Darbe girişiminini, medya özgürlüğünün ne kadar önemli olduğunu ortaya çıkardığını vurgulayan Kılıçdaroğlu, "Bir gerçek daha ortaya çıktı. Medya özgürlüğünün ne kadar önemli olduğunu öğretti. Eğer insanlar tankların üstüne çıkıp demokrasiyi savundularsa özgür medyanın sayesinde oldu. Medyaya baskı yapıyorlardı, gazetecileri hapse atıyorlardı ama bugün medya özgürlüğünün ne kadar önemli olduğu ortaya çıktı. Size buradan bir sır vereyim; ben de 6 yıl sonra benim vergilerimle çalışan TRT’ye konuk oldum. ‘Efendim deniyor ki FETÖ terör örgütü var ya efendim bunlar devlete sızmışlar deniyor.’ Hayır sızmadılar adım adım planlı şekilde devlete yerleştirildiler bu gerçeği bilmemiz lazım. Siyaset kurumunun öz eleştiriye ihtiyacı var. Bunları devletin üniversitesine, yargıya, yargıtaya, danıştaya, polise, askere kim nasıl yerleştirdi? Bu sorunun yanıtı hep beraber bekleyeceğiz. Meclisteki komisyonun adam gibi çalışmasını bekliyoruz" diye konuştu.
Bilimsel eğitime vurgu
Darbe girişimi ile bir gerçek daha ortaya çıktığını söyleyen Kılıçdaroğlu, bilimsel eğitime vurgu yaparak şöyle konuştu:
"Devlette liyakat esası olacaksa bilimsel eğitimin olması lazım. Aklın değil de körü körüne sadaka darbeye zemin hazırlayan düşüncedir. Onlar akıllarını kiraya vermiş kişilerdir. Tanrının bize verdiği en güzel şey akıldır ve aklımızı kullanmalıyız. Bu inancımızın da zorunlu kıldığı bir kuraldır. Bakara Suresinde aklınızı kullanmıyor musunuz diyor yüce yaradan. Elin oğlu Mars’a uzay aracı yolluyor biz darbeyi tartışıyor. Biz de yeni dünyalar keşfetmeliyiz. Bizden de bilim insanları çıkmalı. Devlette yükselmenin yolu, bir cemaate, bir partiye üye olmaktan geçmemelidir. Devlette yükselmenin yolu bilgiden, birikimden, tecrübeden geçmelidir. Eğer bu darbe girişimi bu gerçeği önümüze koymuşsa herkesin bu gerçeği bir kez daha düşünmesi lazım."
"O soruşturmayı başlatanlar şimdi hapisteler"
FETÖ'nün sadece devlete yerleşmediğini, aynı zamanda halkı bastırmak ve devletin kurumlarını sindirmek için yargıyı sopa olarak kullandığını kaydeden Kılıçdaroğlu, "Sadece İzmir’den örnek vereceğim. Güzelbahçe Belediyesi, İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin makamları basıldı, belgeler toplandı. 400 küsur yılla başkanımız yargılanıyor. O soruşturmayı başlatanlar şimdi hapisteler. Bana dokunduğu zaman müdahale ederim anlayışından çıkıp kim haksızlığa uğruyorsa onun hakkını savunmak lazım. Başkanımızın odası basılırken birileri alkış tutuyordu. Bugün gerçekler bütün ayrıntılarıyla ortaya çıkmış durumda. Soruyorlar; ‘FETÖ bunu yaptı, neden olağanüstü tepki vermiyorsunuz?’ diyor belediye başkanlarımıza. Onların verdiği cevap; ‘devlet kinle, öfke ile yönetilmez. Devlet hukukun üstünlüğü ilkesiyle yönetilir.’ Darbeciler elbette yargılanmalı. Kim parlamenter demokratik sistemimize, TBMM’ye, siyasal partilere Türkiye Cumhuriyeti’ne kast etmeye yelteniyorsa yargılanmalı ama hukuk içinde yargılanmalı. Emir komuta zinciri içinde meydanlara çıkanlar er ve erbaşları linç edenlerin de yargılanması gerekiyor" ifadelerini kullandı.
"Tam demokrasi için mücadele ediyoruz"
Demokrasinin 4 yılda sandığa gidip oy kullanılan rejimin adı olmadığını ifade eden Kılıçdaroğlu, sözlerini şöyle sürdürdü: "Demokrasi, kadın-erkek eşitliği, hukukun üstünlüğü, medya özgürlüğü, insana saygı, aç ve açıkta kimsenin olmaması, her insanın düşüncesini özgürce dile getirdiği bir rejim demektir. O yüzden her ortamda ‘demokrasi’ diyoruz. Demokrasi halkın sahip çıktığı rejimin adıdır. Demokrasi bir ülkenin bir kişinin iki dudağından çıkacak söze teslim edilmemesi demektir. Ne dikta, ne darbe, tam demokrasi istiyoruz, tam demokrasi için mücadele ediyoruz."
