Diyarbakırlı Özkan çifti 30 yılda tam yedi çocuklarını kaybettiler. Doktorların tanı koyamadıkları ölümler için köyde kimi 'nazar' kimi de 'cin çarpması' dedi. 8. çocuklarında ise nihayet teşhiş konuldu
1985 yılında evlenen Abdulvahap-Emine Özkan çiftinin ilk çocukları 1986 yılında doğdu. Adını Suvar koydukları kızları altı yaşına geldiğinde ise bayılma nöbetleri başladı.
Al Jazeera Türk'ten Abdülkadir Konuksever'in hazırladığı bu dokunaklı hikayenin babası Abdulvahap Özgan o günleri şöyle anlatıyor:
"Kızım altı yaşına geldiğinde bayılmaya başladı. Biraz yorulsa, koşsa kendinden geçiyordu. Alıp doktora götürdük. Biz hastalığın ne olduğunu öğrenmeyi beklerken dışarı çıkan doktor 'başınız sağ olsun' dedi. Dünyamız yıkıldı. Hiç kimse niye böyle olduğunu, niye öldüğünü söylemedi. 'Ani ölüm' dediler. Evladımın cansız bedenini alıp, kader deyip köye döndük."
KÖYDEKİLER 'NAZAR DEĞDİ' DEDİLER
Özkan çiftinin çocuklarının akıbetine köydekilerin kimi 'nazar' kimi de 'cin' dedi. Diğer çocuklarını kendilerine göre kem gözlerden saklayıp türbelere ve hocalara götürseler de aynı acıyı yaşamaya devam ettiler. Anne Emine Özkan evladının acısını yaşarken diğer çocuklarını korumak için çok uğraşmış.

"Çocuğumuzu toprağa verdikten sonra taziyeye gelenler 'güzel çocuktu nazar değmiş muhakkak' ya da 'cinler musallat olmuştur' dediklerinde beni de bir korku aldı. Felak, Nas, Ayet el Kürsi okumadan salmadım. Korumaya çalıştım. Ancak elimden bir şey gelmedi."
DAHA SONRA 6 ÇOCUĞU DAHA ÖLDÜ
1986'da yaşamını yitiren Suvar'ın ardından 2009 yılına kadar Özkan ailesi altı evlatlarını daha toprağa verdiler. Altı yaşındaki Cemile, dokuz aylık Sara, sekiz aylık Mehmet Şirin, yedi aylık Recai, 5,5 yaşındaki Remzi ve altı yaşındaki Ahmet aynı rahatsızlığın ardından yaşamını yitirdi. Doktorların 'elimizden bir şey gelmedi' ve 'sebebi belli değil' sözlerinden başkaca da bir şey duyamadılar. Her seferinde evlatlarının cansız bedeniyle köylerinin yolunu tuttular.

HER ŞEY 'EJDER DE ÖLMESİN' DİYE
Yedi çocuğun aniden ölmesinin ardından sekizinci çocukları da hastalanan Özkan ailesi çaresizdi. Anne Emine Özkan eşine 'bir çocuğumuz daha ölmesin, dayanacak takatim kalmadı' deyince baba Abdulvahap Özkan gittiği devlet hastanesinde durumu ayrıntılarıyla anlatmış doktora.
"Okuldan getirdiler Ejder'i, bayıldığını söylediler. Eşimle birbirimize baktık. Kolumu tutup 'Ejder ölmesin' dedi. Çaresizdim, hastaneye götürürken aklıma cansız bedeni ile döneceğimi düşündüm. Diğer yedi evladımda aynı şey olmuştu. Doktora gittim, 'hocam yedi evladım gitti bunu kurtarın'deyince doktor telaşlandı. Kalp grafisini çekti ve ritimlerini dinledi. 'Bu uzmanlık işi Ankara veya İstanbul'a götür' dedi. Araştırdım İstanbul Medipol Üniversitesi'nde bu konunun uzmanı bir doktor varmış. Yakınlarımdan borç aldım ve İstanbul'a gittim."

