DIŞİŞLERİ Bakanı Ahmet Davutoğlu, Irak Dışişleri Bakanı Hoşyar Zebari’yle birlikte Irak'ta ortak bir basın toplantısı düzenledi. Davutoğlu, Suriye Devlat Başkanı Beşşar Esad ile ilgili, "Tarih çok zalim görmüştür ama kendi ülkesini böylesine tahrip eden bir zalim görmemiştir. Türkiye hiçbir zaman, hiçbir şekilde şiddet yanlısı grupların arkasında olmadı" dedi.
Türkiye ve Irak'ın ortak tarihi paylaşmış iki dost ülke olarak hareket ettiğini ve geleceğe de böyle baktığını söyleyen Davutoğlu son dönemde durağanlığı aşma konusunda Zebari'nin gösterdiği katkı için teşekkür etti. Davutoğlu, birlikte ele aldıkları eylem planının başarıyla işlediğinin altını çizerek, "İlişkilerde ve işbirliğinde sınır tanımıyoruz" diye konuştu. Bakan Davutoğlu, son dönemde Irak' a yönelik terör eylemlerindedökülen her damla kanın acısını yüreklerinde hissettiklerini ve Türkiye'nin bu konuda Irak ile her türlü işbirliğine hazır olduğunu belirtti.
İki ülke arasında özellikle ulaştırma, enerji, ticaret, kültür, sağlık ve tarım olmak üzere bütün alanlarda çok geniş işbirliği potansiyeli bulunduğunu dile getiren Davutoğlu, şöyle konuştu:
"Son 2 aylık takvimlendirilmiş karşılıklı ziyaretlerle eylem planını başarıyla bugünlere getirdik. Bugün de Zebari ile birlikte önümüzdeki ayları planladık. İnşallah bu ay içinde bizim Meclis Başkanımız Cemil Çiçek, Sayın Meclis Başkanı Usame Nuceyfi'nin eylül ayındaki Türkiye ziyaretine cevap olarak burayı ziyaret edecek. Daha sonra da aralık ayı başında teknik ekiplerimiz bir araya gelecek ve yüksek düzeyli stratejik işbirliği konseyi hazırlıklarını yürütecekler. Ve inşallah daha sonra ilk fırsatta Sayın Irak Başbakanı Nuri el-Maliki'nin Ankara ziyaretiyle bu konsey toplantısını gerçekleştireceğiz. Ayrıca özellikle enerji, ulaştırma, ticaret, gümrük gibi kritik önemdeki bakanlıklarımız arasında da süratle karşılıklı ziyaretler gerçekleşecek. İki ülke arasındaki sınır kapılarının sayı sının artırılması, uçuş sayılarının artırılması, tren yollarının bağlantılarının güçlendirilmesi ve yenilenmesi de dahil olmak üzere iki ülkeyi birbirine daha da fazla entegre edecek projeleri gündemimize alacağız. Diğer bütün alanlarda da bu noktalarda ortak projelere bütün bakanlıklarımızla ağırlık vereceğiz."
Görüşmede başta Suriye olmak üzere iki ülkeyi ilgilendiren bölgesel Konuları da ele aldıklarını belirten Davutoğlu, Ortadoğu bölgesinin büyük bir dönüşümden geçtiğini ve Irak'ın gelecek seçimlerin gününü tayin edip, hür seçimler yönünde adım atması gibi, diğer ülkelerin de bu k onudaki taleplerinin hep saygı duydukları talepler olduğunu belirtti.
Her ülkenin halklarının kendi kaderlerini kendilerinin tayin edeceklerini belirten Davutoğlu, "Ama bütün bölgede kardeşliği, barışı, ortak çalışmayı ve karşılıklı anlayışı egemen kılmak istiyoruz. Suriye konusunda da en fazla olumsuz etkilenen ülkeler Türkiye, Irak, Ürdün, Lübnan gibi komşu ülkelerdir. Onun için Cenevre-2 Konferansı da dahil olmak üzere Suriye'nin ve bölgenin kaderini ilgilendiren her konuda komşu ülkelerin devrede olmasına büyük önem veriyoruz" şeklinde konuştu. Suriye konusunda Irak ile çok daha yakın bir istişare mekanizmasını bundan sonra da işleteceklerini belirten Davutoğlu, bölgede mezhep ve etnik çatışma fitnesini çıkarmak isteyenlere karşı da omuz omuza birlikte olacaklarına dikkati çekti.
Davutoğlu, "Bölgemiz yeteri kadar kan kaybetmiştir. Bundan sonra hep beraber barış ve istikrar yönünde çalışmak durumundayız" diye konuştu.
Suriye'deki aşırı gruplara ilişkin bir soruyu yanıtlayan Davutoğlu, Türkiye ve Irak'ın Suriye'deki durumdan en fazla etkilenen iki ülke olduğunu belirtti. Bu konuyu kendi aralarında istişare etmekten daha doğal bir şey olamayacağını dile getiren Davutoğlu, şunları söyledi:
"Saddam Hüseyin'in Halepçe'de insanlık suçu işlediğinde oradan gelen kardeşlerimize kucak açmıştık. Bugün de Suriyeli kardeşlerimize kucak açıyoruz. Türkiye'deki kamplarda veya Türkiye'den Suriye'deki aşırı gruplara giden hiçbir yardım yoktur. Ne Türkiye'de ne de bölgemizdeki topraklarda şiddete müsamaha göstermeyiz. Bahsedilen aşırı gruplar son bir yılda ortaya çıkan gruplardır. Türkiye ile uzaktan yakından ilgisi olan gruplar değildir. Ebu Gareyb'den kaçanların bu grupların içinde olduğunu biliyoruz. Bizim için en büyük tehdit bu grupların ortaya çıkmasına neden olan Suriye rejimidir. Tarih çok zalim görmüştür ama kendi ülkesini böylesine tahrip eden bir zalim görmemiştir. Türkiye hiçbir zaman, hiçbir şekilde şiddet yanlısı grupların arkasında olmadı."

(SS)