kürtler adına hareket ettiğini iddia eden legal, illegal siyasi aktörler meselenin çözümü için değil, Kürtleri kullanarak demokratik bütünlüğünü bozmaya çalışıyor. Sürecin temel şartı, silahların gömülmesi ve demokratik siyasetin eksiksiz bir biçimde yaşama geçmesiydi. Ancak PKK ve KCK silahsızlanma boyutunu Rojava'dan sonra iptal etti.” dedi.