DOKTORLAR HEMEN AMELİYATA ALDI
İstanbul'da Ejder'in kalp ritimlerini inceleyen doktorlar Ejder'in kalbinde Cpvt adı verilen ve ölüme yol açan çok tehlikeli bir ritim bozukluğu tespit etti. Ejder hemen ameliyata alındı. Baba Abdulvahap Özkan eşini aradı, "Ejder ölmeyecek" dedi.
"Doktorlar hemen ameliyat etti. Yedi evladımı kaybetmiş olmama çok üzüldüler. Bana çok kolaylık yaptılar. Yeşil Kart'lıyım, hiçbir sosyal güvencemiz yok. 10 gün kadar hastanede yattı. Sonra taburcu ettiler. İlaçlarımızı aldık döndük. Şimdi ilaçlarını alıyor. Kontrolleri sürüyor. Bu hastalığın genetik olduğunu söylediler. Şimdi beş çocuğumuz var, artık doktora gittiğimizde genetik rahatsızlığı söyleyip ona göre önlem alınmasını istiyoruz. Çok şükür durumları iyi. Yedi evladımız ölmeyebilirdi ama doktorlar bile bulamazken neden öldüklerini ben nasıl bilebilirim ki. Kader, mukadderat diyoruz. Allah Ejder'imizi bize bağışladı."
"RİTM BOZUKLUĞU KONUSUNDA EĞİTİM EKSİKLİĞİ VAR"
Ejder Özkan'ın ameliyatını gerçekleştiren İstanbul Medipol Üniversitesi Çocuk Kardiyoloji Bölümü Çocuk Elektro fizyoloji Kliniği Direktörü Prof. Dr. Volkan Tuzcu'ya göre ritm bozuklukları dünyada ayrı uzmanlık bir alanı ve ülkemizde bu alanda ciddi eksiklikler var.
"Cpvt ani ölüme yol açan tehlikeli bir ritm bozukluğudur. Ejder heyecanlandığında korktuğunda bayılıyormuş. Efor testi yaptık, tanısını koyduk. Sempatik sinir kesim ameliyatı yapıldı. İlaç tedavisi başlatıldı. Tekrar efor testi yaptık ve tehlikeli ritm bozukluğu bitti, şu anda takibimiz altında. Çocuk kardiyolojisi her yerde var ama ritm bozuklukları ile ilgili olarak eğitimde çok ciddi eksiklikler olduğunu söylemek gerek. Bu anlamda eğitimin güçlendirilmesi gerekiyor. Ayrı bir eğitim gerektiriyor. Dünyada da yeni yeni gelişiyor Ritm bozukluğu genetik bir rahatsızlık. Ailede birden fazla sebebi bilinmeyen ölüm varsa bu çok ciddi araştırma konusudur. Özel bir çaba gerektiren bir alan. Ejder gibi pek çok hastamız var, tanı konulamamış ve pek çoğu da tanı konulamadığı için yitirilmiş."
"ÇOCUKLARIN ÖLÜM NEDENİ OTOPSİDE BİLE ÇIKMAZ"
Özkan çiftinin yedi çocuklarının ölüm nedenleri konusunda doktorların bir yorum yapamamalarını da değerlendiren Prof. Tuzcu otopsi yapılsa daha ölüm nedeninin anlaşılamayacağını söylüyor.
"Ölen çocuklara otopsi yapılmamış. Ancak otopsi yapılsa dahi ölüm sebebi anlaşılamazdı. Çünkü organların tamamı normal çıkar. DNA analizi yapılması gerekiyor, çok spesifik bir şey. Her yerde yapılamıyor. Ayrıca önüne gelene yapılacak bir şey değil, zahmetli, pahalı ve sonuçlarını yorumlamak uzmanlık işi. Genç yaşta aniden ölüm durumlarında vaka, bayılma atakları da görülmüşse genelde nörolojiye gider ama bir şey çıkmaz dosya kapanır. Bahsettiğimiz türden semptomlar görülüyorsa ailelerin çocuk kalp ritmleri ile ilgilenen uzmanlara mutlaka başvurmaları gerekiyor. Öyle bir şey olmasa bile içlerinin rahat etmesi için bile mutlaka yapılması gerekiyor. Kardiyolog bir şey bulamasa bile bu işin uzmanı aranıp bulunacak ve onlara baktırılacak. Yapacak başka bir şey yok."