TÜRKİYE Cumhuriyeti’nin 90’ıncı kuruluş yıldönümü dolayısıyla bugün KKTC’nin başkenti Lefkoşa'daki Dr. Fazıl Küçük Bulvarı’nda da tören düzenlendi.
Törene Cumhurbaşkanı Derviş Eroğlu, Meclis Başkanı Sibel Siber, Başbakan Özkan Yorgancıoğlu, İkinci Cumhurbaşkanı Mehmet Ali Talat, Türkiye Cumhuriyeti Lefkoşa Büyükelçisi Halil İbrahim Akça, Kıbrıs Türk Barış Kuvvetleri (KTBK) Komutanı Korgeneral İsmail Serdar Savaş, Güvenlik Kuvvetleri Komutanı Tümgeneral Baki Kavun, 28. Tümen Komutanı Tümgeneral Tayyar Süngü, 39. Tümen Komutanı Tümgeneral İbrahim Yılmaz, Yüksek Mahkeme Başkanı Nevvar Nolan, Ana Muhalefet Ulusal Birlik Partisi Genel Başkanı Hüseyin Özgürgün, Başbakan Yardımcısı, Ekonomi, Turizm, Kültür ve Spor Bakanı Serdar Denktaş, bakanlar, milletvekilleri, siyasi partilerin başkan ve temsilcileri, dernek, kurum kuruluş, üniversite yetkilileri ve vatandaşlar katıldı. İstiklal Marşı’nın okunmasıyla başlayan tören, KKTC Cumhurbaşkanı Derviş Eroğlu ile Türkiye Büyükelçisi Halil İbrahim Akça’nın tören birlikleri ve halkın bayramını kutlamasıyla devam etti.
EROĞLU: MİLLET OLARAK GURURLUYUZ, ONURLUYUZ, SEVİNÇLİ VE COŞKULUYUZ
Eroğlu, destansı bir Kurtuluş Savaşı’nın ardından büyük önder, asker ve devlet adamı Mustafa Kemal Atatürk liderliğinde kurulan Türkiye Cumhuriyeti’nin bugün 90 yaşında olduğunu söyleyerek, "Millet olarak gururluyuz, onurluyuz, sevinçli ve coşkuluyuz" dedi. Eroğlu, Türkiye Cumhuriyeti’nin, vatan, bayrak, din, iman, millet, hak ve hürriyet, yurtta sulh, cihanda sulh diyenlerin, bu değerlerin onurlu bir halk olarak yaşamak isteyenler için önemini kavrayanların eseri olduğunu söyledi. Türkiye Cumhuriyeti devletinin, güçsüzleştirilen, parçalanan, dağılan Osmanlı İmparatorluğu’nu kendi çıkarları doğrultusunda paylaşmak için Sevr Antlaşması’nı dayatanlara, Türk milletinin verdiği, diğer milletlere de örnek olmuş dev bir çağdaşlık eseri olduğuna vurgu yapan Eroğlu, "Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşu 20’nci yüzyılın başında emperyalizme karşı verilen bir mücadelenin eseridir ve dünya tarihinde yaşanan en önemli olaylardan biridir" diye konuştu.
Eroğlu, Türkiye Cumhuriyeti’nin 90 yıl sonra bugün geldiği noktanın, dünya ve bölge barışı, demokrasi, çağdaşlık, daha adil ve barışçı bir uluslararası düzen için verdiği mücadele Mustafa Kemal önderliğinde kurulan devletin ne denli önemli olduğunu daha net bir şekilde gözler önüne serdiğini dile getirdi. Büyük Önder Mustafa Kemal Atatürk’ün "Benim en büyük eserimdir" dediği Türkiye Cumhuriyeti’nin geldiği nokta ve ilerleyişinin Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Halkı’nı gururlandırdığının altını çizen Eroğlu, "Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşunun 100’ncü yılı 2023 yılı için ortaya konulan hedeflerin gerçekleşeceğinden en küçük bir şüphemiz yoktur" dedi. Eroğlu, şöyle devam etti:
"Türkiye’miz, demokrasisi, gelişmişlik düzeyi, insanlarının yüksek yaşam kalitesi ile mutlaka Dünyanın en önde gelen ülkeleri arasında olacaktır. Değerli katılımcılar, sevgili kardeşlerim hep altını çizerek ifade ettiğim üzere Kıbrıs Türk Halkı bugünlere gelirken Anavatan Türkiye Cumhuriyeti’ni örnek almıştır. Kıbrıs Türk Halkı Kurtuluş Savaşı’nı çok yakından takip etmiş, İngiliz Sömürge Yönetimi altında yaşamak zorunda kalmasına rağmen olanakları ölçüsünde destek sağlama gayretini göstermiştir. Kurtuluş Savaşı, Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin açılması, İzmir’in kurtuluşu, 30 Ağustos Zaferi, Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşu, Cumhuriyet döneminin başlangıcından itibaren Türkiye’de gerçekleştirilen tüm çağdaş atılımlar Kıbrıs Türkü tarafından çok yakından izlenmiş, gazetelerimize, şiirlerimize, öğrenci kompozisyonlarımıza konu olmuştur. Yerleşim birimlerimize, iş yerlerimize, okullarımıza, çocuklarımıza, hep Kurtuluş Savaşı’nı, Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşunu anımsatan isimler verdik."