"Devletin inşa yeri TBMM’dir"
OHAL kararı hakkında da değerlendirme yapan Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti:
"Bir hatırlatma yapmayı vicdan borcu olarak kabul ediyorum; OHAL kararı alındı. Hiç kimse anayasayı çiğneyip OHAL’i kişisel emelleri için kullanmamalıdır. Eğer kalkıp da Metehan’dan bu yana gelen bir düşünceyi, geleneği, bir gecede ortadan kaldırıyorsanız bu doğru değildir. Kimse ordumuzla bu kadar uğraşmamalı. Ordunun saygınlığı korunmalıdır. OHAL’i parlamentoyu devre dışı bırakarak devleti inşa etme yanlışlığına kimse düşmemelidir. Devletin inşa yeri TBMM’dir."
Manifestoyu okudu
Taksim Meydanı’nda okunan manifestoyu hatırlatan Kılıçdaroğlu, "Orada bir manifesto okuduk ve halkın oyuna sunduk. Aynı manifestoyu burada okumak İzmirlilere de yakışır. Okuyacağım ve oylarınıza sunacağım. Artık bu oylama katılan her vatandaşın Türkiye demokrasi tarihine bir not düştüğünü kabul etsin. Dedik ki; ‘ne darbe, ne dikta, tam demokrasi.’ Görüşlerimiz, inançlarımız, yaşam tarzlarımız farklı olabilir ama bu güzel ülke hepimize yeter. Barış içinde yaşamalıyız. Bu ülkenin siyasetçileri bu darbe girişiminden gerekli dersi çıkarmak zorundalar. Çıkardıklarında göreceksiniz ki tarih bir daha tekerrür etmeyecektir. Basiretli olan politikacı tarihi tekerrür ettirmez" dedi. Konuşmasının sonunda Nazım Hikmet’in şiirini okuyan Kılıçdaroğlu, sözlerini "Yaşamak bir ağaç gibi tek ve hür ve bir orman gibi kardeşçesine" sözleri ile bitirdi.
AK Partili yöneticiler katıldı
CHP tarafından toplumun tüm kesimlerinin davet edildiği mitinge, AK Parti İzmir İl Başkanı Bülent Delican ve yönetimi, AK Parti İzmir Milletvekilleri, Emek ve Demokrasi Güçleri üyeleri ve binlerce vatandaş katıldı. Mitingde, sanatçılar birbirinden güzel şarkılarını seslendirirken, Ataol Behramoğlu şiir okudu, DİSK Ege Bölge Temsilcisi Memiş Sarı, Emek ve Demokrasi Güçleri adına ortak açıklama yaptı, CHP İzmir İl Başkanı Alaattin Yüksel de bir konuşma yaptı. 
AK Partili vekiller de geldi
Öte yandan denizden de vapurlarla mitingi izleyen vapurlar, çevredeki yüksek binalar Türk bayraklarıyla donatıldı. Meydanda çalınan 10. Yıl Marşı hep bir ağızdan okundu.
Alana AK Parti İzmir milletvekilleri de geldi.
İzmir’e övgüler yağdırdı
Alandaki binlerce kişiye eşi Selvi ve torunu Duru Kılıçdaroğlu ile selamlayan CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, İzmir’e ve İzmirlilere övgüler yağdırdı. Herkese alana geldikleri için teşekkür eden Kılıdçaroğlu, “İzmir’in güzel bir marşı var, ‘İzmir’in dağlarında çiçekler açar’ diye sadece İzmir’de değil, İzmir’in ovalarında, caddelerinde, fabrikalarında her yerde çiçekler açıyor. İzmir’in meydanında da çiçekler açıyor. Bugün Gündoğdu meydanında he birimizin kalbinde bir demet çiçek var cumhuriyet ve demokrasi için. İzmir sadece dağlarında çiçek açan kent mi hayır. 8 bin yıllık tarihi var İzmir’in. Beni de milletvekilliğiyle onurlandıran İzmir şu gerçeği çok iyi biliyor. Tarih biliminin kurucusu da İzmirlidir. Düşmana ilk kurşunun atıldığı kenttir İzmir, düşman askerlerinin denize döküldüğü kenttir. İzmir kuruluşundan kurtuluşa kadar bütün cumhuriyete tanıklık etmiştir. O nedenle İzmirli olmak bir ayrıcalıktır. Gazi Mustafa Kemal savaş meydanlarında çıktı, cumhuriyetin bağımsızlığı korudu. Gazi Mustafa Kemal 1923’te iktisat kongresini topluyor. Dolaysıyla kalkınmanın da başladığı kenttir. Ve İZmir Türkiye Cumhuriyeti’nin dünyaya açılan kapısıdır. İzmir Kubilay’ı bağrında tutan kenttir. İzmir cumhuriyettir, demokrattır, emektir, İzmir alın teridir ve İzmir Türkiye’nin en kucaklayacı kentidir. Anadolu’nun neresinden gelirse gelsin bir süre sonra ben de İzmirliyim der. Çünkü İzmir etnik köken ayırmaz. İzmirli bilir ki insan tarihin en değerli varlığıdır. İzmir Türkiyemizin en güzel sakin kentidir. Ama kimse unutmasın yeri geldi İzmirli ‘Ya İstiklal ya Ölüm’ diyen bir kenttir. İzmir demek Kuvay-i Milliye, Misak-ı Milli’ye demektir, İzmir Türkiye demektir” diye konuştu.
