ULUDAĞ Üniversitesi (UÜ) Radyasyon Onkolojisi Bölümü Ana Bilim Dalı Başkanı Prof.Dr. Lütfi Özkan, birçok kanserin bilimsel yollarla tedavi edilmesine rağmen "Kanserin tedavisi bulundu" haberlerinin doğru olmadığını söyledi. Prof.Dr. Özkan, her yıl 100 binden fazla molekülün araştırılmasına rağmen sadece 2 tanesinin ilaç olarak üretildiğini ve bunun da ancak 15-20 yıl sonra kullanılabilir hale geldiğini söyledi.
UÜ Radyasyon Onkolojisi Bölümü Ana Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Lütfi Özkan, kanserin, vücudu oluşturan hücrelerin kontrolsüz çoğalması ile ortaya çıktığını; her kanser türünün farklı nedenleri, tedavi ve korunma yöntemi olduğunu söyledi. Kanser tedavisi ve yapılan araştırmalarla ilgili spekülasyonların çok fazla olduğunu ve hastaların yanıltıldığını belirten Prof.Dr. Özkan, bilim adamlarına düşen görevin tedavi tanıtmak değil, bilimsel gerçekliği ortaya koymak olduğunu vurguladı. Kanser tedavisinde kullanılan ilaçların uzun test dönemlerinin ardından ilaç haline gelebildiğine dikkat çeken Prof.Dr. Lütfi Özkan, şöyle devam etti:
"Tek başına 'Kanserin tedavisini bulduk' demek doğru değil. Milyonlarca insan bunun için çalışıyor. Hücre kültürü ve hayvanlarda yapılan testlerde yüzde 80- 90 oranında tümörün gerilemesi, kanserli hücrelerin azalmasını sağlanabiliyor. Ama bunun önünde uzunca test dönemleri var. Bu dönemde öne sürülen buluşların çoğu ilaç dahi olamıyor. Her yıl 100 binden fazla molekülün ilaç olup olamayacağı araştırılıyor. Bunlardan sadece iki tanesi ilaç haline geliyor. İlacın ortaya çıkması 15-20 yıllık araştırma süresine ve ortalama 2 milyar dolarlık bir maliyetle oluyor. 'Bir bitki özünü buldum bununla tedavi edebiliyorum’ düşüncesini doğru olsa, ilaç firmaları bu kadar masraf yapmazdı."
MOLEKÜLLER NORMAL HÜCRELERİ DE ÖLDÜREBİLİYOR
Tedavide etkili bulunan moleküllerin normal hücreleri de öldürebileceğine dikkat çeken UÜ Radyasyon Onkolojisi Bölümü Ana Bilim Dalı Başkanı Prof.Dr. Lütfi Özkan, ilaçların etkinliğinin tümör hücrelerinde daha fazla olup olmadığının incelenmesi gerektiğini kaydetti. Uludağ Üniversitesi’nde de kanser tedavisi için bir çok araştırma yapıldığını ve sonuçların kongrelerde, uluslararası yayın kuruluşlarında paylaşıldığını dile getiren Prof.Dr. Özkan, umut vaat eden araştırmaların uluslararası kongrelerde tartışılarak değerlendirildiğini vurguladı.
KANSERİN GÖRÜLME ORANI YÜZ BİNDE 300’E ÇIKACAK
Kanser oranının patlama yaptığı algısının da yanlış olduğunu söyleyen, Prof.Dr. Özkan, şöyle konuştu:
"Kanserin göreceli ve gerçek artış nedenleri var. Kanser tanısı konulabilmesi ve yaşlı nüfusun artması göreceli nedenler. Artık daha fazla hasta doktora ulaşıyor. Türkiye'de 30 yıl öncesine göre 65 yaş üstü popülasyon nüfusun yüzde 5-6'sını oluştururken, günümüzde bu oran yüzde 11-12'ye yükseldi. Yıllık yeni kanser tanısı alan hasta sayısı 1997 yılında yüz bin nüfusta 147 kişi iken bu sayı 2006 yılında bu 100 binde 225 yükseldi. Önümüzdeki dönemde bu oran yüz binde 300’e çıkacaktır. Türkiye gelişmekte olan bir ülke ve bu oran gelişmiş ülkelerde yüz binde 450-500 arasında değişiyor. Türkiye’de ortalama yaşam beklentisi yükseldikçe ve yaşlı nüfus oranı arttıkça kanser oranın artacaktır. Sigara kullanımının artması, çevre kirliliği ve obezite gibi nedenlere bağlı artış ise gerçek artış olarak görülüyor. Kesin ailesel kanserler tüm kanserlerin yüzde 1-2'sini oluştururken, kalıtsal kanserlerin tüm kanserler içindeki oranı ise yüzde 10-15 arasında."

SÇ(FK/İD) (OTOĞRAFLI)