'TÜRKİYE CUMHURİYETİ KURULMASAYDI, KKTC DE OLMAYACAKTI'
Kıbrıs Türk halkının kısa bir süre sonra Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin 30’ncu kuruluş yıldönümünü kutlayacağını söyleyen Eroğlu, Türk Kurtuluş Savaşı verilmese, Türk Milleti kendisine vurulmak istenen esaret zincirini kırmasaydı Kıbrıs Türk Halkı’nın kaderinin ne olacağının açık olduğunu kaydetti. "Türkiye Cumhuriyeti kurulmasaydı, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti de olmayacaktı" diyen Eroğlu, Kıbrıs’ın milli bir dava olduğunu, Kıbrıs konusunun doğru, dünya ile ters düşmeden, barış ve demokrasi yolundan ayrılmadan milletin uzun vadeli, gerçek çıkarları gözetilerek ilerlemesinin sadece Kıbrıs Türk halkının değil tüm Türkiye’nin geleceği ile yakından ilgili olduğunu ifade etti. Çeşitli kararlarda belli bir hata yapma payı olabileceğini bunun sonradan düzeltilebileceğini söyleyen Eroğlu, milli davalarda hata yapılırsa bunun düzeltilemeyeceğini, bedelini hem bugün hem de yarın ağır bir şekilde ödeneceğini vurguladı.
Eroğlu, "Türkiye Cumhuriyeti ile Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti kardeştir. Bizler aynı ağacın dallarıyız. Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin vatandaşlarının nereden, ne zaman geldiği kimseyi ilgilendirmez. Sevgili kardeşlerim, bizler kardeşiz" dedi. İki ülke arasındaki ilişkileri, aynı milletin iki devletinin vatandaşları, yönetimleri arasındaki gelişmeleri kardeşlik anlayışı dışında bir anlayışla yorumlamak, değerlendirmek ya da şekillendirmeye çalışmanın, Kıbrıs Türk halkı ile Anavatan Türkiye’nin arasının açılacağını ummanın ham hayalden öteye gidemeyeceğini söyleyen Eroğlu, Türkiye ile KKTC’nin karşılıklı sevgi saygıya dayalı ilişkilerin gelinen noktadan da daha ileri götürülmesinde kararlı olduğunu belirtti.
Eroğlu, "Bu iki ülke için de vazgeçilmez hedeftir" dedi. Anavatan Türkiye’nin KKTC’yi resmen tanıyarak, bunun gereklerini yerine getirdiğini belirten Eroğlu, diğer devletlerin tanımamasının tamamen konjonktürle ilgili olduğunu kaydetti.
'YOKUŞA SÜRÜLÜYOR'
Kıbrıs konusundaki gelişmelere de değinen Eroğlu, Kıbrıs konusunda liderler düzeyindeki görüşmeleri yeniden başlatmak için çabalarının sürdüğünü belirtti. Kıbrıs Türk tarafının görüşmelerin bırakıldığı yerden devam etmesi için uğraştığını kaydeden Eroğlu, karşı tarafın görüşmelerin ruhu ve amacına aykırı çeşitli beyanlar yaptığını ve görüşmelerin başlatılmasını adeta yokuşa sürdüğünü dile getirdi. Özel Temsilciler düzeyinde yapılmakta olan ve gizlilik içerisinde olması gereken hazırlık çalışmalarının sistematik bir şekilde Rum basınına sızdırıldığını söyleyen Eroğlu, bununla da kalınmayıp görüşmelerin önüne çeşitli önkoşullar getirilmeye çalışıldığını vurguladı. Birleşmiş Milletler gözetimindeki bu çalışmaların başarıya ulaşması adına Kıbrıs Rum tarafından gelen bu açıklamalar karşısında çoğu zaman sessiz kalmayı tercih ettiklerini söyleyen Eroğlu, "Ancak ulaşılan noktada artık halkımızın bazı temel gerçekleri bilmesinde ve değerlendirmelerini ona göre yapmasında yarar vardır" diye konuştu. Eroğlu sözlerine şöyle devam etti:
"Hatırlayacaksınız, Sayın Anastasiades işbaşına geldikten hemen sonra 'Büyük bir ekonomik krizle karşı karşıyayım’ gerekçesiyle benimle masaya oturmaktan uzun süre imtina etmiştir. Girişimlerimiz sonucu, kendisiyle bugüne kadar ancak bir akşam yemeğinde bir araya gelebildik. Biz kendisine ekonomik zorlukları aşabilmesi için makul bir süre vermeye hazır olduğumuzu baştan beri söylemiştik. Ancak bu makul süre çoktan dolmuştur ve onun açısından artık karar verme zamanı olduğu yabancılar tarafından da dile getirilmektedir."
