ANKARA, () - HALKLARIN Demokratik Kongresi, İnsan Hakları ve Adalet Komisyonu Mısır ve İran'daki idamlarla ilgili olarak her iki ülkenin Cumhurbaşkanlarına mektup yazdı.



MISIR CUMHURBAŞKANLIĞI'NA GÖNDERİLEN MEKTUP

"Sayın Cumhurbaşkanı, Ülkenizdeki rejim değişikliği sonrası siyasi muhalifler üzerindeki insan hakları ihlallerini büyük bir kaygıyla izlemekteyiz. Başta yaşam hakkı olmak üzere, temel hak ve özgürlüklerin ağır baskı altına alınmış olması tüm dünya kamuoyunca yakından gözlenmektedir. Son olarak 529 siyasi, muhalif kişinin idam cezasına çarptırılmış olması dehşet vericidir. Bu cezalardan 37'sinin onanması ve yine ayrı bir davada 683 kişinin idam cezasına çarptırılması bu tabloyu ağırlaştırmaktadır. Muhalif kişilerin idam edilerek yaşam hakkına son verilmesi devlet eliyle işlenmiş cinayetler olup, çağımızda kabul edilebilir değildir. Yaşam hakkı, insanın doğuştan kazandığı ve uluslararası hukuk ile güvence altına alınan hak ve özgürlüklerin başında gelir. Yaşam hakkının yok edilmesini, hangi gerekçe ile olursa olsun, haklı kılacak hiçbir nedeni olamaz. “Benim iç işimdir" bahanesine sığınılamaz. Çünkü, temel hak ve özgürlükler insanlığın ortak gözetiminde ve koruması altında olup, evrenseldirler. Ayrıca, işkence altında alınan ifadeler sonucu adli hataların yapılması, adil yargılama ve savunma hakkının yerine getirilememesi de yaşam hakkına son verilemeyeceğinin çok önemli gerekçelerini oluşturmaktadır. Hiç kimsenin diline, dinine, cinsiyetine, etnik ve siyasal kimliğine bakmaksızın, herkesin başta yaşam hakkı olmak üzere hak ve özgürlüklerinin olduğu, eşit ve özgür yaşadığı bir dünya ütopyası gerçek olmalıdır. Yaşam hakkı ve insanlık onurunun korunduğu bir dünya umudu çağımızda fazla bir dilek olmasa gerek. Bizler hiç kimsenin diline, dinine, etnik ve siyasal kimliğine, cinsiyetine ve inancına bakmaksızın, herkesin; başta yaşam hakkı olmak üzere hak ve özgürlüklerden eşit ve özgür yararlanmasını isteyen ve bunun için mücadele veren Halkların Demokratik Kongresi olarak size başvuruyoruz. Tarihsel, kültürel ilişkilerimize ve uluslararası değerlere dayalı olarak yaptığımız bu başvuruyu dikkate alacağınızı umuyor, idam kararlarının infaz edilmemesini ve yaşam hakkını koruyacak yasal düzenlemelerin bir an önce yapılmasını diliyoruz."



İRAN İSLAM CUMHURİYETİ CUMHURBAŞKANI'NAN GÖNDERİLEN MEKTUP

"Sayın Cumhurbaşkanı, Ülkenizde yaklaşık üç yıl öncesine benzer sistematik olarak idamların yapıldığını üzülerek izlemekteyiz. 3 Ağustos 2013'te Cumhurbaşkanı seçilişinizden bu yana resmi açıklamalara göre 82 kişi idam edilmiştir. 26 Ekim günü bir gecede, ikisi Kürt 16 mahkumun, yine 21 ve 23 Kasım günlerinde ikisi Kürt olmak üzere 17 kişinin idam edilmesi ve son olarak da yine rejim muhaliflerinden, Dizil Abad Cezaevi'nde, Simko Hurşudi'nin idam edilmesi, siyasi ve dini muhalif 30 Kürdün de idam cezasına çarptırılmış olması, ayrıca idam edilenlerin yakınlarının idamları haber ajanslarından duyması büyük infial yaratmıştır. Muhalif kişilerin idam edilerek yaşam hakkına son verilmesi devlet eliyle işlenmiş cinayetler olup çağımızda kabul edilebilir değildir. Yaşam hakkı, insanın doğuştan kazandığı ve uluslararası hukuk ile güvence altına alınan hak ve özgürlüklerin başında gelir. Yaşam hakkının yok edilmesini hangi gerekçe ile olursa olsun haklı kılacak hiçbir neden olamaz. “Benim iç işimdir" bahanesine sığınılamaz. Çünkü, temel hak ve özgürlükler insanlığın ortak gözetiminde ve koruması altında olup, evrenseldirler. İşkence altında alınan ifadeler sonucu adli hataların yapılması, adil yargılama ve savunma hakkının yerine getirilememesi de yaşam hakkına son verilemeyeceğinin çok önemli gerekçelerini oluşturmaktadır. Hiç kimsenin diline, dinine, cinsiyetine, etnik ve siyasal kimliğine bakmaksızın, herkesin başta yaşam hakkı olmak üzere hak ve özgürlüklerinin olduğu, eşit ve özgür yaşadığı bir dünya ütopyası gerçek olmalıdır. Yaşam hakkı ve insanlık onurunun korunduğu bir dünya umudu çağımızda fazla bir dilek olmasa gerek. Başta siyasi mahkumlar olmak üzere tüm mahkumların yaşam hakkına son veren bu uygulamanın sona erdirilmesinin, sadece ülkemizin değil, yeni bir dönem başlatılacağını ileri süren sizin de imajınızı değiştireceğine hiç kuşku yoktur. Bizler hiç kimsenin diline, dinine, etnik ve siyasal kimliğine, cinsiyetine ve inancına bakmaksızın, herkesin; başta yaşam hakkı olmak üzere hak ve özgürlüklerden eşit ve özgür yararlanmasını isteyen ve bunun için mücadele veren Halkların Demokratik Kongresi olarak size başvuruyoruz. Tarihsel, kültürel komşuluk ilişkilerimize ve uluslararası değerlere dayalı olarak yaptığımız bu başvuruyu dikkate alacağınızı umuyor, ülkenizde yeniden darağaçlarının kurulmamasını diliyoruz."

 () (MV)