TBMM İnsan Hakları İnceleme Komisyonu Başkanı AK Parti Sakarya Milletvekili Ayhan Sefer Üstün, Türkiye Baralor Birliği (TBB) Başkanı Metin Feyzioğlu'nun sıfırdan yargılanma düşüncesini eleştirerek, "Yeniden yargılanma başka, sıfırdan yargılanma farklı. Yeniden yargılama kanunumuzda mevcut bir durumdur. Yeni bir delil ve şahit varsa her zaman ortaya konabilir. Ama bunu hakimin takdirine bırakmadan bir seferde kanunla getirilebilir. Fevzioğlu'nun önerdiği sıfırdan yargılamadır. Ağır olduğu iddia edilen dosyaları incelenmesi, savunma ve ifadeler süreçlerini barındıran çok uzun süreçler içerin bir sistemden bahsediyor. Sayın Başbakanımızın bahsettiği yeniden yargılamayla, Fevzioğlu'nun bahsettiği yetkinin kaldırılması meselesi çok farklı durumlar" dedi.

TBMM İnsan Hakları İnceleme Komisyonu Başkanı AK Parti Sakarya Milletvekili Ayhan Sefer Üstün, yaptığı basın toplantısında TBB Bakanı Metin Feyzioğlu'nun yaptığı 'Sıfırdan yargılanma' düşüncelerini değerlendirdi. Bu konuda farklı tartışmaların devam ettiğini belirten Üstün, “Belli ki hükümetimiz ve partimizde bir çalışma yürütüyor. Partimizin ve hükümetimizin bu konudaki görüşü daha netleşmedi. Netleşince bizler bu kararın arkasında duracağız. Ancak Fevzioğlu'nun teklifine baktığımızda, daha önce biliyorsunuz özel yetkili mahkemeler kaldırılmıştı. Geçici ikinci madde ile birlikte özel yetkili mahkemelerin ellerindeki davalar bitene ve kesinleşinceye kadar bu yetkilerinin o davalar için devam etmesi hükme bağlandı. Bu çerçevede bazı davalar sonuçlandırılabildi. Burada dava bitmiş ve bu davada bir yanlışlık var ise önümüzde tüketilmesi gereken bir takım süreçler var. Bunlardan bir tanesi bir yanlışlık varsa mutlaka Yargıtay’da aynı balyoz davasında olduğu gibi ince ayar bir çalışma ile mağdur olan kişilerin mağduriyetlerini gidecek Yargıtay’ca bir karar çıkarabilir. İkincisi, Anayasa Mahkemesine bireysel başvuru hakları vardır. Bu henüz tüketilmemiştir ve zamanı da gelmemiştir. Anayasa Mahkemesine bireysel başvuru hakkının nasıl etkin bir rol olduğunu son milletvekili tahliyelerinde görmüş olduk. Üçüncü hak da olarak Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine gitme hakları mevcuttur. Bu süreçler ortada dururken verilmiş kararı tümden ortadan kaldıracak ve daha sonra yeniden yargılama demiyorum, bilerek kullanıyorum bu kelimeyi, sıfırdan bir yargılanmanın önünü açacak bir süreci öneriyor Barolar Birliği Başkanı" dedi. Üstün, sözlerini şöyle sürdürdü: "Bu demektir ki sıfırdan bir dava başlar ise bütün deliller yeniden toplanacak, ifadeler yeniden alınacak, savunmalar yeniden yapılacak ve dolayısıyla bizim önümüzde 4-5 yıllık bir yargılama süreci olacak demektir. Son Anayasa Mahkemesinin uzun tutukluluk süreçleri ile vermiş olduğu iştahatı da göz önüne aldığımzda bu yargılama süreci sırasında yargılananların küçüğü, büyüğü burada tahliye olur. Burada tutuklu bir kişi kalmaz. Dolayısıyla Baralor Birliği Başkanı hemen tahliyeyi öneren veya içeren bir öneri sunuyor aslında. Yargılama usulleriyle bir affı öneriyor. O bakımdan ben burada içerisinde ciddi insan hakları ve demokrasiye karşı tehlike içeren bir darbe suçununda cezasız kalma ihtimalini içeren bir süreçle karşı karşıya olduğumuz söylüyorum. Barolar Birliği Başkanını önerisi kabul edilirse bu direk tahliyeleri getirir ve ardından Dev-Genç davasında gördüğümüz gibi 30 yılı bulan yargılamalar ve cezasızlık durumunda karşı karşıya kalırız. Demokrasi ,insan hakları ve özgürlüklere karşı işlendiği iddia edilen suçlarında cezasız kalması ihtimaliyle karşı karşıya kalırız. Feyzioğlu'nun önerdiği yöntem devam etmekte olan davalarla ilgili bir yerde. Henüz kararı verilmiş ama, Yargıtay’da kesinleşmemiş davalar ile ilgili. Bunlar için Fevzioğlu açısından kesin çözüm görünüyor. Belki burda mahkumiyet veya beraat çıkmaz benim kanaatimce ama tahliye kaçınılmazdır. Tahliye kaçınılmaz olduğunda da zaten bundan sonra davaların kaç yıl süreceğini siz takdir edin. Bu davalarda içeride kimseyi tutamazsınız, Anayasa Mahkemesinin son kararından sonra ve bu yol açılır ise. İşin esasında artık bundan sonra ikimse ilgilenmez ve davalar 20 mi 30 yıl mı sürer ve beraatine mahkumiyetinde bir anlamı olmaz. Fevzioğlu bu konuya odaklanmış gözüküyor."