İki tarafın Özel Temsilcilerinin, iki lider bir araya geldikten sonra yapacakları ortak açıklama konusunda çalışmalar yaptığını belirten Eroğlu, bütün gayretlerine ve esnekliklerine karşın Kıbrıs Rum tarafının açıklama konusunda da ön şartlar ileri sürmesinin, görüşmelerin önünü tıkadığını vurguladı. Masada görüşülüp sonuçlandırılması gereken konuların bir sayfalık bir ortak bildirinin içine sığdırılmaya çalışıldığını ifade eden Eroğlu, sade ve özlü olması gereken bir ortak bildirinin, bu nedenle karmaşık ve içinden çıkılmaz bir hale geldiğini ifade etti. Liderler görüşmesi sonunda bir ortak bildiri yayınlanmasının birinci tercihleri olduğunun altını çizen Eroğlu, bu olmadığı takdirde, ortak bildiri olmaksızın da masaya oturmaya hazır olduklarını kaydetti. Eroğlu, "Böyle bir toplantı sonucu Liderler kendi uygun görecekleri açıklamaları kamuoylarıyla paylaşabilirler" dedi.
'SUNİ GÜNDEMLER'
Anastasiadis’in Maraş’ın devredilmesi talebiyle, yeni bir ön şartla ortaya çıktığını söyleyen Eroğlu, uzun bir süre gündemi, suni olarak bu konuyla meşgul etmeye çalıştığını belirtti. Eroğlu sözlerine şöyle devam etti:
"Rum Lider, bunu Maraş’ın bütünlüktü çözümün bir parçası olduğunu bile bile yapmaktadır. Bunu sadece biz söylemiyoruz. İlgili diğer önemli aktörler de bunu kabul etmektedir. Bunun en son örneği de bu konuda gayet açık konuşan AB’nin Genişlemeden Sorumlu Komiseri Stefan Füle’dir. Bir gerçeği dile getiren Sayın Füle, bu sözleriyle Rum tarafının haksız tepkileriyle karşılaşmıştır. Maraş’ın diğer konularla birlikte erken bir çözüme ulaştırılması bekleniyorsa kapsamlı çözümü de bir an önce gerçekleştirmek lazım ki biz buna hazırız."
Mevcut aşamada Anastasiadis’in gerek özel temsilcisi gerek sözcüsü kanalıyla yeni ön koşullar ortaya koyduğunu söyleyen Eroğlu, bu şartın da ortak bildiri olmadan masaya oturmayacağı şeklindeki retçi beyanları olduğunu ifade etti. Eroğlu, "Bu arada, kamuoyuna kendisinin yaptığı açıklamalarda ise Sayın Anastasiadis, olası bir anlaşmanın sözde Kıbrıs Cumhuriyeti’nin evrim yoluyla federasyona dönüşmesi şeklinde olacağına ilişkin ısrarını sürdürmektedir" dedi.
Eroğlu, "Bunu hem bir ön şart hem de bir çözüm için temel kabul etmemiz mümkün değildir" dedi. Kıbrıs Türk halkının, Kıbrıs Cumhuriyeti’nin 1963’te Enosis amaçlı Rum-Yunan silahlı saldırıları ile yıkılmasından sonra, sözde Kıbrıs Cumhuriyeti’nin tüm olanaklarının Rumlar tarafından kullanılmasıyla yaşadıklarını unutmadığını söyleyen Eroğlu, konunun geçmişte de çok tartışıldığını ve Birleşmiş Milletler’in bu konuda iki tarafın da hassasiyetini gözeten bir formül ürettiğini ifade etti. Anastasiadis’in BM parametresi haline gelen bu formülü kabul etmediğini söyleyen Eroğlu, "Kabul edilmeyeceğini bildiği bir hususu görüşmelerin önüne bir ön şart olarak koymakla Sayın Anastasiadis, halkına doğru mesajları vermemekte bu konuda gerçekçi olmayan beklentiler yaratmaktadır" dedi.
