24 TV'de Halime Kökçe'nin moderatörlüğünde yayınlanan Yeni Türkiye programında Ahmet Taşgetiren ve Ali Bayramoğlu, Türkiye'yi yasa boğan Özgecan cinayetini ve çözüm sürecini konuştu.

Programın ikinci kısmında Ahmet Taşgetiren, Başbakan Davutoğlu'nun çözüm sürecine ve MHP-HDP ittifakına getirdiği yorumu ve iç güvenlik paketi konusundaki değerlendirmelerini anlattı. 

Başbakan'ın; 2013'te Öcalan'ın kullandığı "silahlı mücadele dönemi bitti, artık siyaset yapılacak" ifadelerinin ardından, geçen 2 yılda ne değişti sorusunu sorduğunu belirten Ahmet Taşgetiren, bu soruya yine Başbakan'ın cevap verdiğini söyledi.

Taşgetiren, "ne değişti" sorusuna Başbakan'ın "Sadece bölgede "Kürt kartını" oynamaya çalışan bölge dışı odaklar, aktörler var. O aktörlerin bir manipülasyonu söz konusu olabilir. Türkiye eksenli Kürt hareketinden bir kısım odak, bu bölge dışı odakların etkisine girmiş olabilir" cevabını verdiğini aktardı. 

Ahmet Taşgetiren konuya ilişkin şöyle konuştu: 

BÖLGEDE "KÜRT KARTI"NI OYNAMAYA ÇALIŞAN BÖLGE DIŞI ODAKLAR VAR

21 Mart 2013'te bir açıklama yaptı Öcalan. "Silahlı mücadele dönemi sona erdi, artık siyaset yapılacak" dedi. Sayın Başbakan diyor ki "o dönemden bu yana ne değişti? Sadece bölgede "Kürt kartını" oynamaya çalışan bölge dışı odaklar, aktörler var. O aktörlerin bir manipülasyonu söz konusu olabilir. Türkiye eksenli Kürt hareketinden bir kısım odak, bu bölge dışı odakların etkisine girmiş olabilir. Şimdi 21 Mart 2013'te söylenen 'silahlı yapı ülkeyi terk edecek' sözü vardı. Hani 2 yıl geçti. Verdiğiniz hangi sözü yerine getirdiniz ki , siz devletten adım atmasını bekliyorsunuz. Kaldı ki biz devlet olarak birçok demokratikleşme adımı attık. Olay yasal çerçeveye kavuşsun denildi, yasal çerçeve getirildi. Ortada ciddi bir samimiyetsizlik vardiyor. 

HDP İKİLEM İÇERİSİNDE

Bu arada HDP'nin durduğu yer noktasında Başbakan'ın ciddi eleştirileri var. Diyor ki "şimdi HDP bir ikilemle karşı karşışya. Eğer "Türkiyelileşme" ki barajı aşmak için ısrarla yapılan telkinler, ülkenin batısına da bir anlamda güvence verecek bir dil oluşturmaları gerekiyor. Batı'da da kabul görmeleri gerekiyor. Ki kamuoyu araştırmacıları da, metropollerden oy almadığı takdirde HDP'nin barajı geçme ihtimalinin olmadığını söylüyorlar. 

HDP bunu yaptığı taktirde, bölgedeki gerilim yanlısı gruplar HDP'ye tavır koyuyor. HDP şimdi bölgedeki gerilim ve şiddet yanlısı grupları idare etmekle, Türkiye'nin geriye kalan kısmına hitap etmek arasında bir gelgit yaşıyor. Türkiye olmaya alışmalılar, Türkiyeli dil kullanmaya alışmalılar." diyor Sayın Başbakan. 

CHP VE MHP DE İKİLEM İÇERİSİNDE

Taşgetiren, Başbakan'ın CHP ve MHP'nin de aynı ikilemin içinde olduğu tespitinde bulunduğunu da sözlerin ekledi. Buna göre; CHP hem kendi tabanını korumak için bir dil kullanıyor, hem de başka kesimleri tabanına katmak için ayrı bir dil kullanıyor. Aynı şekilde MHP de İç Anadolu farklı dil kullanıyor, Ege'de ve sahillerde farklı bir dil kullanıyor. Sahillerde kullandığı dil CHP diline daha yakın. 

AK Parti ise Türkiye'nin bütününe hitap edebilen dili kullanan bir parti olarak öne çıkıyor. 

HDP, MHP VE CHP'NİN İTTİFAKI

Özellikle HDP ve MHP'nin ittifaka giriyor olması, hitap ettikleri kamuoyu açısından oldukça sorunlu bir durum. 

HDP'nin iç güvenlik paketine karşı çıkma gerekçesini MHP benimsemiş olabilir mi? Özellikle, maskeli ve molotof kokteyli kullanılan eylemler, genellikle HDP'nin alanındaki eylemler. HDP'nin bu eylemclilere kol kanat germesi malesef anlaşılabilir bir şey. 

Sayın Başbakan diyor ki, "geçmişte Kobani olaylarında Bahçeli'nin tavrı devlet düzenin, kamu düzeninin korunması yönünde bir tavırdı. Şimdi biz bölgede kamu düzeninin korunması yönünde hassas davranıyoruz. İç güvenlik paketinin en önemli özelliği bölgede kamu düzeni korumaya yönelik olmasıdır. HDP'nin karşı çıkışı anlaşılabilir. Peki MHP neden karşı çıkıyor, neden Meclis'te bir blok oluşturuyorlar?" Bu tarz bir sorgulama getiriyor Sayın Başbakan.