Güzel bir yüzün insanların en çok önem verdiği, etkileme ve etkilenme bölgesi olduğunu ifade eden Beker, “Yani önce dişler değil önce güzel yüz, güzel dudaklar ve sonra güzel dişler düşünülmelidir. Hastalarımızı bu şekilde yönlendirirsek Dental SPA dediğimiz dişlerle gelen mutluluğu yakalayabiliriz. Ortaya çıkardığımız bu gülümseyen mükemmel dişler gülmekten korkan gülerken elleriyle ağzını kapatan hastalarımızın bile kendine güvenle özgürce gülmelerini bununla da kalmayarak bu güven duygusu onların kendilerini daha iyi daha mükemmel hissetmelerini sağlayacaktır." dedi.

“Estetik diş hekimliği; diş, diş eti, kemik, dudak, gülüş harmonisine aslında bir anlamda da yüzün genel görüntüsünü geliştirmeye ve güzelleştirmeye odaklanmaktadır" diyen Diş Hekimi Beker, şöyle konuştu: “Kişiye özel bu uyumları sağlamak için yapılan uygulamaların başında; lamine ve zirkonyum uygulamaları, direk kompozit bonding uygulamaları, diş beyazlatma, diş etlerinin lazerle estetik düzenlemesi, çene kemiklerine cerrahi işlemler, belirgin olmayan dudakları daha belirgin hale getirmek için dermal dolgu, stres odaklı kadınlarda ve erkeklerde görülen diş sıkma, diş gıcırdatma da botoks tedavisi uygulanmaktadır.

Öncelikle kişisel istekler göz önünde bulundurularak fonksiyon estetik ve doğallığın birleştirildiği en güzel gülüş planlanır. Gülüş tasarımı için ağız yüz ve baş bölgesinde mevcut belli başlı açılar ve oranlar vardır. Bu kurallara göre planlama ve tedavi yapıldığında estetik bir görüntü ve altın oranı yakalamak neredeyse garanti olacaktır.

Gülüş tasarımında diş etlerinin simetrisi paralelliği ve estetik oranların gerektirdiği ölçüde görünmesi temel bir prensiptir. Bazı bireyler özellikle güldükleri zaman diş etinin çok fazla görünmesi veya dişlerinin kısa görünmesinden şikâyetçidirler. Gummy-smile olarak adlandırılan bu vakalar basit bir diş eti şekillendirme operasyonu, lazer , botoks ile tedavi edilebilmekte.

Herhangi bir şekilde aşınmış, kırık, çürük ve renk değiştirmiş dişlerde, çapraşık, formunu kaybetmiş dişlerde birçok uygulama yapılmakta. Bunların içinde kompozit dolgu, porselen laminate veneerler , zirkonyum gibi tedavi yöntemlerini sayabiliriz. Estetik uygulamalara ek olarak cerrahi ve ortodontik tedavilere de ihtiyaç duyulabilir. Çene kemiğinde herhangi bir nedenle erime veya çökmelere bağlı olarak oluşan diş kayıplarını önlemede, diş eti çekilmelerinde, diş eti hastalıklarında en son yenilik lazer ve PRF uygulamasıdır. Hastanın kendi kanından elde edilen materyal ile yapılan bu tedavi çok başarılı sonuçlar vermektedir."
İmplant tedavisi de bir alternatif

Diş eksikliği tedavisinde bilinen bir diğer yöntemin de implant uygulaması olduğunu kaydeden Beker, “Günümüzde yeni ve teknolojik aletler sayesinde artık çok daha kolay, ağrısız hızlı bir şekilde yapılabilmektedir. Üst çenesinde diş eksiği olan kişilerde bazen maxiller sinüs dediğimiz boşluklar yer çekimine bağlı olarak aşağı doğru sarkar. Bu sarkma sonucu çene kemiklerinde erimeler olur. Kemikler eridikçe eksik diş bölgesine implant uygulanacak yeterli kalınlıkta kemik kalmaz. Böyle durumlarda sinüs cerrahisi yapılarak sarkmış olan sinüs tabanı yukarı kaldırılır. Ve implant için gerekli olan kemik desteği elde edilir. Sinüs lifti sayesinde eksik olan kemik dokusu oluşturulur. Ve kişiye implant uygulama şansını elde etmiş oluruz. Sonuç olarak biz diş hekimleri öncelikle hastalarımızı daha renkli, huzurlu bir ortamda karşılamalıyız. Onları tedavi sürecinde tanımalı ve onların beklentilerini anlamalıyız.

Unutulmamalıdır ki, her bireye uygulanması gereken tedavi farklıdır. Burada hastalarımızın özel zevkleri, sosyo-ekonomik düzeyi, mesleki faktörler vb. gibi birçok konu incelenmelidir. Hastasının hoş ve çekici olarak algılayacağı bir gülüş tasarlamalı ve kusurlu olan görüntüyü düzeltmelidir. Amacı hasta açısından estetik yönden kabul edilebilir ve biyolojik açıdan uyumlu bir diş dizisi meydana getirmektir" şeklinde konuştu.

Kaynak : İHA