İSTANBUL'un Zeytinburnu İlçesi'nde, 'OnaltıDokuz' kulelerinin kentin silüetini bozan katlarına ilişkin mahkeme kararını değerlendiren Kültür ve Turizm eski Bakanı Ertuğrul Günay, "Türkiye bir hukuk devletiyse yapılan yanlışlar, ister kişilere karşı, ister kentlere karşı, ister topluma karşı işlenmiş olsun, bunun bir telafi mekanizması mutlaka olmalıdır" dedi.
Antalya'nın Demre İlçesi'nde 'OnaltıDokuz' kulelerinin kentin silüetini bozan katları hakkında İstanbul 4'üncü İdare Mahkemesi'nin verdiği yıkım kararına ilşikin gazetecilerin sorularını yanıtlayan AK Parti İzmir Milletvekili Ertuğrul Günay, tarihi görüntüyü bozan yapılarla ilgili daha önce pek çok kez itiraz edip belediyeleri uyardığını söyledi. Zeytinburnu gökdelenlerinin tarihi yarımadaya zarar verdiğini 2011 yılında belediyelere yazdığını hatırlatan Günay, "İstanbul'da, şehrin tarihi görünümünü bozan yapılar, bunlarla sınırlı değildi. Türkiye bir hukuk devletiyse yapılan yanlışlar, ister kişilere karşı, ister kentlere karşı, ister topluma karşı işlenmiş olsun, bunun bir telafi mekanizması mutlaka olmalıdır" dedi.
'DEFALARCA UYARDIM'
İstanbul'un müstesna bir şehir olduğunu vurgulayan Günay, şunları kaydetti:
"İstanbul'un minareleri, kubbeleri, bir anlamda Semavi Eyici Hoca'nın (Prof.Dr.) deyimiyle tarihten gelen bir taç gibi dünyanın bu müstesna şehrini süslüyor. İstanbul'da biraz daha gelir, biraz daha kâr elde etmek için kimsenin bu silüeti, bu tacı zedelemeye hakkı yok. 2011 yazında bu binaların Yedikule civarında yükseldiğini gördüğüm andan itibaren yazılı ve sözlü olarak defaatle uyarmaya çalıştım. Bir binayı yıkmak veya durdurmak doğrudan doğruya bizim elimizde değil. Belediyeler var, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı var. Başka merciler var. O merciler nezdinde müracaatlarımı yaptım. Ama sonuç alamadık o zamanlar. Bizim bakanlığın yetki alanı dışındaydı bu yapılar. Daha sonraki tarihlerde toplumsal duyarlılık artınca Sayın Başbakan da bir süre sonra üzüntü ve itirazlarını belirtmek ihtiyacı duydu."
SON SÖZ DANIŞTAY'IN
İdare Mahkemesi'nin kentin silüetine zarar veren katların tıraşlanması konusunda verdiği kararın kendi kaygılarını haklı çıkardığını değinen Günay, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Bu kararın bir itiraz merci var. Danıştay var. Danıştay, yıkılacak derse yıkılır. Hayır yıkılmayacak, bu başka bir biçimde dönüşüme uğrayacak derse ona uyulur. Ama bu ne benim bilebileceğim bir şey, ne mal sahibinin, ne de belediyenin. Türkiye'de hukuk varsa, hukukun sonunda nihai yargı merciinin söyleyecekleri olacaktır. İstanbul'daki tarihi dokunun bozulması bu yapılardan da ibaret değil. Ne yazık ki İstanbul'un başka semtlerinde de buna benzer çirkin yapılaşmalar var. İstanbul'un silüetinin korunması konusunda, bizden sonra belediye bir düzenleme çalışması yapmıştı. Geçmiş yıllarda çok yanlış yapıldı. Çok tahrifat oldu. Bundan sonra yeni uyulacak kararlar, düzeltici kararlar çıkar. Bundan sonra umarım İstanbul, yeni çirkin yapılaşmalara, rant uğruna tarihine, silüetine, dokusuna zarar veren yeni yapılaşmalara mekan olmaz. Dileğim budur. Sonucunu hep beraber takip edeceğiz."