CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, belediye başkan adaylarını tanıtmak için geldiği Balıkesir'de, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ı 'Çete reisi' olmakla suçladı. Kılıçdaroğlu, 17 Aralık'ı Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti'nin devleti soyduğu tarih olarak nitelendirirken, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'a, "Bu hükümetin, senin ne yaptığını biliyoruz. Sen yolsuzlukların başında ki çete reisisin" dedi.
Balıkesir Havaalanı'na saat 12.30'da karşılanan CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu, konvoy eşliğinde, partisinin belediye başkan adaylarını tanıtacağı Kurtdereli Spor Salonu'na geldi. Partililer, 'Halkçı Kemal', 'Darbeci değil devrimciyiz', 'Bize babamızdan kutu yok, atamızdan kalan Cumhuriyet devrimleri var', 'Hortlayan padişahlardan kurtar bizi' yazılı pankartlar açtı. Salonda Mustafa Kemal Atatürk ve Kemal Kılıçdaroğlu ile birlikte Balıkesir'deki tüm belediye başkan adaylarının fotoğrafları yer aldı. Salonu tıka basa dolduran yaklaşık 3 bin partili, Kılıçdaroğlu'na büyük sevgi gösterilerinde bulunurken, binlercesi de salona giremedi ve dışarıda kaldı.
Kılıçdaroğlu'na Balıkesir ziyaretinde Genel Başkan Yardımcıları Gökhan Günaydın, Gürsel Tekin, eski çalışma Bakanı Nihat Matkap, Balıkesir milletvekilleri Nedret Akova, Namık Havutça ve Haluk Ahmet Gümüş de eşlik etti. Tanıtım toplantısı öncesi Cumhuriyet'le birlikte CHP'nin de kurucusu olan Atatürk, CHP'nin genel başkanlığını yapan merhum İsmet İnönü ve Bülent Ecevit'le birlikte şehitler için 1 dakikalık saygı duruşunda bulunuldu. CHP İl Başkanı Muzaffer Mavuk ve Balıkesir Büyükşehir Belediye Başkan Adayı Sami Sözat, Kılıçdaroğlu'ndan önce kürsüye çıkarak, partililere seslendi. İl Başkanı Mavuk, "30 Mart'ta zafer CHP'nin olacak" derken, Sözat da, "30 Mart; bu iktidardan kurtulmak için çok büyük fırsattır. Bu fırsatı hep beraber, elele, gönül gönüle kullanalım. 30 Mart Türkiye'nin geleceğini garantiye alacağımız tarihi bir gün olacaktır" diye konuştu.
"O EL RECEP'İN ELİDİR"
Partililerin 'Başbakan Kemal' sloganları eşliğinde kürsüye çıkan ve onları selamlayan CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, "Tek hedefimiz, daha güzel, yaşanabilir bir Türkiye. Havasında özgürlüğün olduğu bir Türkiye. Herkesin sokaklarında özgürce yaşadığı bir Türkiye. Herkesin akşam evine huzur içinde ekmeğini götürdüğü bir Türkiye'yi yaratmak istiyoruz. Bunun için yola çıktık" dedi. Kılıçdaroğlu sözlerini şöyle sürdürdü:
"Artık önümüzde yeni, bir diktötörün yönettiği, baskının olduğu, alın terine değer verilmeyen, yolsuzlukların el üstünde tutulduğu, alın teri dökenlerin horlandığı bir ülke var. Sen dünyanın en pahalı mazotunu kullanıyorsun, onlar ayakkabı kutularında milyonları götürüyor. Onlar sizin ürettiğiniz ürünün hakkını vermiyor. O ürünün hakkını alıp ceplerine koyuyor. Buradan tüm yurttaşlarıma sesleniyorum. Arada bir elinizi cebinize atıp başka el görürseniz, bilin ki o el, Recep'in elidir. Sizin cebinize el atanlara asla izin vermeyin."
Kılıçdaroğlu, hükümeti hırsızlıkla suçlayan sözler ve 'Her yer rüşvet her yer yolsuzluk' sloganları üzerine sözü, 17 Aralık operasyonuna getirerek, şunları söyledi:
"Rüşvet ve yolsuzluk diktatörlük rejimlerinde, medyanın baskı altına alındığı toplumlarda olur. Eğer sizin haber almanız hakkınız kısıtlanmışsa, medya üzerine baskı kuruluyorsa, 'Benim aleyhime yazı yazmayın' deniyorsa bilin ki o ülkede rüşvet, yolsuzluk vardır. 17 Aralık'ta bir gerçekle karşılaştık. 17 Aralık; Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti'nin devleti soyduğu tarihtir. 17 Aralık'ta 4 bakan yolsuzluk yaparken suçüstü yakalanmışlardır. Demokrasilerde bize düşen bir görev vardır; Kul, tüyü bitmemiş yetimin hakkını yiyeni affetmeyeceğiz. Önümüzde seçim var. 30 Mart'ta demokratik yollardan bunun hesabını soracağız. Türkiye çok kirlendi. Bu kirlilikten Türkiye'nin arınması gerekiyor. 30 Mart'ta yeni bir anlayışın Türkiye'ye gelmesi lazım."