“Bu meclise top da çalışmaz tüfek de”
15 Temmuz darbe girişimin tarihin en kanlı darbe girimi olduğunu belirten Kılıçdaroğlu, “Bir grup, Türk Silahlı Kuvvetleri’nde yuvalanan bir grup darbe girişiminde bulundu. İlk tespiti yapmamız gerekiyor. Bu darbe kime yapıldı. Bu darbe cumhuriyetimize ve demokrasimize yapıldı Bu darbe girişimi demokratik parlamenter sistemine, demokratik, laik devlete yapıldı. Cumhuriyet tarihin en kanlı darbe girişimiydi. Havaalanında inerken öğrendim darbe girişimin ve arkadaşlarıma ‘derhal meclise gidiniz, darbeyi püskürtmek için gerekli çabayı gösteriniz, parlamento kapanmamalı’ talimatı verdim. Top sesleri arasında kurşunlar yaparken TBMM çalışmasını sürdürdü. Milletvekillerimiz asla terk etmedi. Çünkü bu meclis Gazi Mustafa Kemal'in kurduğu meclisti. Top da çalışan buraya tüfek de çalışmaz buraya. Hiç kimse unutmasın, yedi düvel de duysun; TBMM’nin temeli salonlarda değil, cephelerde atılmıştır. Cephelerde mücadele edilmiştir. O nedenle Kurtuluş Savaşını yöneten meclise Gazi Meclisi adı verilmiştir” dedi.
“Sizi o makamlara getiren Mustafa Kemal cumhuriyetidir”
Cumhuriyetin kolay kurulmadığını dile getiren Kılıçdaroğlu, şunları söyledi:
“Kanımız var canımız var cumhuriyetin temelinde. O nedenle ordunun içinde yuvalanan gurup demokrasiye cumhuriyete müdahale edecek. İlk duyduğumuz andan karşı çıktı, her türlü diktaya da karşı çıkmaya devam edeceğiz. Cumhuriyet fazilettir, kimsesizlerin kimsesidir. Biz birilerinin kölesi, kulu değiliz. Türkiye Cumhuriyeti’nin özgür bireyleriyiz. Hiç kimse unutmasın. Bugün hükümet olanlar da unutmasınlar. Eğer o makamlarda oturanlarsa onları o makamlara getiren Mustafa Kemal’in cumhuriyetidir Osmanlı heveslilerine sesleniyoruz. Osmanlı’da herkes padişahın kuluydu. Kimse düşüncesini açıklayamazdı. Cumhuriyet böyle bir anlayışla yola çıkmadı. Türkiye sınırları içinde yaşayan her yurttaş özgür vatandaştır. Elbette ki Osmanlıya kötülemiyoruz o da bizim tarihim. Onlarla da gurur duyacağız. Ama Mustafa Kemal ve arkadaşları Osmanlıyı da aşarak bir cumhuriyet kurdu, bunun farkına varmalıyız. Egemenlik birinin, padişahın değil kayıtsız şartsız milletidir.
Atatürk’ün cumhuriyeti kurmasıyla önemli bir başarıyı dünyanın gündemine getirdiğini ve Türkiye’nin mazlum ülkelerin örnek aldığını belirten Kılıçdarolu, şöyle konuştu: 
“Bugün Türkiye aynı örnek olma yolunda kararlı adımlarla yürümek zorundadır. Bizim mücadelemiz temelinde yatan da bu anlayıştır. Türkiye Cumhuriyeti kuranlar sağlam temeller üzerine cumhuriyeti inşa ettiler. Çünkü onlar hangi gerekçeyle Osmanlının çöktüğünü biliyorlardır. Bugün 100 yıla yaklaşan cumhuriyet dünyanın saygın biri olma yılında yürüyor. Bunun önderi bu ülkenin halkıdır. Cumhuriyetin ayarlarıyla oynamak yerine güçlendirmek zorundayız. Onun için söyledik bu darbe sosyal hukuk devletine karşı yapılmış bir darbedir O nedenle biz kimden gelirse gelsin tüm darbelere ve tüm dikta anlayışlarına karşı çıkıyoruz ve karşı çıkmayı da sürdüreceğiz.”
“Kışlaya siyasetin girmesini kabul etmiyoruz”
Darbe girişiminden sonra önemli gerçekler ortaya çıktığına işaret eden Kemal Kılıdçaroğlu, “Laikliğin, seküler sistemin ne kadar önemli olduğu ortaya çıkmıştır. Laiklik din ve vicdan özgürlüğü, inanca saygı demektir. Laiklik bizi bir arada tutan çimentodur. Laiklikle oynamak, dini siyasete alet etmek camiye, adliyeye, kışlaya siyasetin girmesini asla kabul etmiyoruz. Camiye sokarsanız vatandaşı ayırırsın, adliyeye sokarsanız adaleti bölersiniz, kışlaya sokarsanız darbelere zemin hazırlarsınız. Camiye, kışlaya, adliyeye siyaset girmeyecek. Siyasetin girmediği yer buralar olacak” dedi.