Eroğlu, oluşturmaya çalışılanın iki toplumlu, iki kesimli, siyasi eşitliğe dayalı, federal yapı, yeni bir ortaklık devleti olacağını, eşit statüde iki kurucu devletten oluşacağını kaydetti. Eroğlu, sözlerine şöyle devam etti:
"Bu temel gerçek ışığında, tamamen bir Kıbrıs Rum Cumhuriyeti olan sözde Kıbrıs Cumhuriyeti dönüşse ancak Kıbrıs Rum Kurucu Devleti’ne dönüşebilir. Kurulacak yeni Devlet’in Birleşmiş Milletler’de tek sandalyesi olacak, uluslararası alanda tek bir kimliği bulunacak ancak artık yetkileri kullanacak. Kurucu Devletler’in egemen olacağı da açık ve nettir. Uzmanlar açıkça vurgulamaktadır ki siyasi literatürde tek egemenliğe sahip bir federasyon yoktur."
Müzakerelerin ulaştığı noktada ve doğal takvimlerin herkesçe kabul edildiği bir ortamda, görüşmelerin sonuç alıcı bir şekilde başlatılması ve ulaşılacak anlaşmanın önümüzdeki bahar aylarında iki halkın ayrı ayrı eş zamanlı referandumlarına sunulması gerektiğini söylediklerini belirten Eroğlu, BM’nin statükonun kabul edilemez olduğu ve görüşmelerin ucu açık bir şekilde devam edemeyeceği saptamaları ışığında referandumlara gidilerek bu sorunun artık sonuçlandırılması gerektiğini savunduklarını söyledi. Eroğlu, çizgilerinin uluslararası toplumun da öngördüğü çizgi olduğunu kaydetti. Bunu kabul edemeyen, yeni zemin tartışmaları açarak ayak sürümeye devam etmek isteyenin Kıbrıs Rum tarafı olduğunu belirten Eroğlu, bütün bu olumsuz tablo içerisinde havanın iyileşmesine, bazı psikolojik engellerin aşılmasına ve arada güven yaratılmasına yönelik proaktif çabaları sürdürmekte olduklarını kaydetti. İki tarafın Özel Temsilcileri’nin bir diğerinin Anavatanı’nı ziyaret etmesi konusuna baştan beri olumlu yaklaştıklarını belirten Eroğlu, "Yeter ki bu ziyaretler eşitlik, simetri ve mütekabiliyet esasına göre yapılsın" dedi.
'MUTABAKAT SAĞLANDI, TARİH BELİRLENEMEDİ'
İki Anavatan’ın Dışişleri Müsteşarları arasında temasların Müsteşarlar düzeyinde yapılması konusunda mutabakat sağlandığını söyleyen Eroğlu, ziyaretlerin bu ay sonundan önce en erken bir zamanda yapılması konusunda da mutabakat sağladığını ama henüz bir tarih belirlenemediğini kaydetti. "“Kimse karşılıklı yapılacak olan bu çapraz ziyaretleri kapsamlı çözüm müzakerelerinin başka bir mecraya çekilmesi olarak algılamasın" diyen Eroğlu, kimsenin bu temasların ağırlıklı olarak Kıbrıs Rum tarafıyla Türkiye Cumhuriyeti arasında olduğu şeklinde bir yanılgıya kapılmaması gerektiğini belirtti. Eroğlu, şunları söyledi:
"Ortada Özel Temsilcimin Atina’da Yunan yetkililerle neyi konuşacağı şeklinde sorular dolaşıyor. Sizi temin ederim ki, Rum özel temsilcinin Ankara’da ne kadar konuşacak konusu varsa, benim Özel Temsilcimin Atina’da en az onun kadar konuşulacak konusu vardır. Biz, bu konudaki hazırlıklarımızı yapmış bulunuyoruz."
Anastasiadis’e seslenen Eroğlu, şöyle konuştu:
"Kıbrıs’ta geçen her gün, kaybedilen her fırsat bir uzlaşının aleyhine çalışmaktadır, ellinci yılını doldurmakta olan bu sorun artık kronikleşmekte, halklar bunun çözümlenebileceğine olan inancını kaybetmektedir. Gelin artık bu soruna noktayı koyalım, dünya artık ‘Kıbrıs sorunundan’ değil ‘Kıbrıs çözümünden’ bahsetsin. Güzel adamızı, halklarımız, Anavatanlarımız ve bölgemiz için bir huzur ve istikrar adası haline dönüştürelim."
Eroğlu, Anavatan Türkiye Cumhuriyeti’ni kuran Büyük Önder Mustafa Kemal Atatürk ve tüm silah arkadaşlarını, rahmetle, minnetle anarak, gelmiş, geçmiş ve bugünün Anavatan Türkiye Cumhuriyeti Devlet ve hükümet yetkililerine Kıbrıs Türk Halkı’na sağladıkları destekten ötürü teşekkür etti. Eroğlu’nun konuşmasının ardından da resmi geçit törenine geçildi.