AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Hüseyin Çelik, 17 Aralık Operasyonu'yla ilgili açıklamasında; "Ülkenizde eski parayla 25 katrilyonluk kayba yol açan bir ekonomik deprem yaşanıyor, Başbakan bu olayı televizyondan öğreniyor. Olmaması gereken, itiraz edilen budur" dedi.

AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Hüseyin Çelik, Habertürk'te katıldığı programda 17 Aralık Operasyonu'na ilişkin açıklamalarda bulundu. Başbakan Receh Tayyip Erdoğan'ın operasyonu TV'den öğrendiğini söyleyen Çelik; "HSYK'nın 10 no'lu genelgesinin 21. maddesi, bu tür soruşturmaların Başsavcının yetkisinde olduğunu söylüyor. Operasyonun yanlış tarafı, haberdar olması gereken kişilerin, Başbakan'ın haberdar edilmemesi. Başsavcının haberi yok, valinin haberi yok, İçişleri Bakanı'nın haberi yok, Başbakan'ın haberi yok. Ülkenizde eski parayla 25 katrilyonluk kayba yol açan bir ekonomik deprem yaşanıyor, başbakan bu olayı televizyondan öğreniyor. Olmaması gereken, itiraz edilen budur. Yoksa yolsuzluğun üzerine hep beraber gidelim. Nerede pislik varsa hep beraber üzerine gidelim" dedi.

"BAKANLAR İSTİFA ETTİ İDDİALARI YALAN"

Bakanların istifa ettiği iddialarını yalanlayan Çelik; "Başbakan kendisi açıkladı; 'Yapılması gereken bir şey varsa, gerektiği zamanda yapılır' dedi. Bakanlar kesinlikle istifa etmedi. Bir kabine revizyonu gündemdedir. Biz bakan toto oynamıyoruz. Buna karar verecek olan Başbakan'dır. Bir bakan çıkıp 'ben partimi rahatlatmak istiyorum' diyerek istifa ederse o başka. Ama biz bakan toto oynamıyoruz" dedi.

"BİRİLERİ İTİBAR CİNAYETİ İŞLİYOR"

AK Parti'nin büyük bir camia olduğunu söyleyen Hüseyin Çelik; "Bu kadar büyük bir camianın içinde yanlış yapanlar olabilir. Bu kişilerin suçları yüzde yüz ispatlanırsa onları cezalandırırsınız. Cemaat için de birileri yanlış yapabilir. Cemaat de bu yanlış yapan kişileri cezalandırmalıdır. Birileri Cemaat’in adını kullanarak, Cemaat’e dayanarak yanlış bir şey yapıyorsa, Cemaat de bunun yanlış olduğunu söylüyorsa, Cemaat’in buna sahip çıkmaması lazım. Birileri itibar cinayeti işliyor" diye konuştu.

"BİR SAVAŞ HALİNE DÖNÜŞMEMELİ"

Cemaat'in paylaştığı değerlerin kendi tabanları olduğunu belirten Çelik şöyle konuştu; "Son günlerde dershaneler konusunda bir sıkıntı meydana geldi. Böyle bir konuda bir grup muhalefet sergileyebilir. Demokrasi bu değil mi? Ama bu bir savaş haline dönüşmemeli. Cemaat mensuplarının bize sitem etme hakkı vardır. Biz sizin hükümetiniziz. Gidip de Merkel’e, Putin’e sitem edecek değilsiniz. Ama bu hizmet hareketi birileri tarafından zehirlenmemelidir. Bazı şahinler var bakıyorsunuz bir savaş hali varmış gibi hareket ediyor. Yolsuzluk iddialarının üzerine gidilmeli ama operasyonun bu şekilde yapılmış olması 25 katrilyon bu ülkenin kaynağına mal olmuştur. Gezi olayları masum bir çevre hareketiydi değil mi? Bir masum çevre hareketi sonra hangi şekiller aldı bunu biliyorsunuz. Dershaneler konusunun ne olduğunu milimetrik bilenlerden biriyim. Netice itibariyle hepimiz konuştuk, tartıştık, dedik ki 2 yıllık bir süre verelim. Hükümet teşvik paketini açıklasın. Bunun uygulamasını görelim. Sınav sisteminde değişikler yapılır. Bunu baskıyla, inatla çözemeyiz dedik. Bu kadar basit bir konu bakın nerelere gitti. Cemaat’e de haksızlık yapılıyor. Cemaat’e gönül veren binlerce insanla benim gönül bağım var. Bu Cemaat paylaştığı değerlerle bizim tabanımızdır. Ama birileri çıkmış kaset şantajı yapıyor. Herkes akıllı olacak, olumsuzlara, pisliklere, itibar cellatlığına alet olmayacak."

"PARTİM, ÜLKEM BENDEN ÇOK DAHA ÖNEMLİDİR"

Bazı polislerin görevden alınmasını değerlendiren Çelik; "Bu operasyonu yapan arkadaşlar vatanı, milleti düşünen, Türkiye’nin temizlenmesini isteyen insanlardır da onların amiri, valisi, başbakanı düşünmüyor diye bir yaklaşım olabilir mi? Hakkıyla görevini yapan amir, memur bütün polis kardeşlerimiz başımızın tacıdır. Onlar adeta hayatlarıyla bu işin içindedirler. Her an bir kör kurşuna kurban gitme riskiyle görev yapıyorlar. Sizin Ankara temsilciniz, genel yayın yönetmeniniz bilmiyor ama Ankara’da büroda bir grup muhabiriniz, mizanpajı yapanlar bir gece manşeti değiştiriyor. Genel yayın yönetmeni de ertesi gün görüyor. Böyle bir şey olsa siz ne yaparsınız? Bakın ‘ismet’ sıfatı, hatasızlık sıfatı peygamberlere mahsustur. Biz kuluz. Tekrar söylüyorum, bir hatam varsa bunun bedelini öderim. Partim, ülkem benden çok daha önemlidir.

Yanlışın ve pisin üzerine oturmayız. Adalet Bakanı ve Meclis 'bize fezleke gelmedi' dedi. Soruşturmanın gizliliği diye bir şey var mı? Bu operasyonu yapan arkadaşlar, İçişleri Bakanına, Başbakan'a, İstanbul valisine bildirmiyor ama medyaya naklen yapıyorsa burada bir sakatlık yok mu?" diye konuştu.

"KİMSENİN SUÇ İŞLEME HAKKI YOKTUR"

AK Partili Hüseyin Çelik, Zekeriya Öz'ü medyadan bildiğini kaydederek; "Yanlış yapanın üstüne gidiyorsa onu alkışlarım ama usul ve esas hatası yapılıyorsa bunu söylemek de vatandaşın hakkı değil mi? 14 ay önce birinin hata yaptığını görüyorsunuz ve onun hata yapmasına izin veriyorsunuz. Böyle bir şey olabilir mi? Biri ısrarla trafikte kırmızı ışık ihlali yapıyor. Polis, dur bu 25 kere bunu yapsın, sonra gideyim diyebilirim mi? Bakan oğlu da olsa kimsenin suç işleme hakkı yoktur. Sen 14 ay bekleyeyim, suç kabarsın diyorsan, birbiriyle alakasız 3 olayı bir araya getireyim diyorsan insanların eleştirisinden de kurtulamazsın. Hükümetin bu konuda bir çalışması var mı bilmiyorum ama bana sorarsanız, kim olursa olsun sabahın 5’inde evi basılıp gözaltına alınıyorsa bu doğru değildir" dedi.

(BY/SSA)