"BÜYÜK DÜŞÜNÜP, BÜYÜK GÖTÜRDÜLER"
Siyasetin zenginleşme aracı olmadığını vurgulayan Kılıçdaroğlu, siyasetin halka, Hakk'a hizmet olduğunu, kendisinin "Cebim para dolsun" düşüncesi ile siyasete girmediğini ifade ederken, şöyle devam etti:
"Seçimlerde bizim aile sigortası projemiz vardı. Geliri olmayan ya da geliri asgari ücretin altında olan her yoksul kadının hesabına ayda 600 lira yatırmayı taahhüt etmiştik. Kadın, sosyal devlet güvencesi altında bankadan 600 lirasını alacak ve çocuk çocuğunun rızkını sağlayacaktı. Marketten alışveriş yapacaktı. Dediler ki; 'Parayı nereden bulacaksınız?' Son rüşvet ve yolsuzluk olayında götürülen para; 247 milyar lira. 58 milyar euro. Diyeceksiniz ki; 'Bu kadar götürülür mü?' Bunların 'Büyük düşünün' diye bir sloganı vardı. Türkçesi; 'Büyük götürün' demek. Bunlar büyük götürdü. 247 milyar lirayı ben söylemedim. Gazeteler yazdı. Ben de bu rakamı dile getirdim. AKP'nin sözcüsü '247 milyar afaki rakamdır' dedi. Eyvallah, yanlış olabilir. Doğruyu 'Malı götüren' yani hırsız bilir. O zaman çık açıkla kardeşim, O bakan senin bakanın. Açıklayabiliyor mu? Açıklamıyor. Gerçek rakamı onlar biliyor. Belki daha yüksektir. Mısır'da dönemin devlet başkanının mal varlığı 55 milyar dolar çıktı. Mısır'da 1 kişi götürmüş, bunlar aile boyu götürüyor, '85 milyar' diyorlar. Bu para alınteri döken çiftçinin, çocuğuna iş bulamayan annenin, siftah yapamayan esnafın parası, yatırım yapamayan sanayicinin parası, atanamayan 300 bin öğretmenin parasıdır."
17 ARALIK DARBE Mİ?
Kılıçdaroğlu, iktidar sözcülerinin, "17 Aralık'ta darbe yapıldı. Bu darbe 1960, 70 ve 80 darbesinden daha ağırdı" sözlerini de eleştirirken, "Darbeye karşıyım. Siyasi tüm idamlara karşı çıktım. Menderes'in de Deniz Gezmiş'in idamına da karşı çıktım. Ama kul hakkını yiyeni ben affetmem, bunun hesabını verecekler" dedi.
MEDYA DARBESİ
CHP lideri, 90 yıllık Cumhuriyet ve demokrasinin tehlikede olduğunu, özgürlüklerin ellerden alındığını, halk bilgilenmesin diye basına sansür konulduğunu, televizyon ekranlarında sürekli Recep Tayyip Erdoğan'ın bulunduğunu öne sürerken, "Dışarıdan gelen ve tüm televizyon kanallarında Erdoğan'ı gören biri 'Türkiye'de darbe mi oldu?' diye soruyor. Bunlar medya darbesi yaptı. Erkekse yayınlamasın dünyanın cezasını çekeceksin" diye konuştu. CHP iktidarında ilk önce `temiz siyaset yasası'nı çıkaracaklarını söyleyen Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti:
"Her türlü alanda sinemada, tıp alanında, bürokraside, edebiyatta, karikatürde dünya çapında insanımız var. Ama önemli olan bir alan; siyaset alanında yeterli ismimiz yok.  Siyaset kirlenmiştir. Siyasete girerken bir söz verdim; 'Yalan söylemeyeceğim' dedim. Bu sözümün arkasında duracağım. Bu millet yalandan bıktı, doğruları söyleyeceğiz. Ortalıkta darbe marbe yok. Ne darbesi kardeşim? Bir bankanın genel müdürünün yatak odasına 4.5 milyon doları darbeciler mi koydu? Bu bakanların yatak odalarına 7 kasayı darbeciler mi koydu? Hadi diyelim ki bu çocuğun öyle bir hobisi var, yahu kardeşim bu kutuların içine o paraları darbeciler mi koydu? Bu darbeciler mi 700 bin liralık saati alan bakanın tüm ailesini umreye götürdü? Haram parayla umre olur mu Allah aşkına? Ayakkabı kutusundan dolarlar çıktı. 'Efendim onunla imam hatip yapacak' diyorlar. Lafa bakın. Din istismarının en yoğun olduğu ülkelerde rüşvet olur. Dini siyasete alet edenler milletin en halis duygularını rüşvete kurban ederler. Millete din, iman edebiyatı eyvallah. Köşeyi dönüyorsun, umreye haram parayla gidiyorsun. Ben daha ne söyleyeyim. AKP'ye oy veren saygıdeğer vatandaşlarıma sesleniyorum. Elinizi vicdanınıza koyun. Sandığa gidin ya haktan yana olun ya da batından yana."
"BİLAL'İ NİYE GÖNDERMEDİN?"
Kılıçdaroğlu, 17 Aralık'tan bu yana Türkiye Cumhuriyeti tarihinin en büyük rüşvet ve yolsuzluk operasyonunun yapıldığını savunurken Diyanet İşleri Başkanı'nın bu konuda konuşup-konuşmayacağını sordu. Başbakan Erdoğan'ın hesabını sandıkta vereceğini söylediğini ifade eden CHP lideri, demokrasilerde hesabın sandık yerine yargının önünde verildiğini kaydederek şöyle konuştu:
"Daha düne kadar aranan oğlun Bilal'i hakime gönderemedin, korktun. Korkan adamın bir şeyleri vardır. Niye korkuyorsun? 'Benim oğlum yolsuzluğa bulaştıysa evlatlıktan redderim' diyor. Hiçbir anne ve babanın kendi evladını reddetmesini istemeyiz. Şimdi sana bir örnek veriyorum. Ali Ağaoğlu, Türkiye'nin en büyük müteahhitlerinden birisi. İstanbul Bakırköy'de kendi arsasına özel imar durumu çıkarmak için sana geldi. Seninle konuştu. Sen bakanın Erdoğan Bayraktar'a 'Bunun arsasının imar durumunu değiştirin, istediği gibi yapın' diye talimat verdin. O da emrini yerine getirdi. Sonra diyor ki 'Bak senin arsanın imar durumunu değiştirdim, sen malı götürdün, şimdi sıra bana geldi. Benim bir oğlum var ya O bir vakıf kurdu. Adı TÜRGEV. Senin Ataköy'de 20 dönümlük bir arsan var. Onu da benim oğlumun vakfına ver diyor. Bunlar bu söylediklerimin tamamı mahkeme kayıtlarında var. Bilal'i bu nedenle hakimin önüne göndermiyor. Şimdi hakim ve savcıyı değiştirdi. Şimdi kalkmış `oğlum bulaşmışsa onu evlatlıktan reddedirim' diye efeleniyor. Bu hükümetin ne yaptığını biliyoruz. Senin de ne yaptığını biliyoruz. Sen yolsuzlukların başında ki çete reisisin. Ben bunu da çok iyi biliyorum. Diyor ki `devlette çeteler var.' Eyvallah doğrudur, devlette çeteler olduğunu bende biliyorum. 'Çeteler kim' Senin istifa ettirdiğin dört bakanın. Çete reisi kim? Onu söylemeyeyim. Sizlerde biliyorsunuz. Bunu kendi bakanı da söyledi. `Ben dediyse onu yaptım' diyor. Soyulan Türkiye'dir, soyulan yoksul halktır."
CHP lideri daha sonra tüm belediye başkan adaylarını kürsüye çağırıp, tanıttı, oy istedi. Partililer Kılıçdaoğlu'na içinde ametist taşı ve zeytin olan iki ayrı ayakkabı kutusu verdi. Zeytin kutusunun kapağında "Sayın Genel Başkanım bizde olan bu, hamdolsun" yazısı yeraldı. Ametist çıkan kutuyu açan Kılıçdaroğlu, "Recep bunu görmesin pırlanta sanır" dedi. Salondaki kadınlardan 1'i de ayakkabısını bir sopaya takıp yukarı kaldırarak "Bizim ayakkabı kutularından ayakkabı çıkıyor" diye bağırdı. CHP Balıkesir İl Gençlik Kolları eski Başkanı Kamil Dönmez, gelin adayı Fidan Zeren ile nikah öncesi toplantının yapıldığı salona gelip, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun elini sıktı. Kılıçdaroğlu daha sonra özel uçakla Ankara'ya döndü.
İŞTE BALIKESİR'DEKİ BAŞKAN ADAYLARI
Kılıçdaroğlu'nun tanıttığı Balıkesir'deki belediye başkana adayları şöyle:
"Balıkesir Büyükşehir'de Sami Sözat, Altıeylül'de Mehmet Ali Çiçek, Ayvalık'ta Rahmi Gencer, Balya'da Dündar Cengiz, Bandırma'da Dursun Mirza, Bigadiç'te Kasım Oğuz, Burhaniye'de Fikret Akova, Dursunbey'de Önder İkiz, Edremit'te Kamil Saka, Erdek'te Hüseyin Sarı, Gömeç'te Melih Bağcı, Gönen'de Hayati Köse, Havran'da Necmi Dönmez, İvrindi'de Aydın Cihan, Karesi'de Ender Biçki, Kepsut'ta Murat Karakoyun, Manyas'ta Tancan Barçın, Marmara'da Ali Aksu, Savaştepe'de Turgay Yüksel, Sındırgı'da Özgür Ertuğrul, Susurluk'ta Tahsin Bozoğlu."