MUHTAR NE DİYOR ÖNEMLİ OLAN O

Burdur'da açılışını yaptığı 33 tesisi anlatan Cumhurbaşkan Erdoğan, 'Muhtarları neden Külliye'ye çağırıyor' eleştirisine yanıt verdi. Erdoğan, “Muhtar kim, cumhur. Muhtarsız cumhur olur mu? 450 muhtarla salı günü yine bir araya geleceğim. Her ay 1600- 1700 muhtarımızı Türkiye'nin farklı bölgelerinden davet ediyorum. Şu parti, bu parti yok, muhtar var. Muhtarlar halka en yakın demokratik organdır. Beraber yürüyeceğiz. Kim ne demiş hiç ilgilendirmiyor. Muhtar ne diyor, önemli olan o" dedi.

'AKILLI OL, SİZE BU İŞİ DAR EDERİZ' DEDİK

Doğu ve Güneydoğdu'daki operasyonları hatırlatan Erdoğan, “Tek millet, tüm etnik unsurlarıyla, Kürdüyle, Arabıyla, Çerkesiyle, Gürcüsüyle, Lazıyla, Romanıyla, velhasıl tek millet. İki, tek bayrak. Bayrağımızın dışında bir bayrak asla kabul etmiyoruz. Karşımıza paçavralarla çıkanlara gerekli cevabı bu milletimiz askeriyle, polisiyle, korucusuyla verdi veriyor. Tek vatan, 780 bin kilometrekareyle tek vatan. Bu vatanı bölmek, parçalanmak isteyenlere şu anda yapılan operasyonları izliyoruz değil mi. Gerekli cevabı veriyor muyuz? Ne dedik taa çözüm sürecinden önce. 'Bak akıllı ol, yanlış yapmayın, eğer yanlış yapacak olursanız size bu işi dar ederiz.' Şu anda sabır sabır ne yaptılar, benim Kürt kardeşlerimi sokağa döktüler. Bir tane eşbaşkan çıkmış, ne diyor, 'dökülün sokağa' ve 52 tane orada vatandaşımız öldü. Ölen Kürt, öldüren Kürt. Hani sen Kürtlerin temsilcisiydin, ya nasıl temsilcilik bu, yalan" dedi. 

'BU VATANDA OPERASYON YAPAMAZSINIZ'

Bunların Kürt kardeşlerinin kanını emdiğini, onları sömürdüğünü, sokağa döktüğünü ve bu ülkeyi kendi içinde adeta birbirine düşman ettiğini dile getiren Erdoğan, “Çözüm sürecine saygı duymadılar, ne dedim 'Artık çözüm süreci buzluğa konmuştur.' Adımlar atıldı mı, yiğidin de karı değil. Ama bu vatan toprakları unutmayın şüheda kanıyla yoğrulmuştur. Olay bu. Tek vatan, bu vatanda operasyon yapamazsınız. Yapmaya gayret edenler de bedelini şimdi ödüyorlar. O şehitlik makamı ki peygamberlik makamından sonra en yüce makam ve şehit analarına milletçe sabır diliyoruz. Rabbim onları da evlatlarıyla, evli olanları eşleriyle, çocuklarıyla inşallah cennetül firdevs'te beraber etsin" dedi.

İNLERİNE GİRECEĞİZ DEDİM, GİRDİK, GİRMEYE DEVAM EDİYORUZ

Dördüncüsünün 'tek devlet' olduğunu ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Devlet içinde devlet yok, tek devlet Türkiye Cumhuriyeti devleti o kadar. Paralel devlet yapılanması, yok böyle bir şey. Bunlar sahtekar, cambaz. İşte buyrun çıkıyor bütün hileleri ortaya. Yok neymiş basın hürriyetiymiş. Düşünebiliyor musunuz, gazeteleri var suçüstü yakalanıyorlar, emniyet görevlileri oraya girecek, toplamış oraya başı açık, başörtülü tüm kardeşlerimizi, orada polisin önüne onlarla bariyer oluşturuyorlar. O başörtülü kardeşlerimizi bunlar var ya Güneydoğu'da PKK'lılarla seçimlerde sırt sırta biraraya getirdiler. Bunları gözlerimle gördüğümde 'yazıklar olsun' dedim. Ne günlere kaldık. Hani diyor ya Ziya Paşa, 'Ne günlere kaldık ey gazi hünkar, eşek vezir olmuş, katır silahtar.' Böyle bir durum. Ve gazetelerinin önüne geldiler, girdi oraya emniyet, içeride ne makine, ne bilgisayar kalmış hepsini götürmüşler. Niye devletin bütün kurumlarına sızmışlar. Ne yaparsanız yapın kaçamayacaksınız. Başbakanlığım dönemimde ne dedim, 'Bunların inlerine gireceğiz' dedim. Girdik mi, girdik, girmeye devam ediyoruz" diye konuştu. 

'8 TERÖRİST ETKİSİZ HALE GETİRİLDİ, ELLERİ DERT GÖRMESİN'

"Sadece onlar değil, bir de ötekiler ne PKK, ne PYD, ne YPG bunlar hep aynı, birbirinden farkı yok" diyen Erdoğan, şöyle konuştu:

“Ne dediler, 'Sur temizlendi', arkadaşlarıma dedim 'Aman ha rehavete kapılmayın, temizlik memizlik hala devam etmeli' ve ertesi gün bodrumdan 8 tane terörist çıktı. Ama onları da etkisiz hale getirdiler. Elleri dert görmesin. Dünya şöyle diyor, dünya böyle diyor. Dünya ne derse desin Allah ne diyor bizim için aslolan odur. Çünkü biz şuna inanıyoruz; zulm ile abad olunmaz, alma mazlumun ahını çıkar aheste aheste, biz mazlumların sesi olacağız dedik. Ve biz mazlumlar adına koşacağız, konuşacağız dedik. Onun için tek millet, tek bayrak, tek vatan, tek devlet, yani bizim rabiamız bu." 

YENİ BİR GÜNEYDOĞU İNŞA EDİLECEK

Birilerinin Güneydoğu'da, Diyarbakır'da, Hakkari'de, Mardin'de Şırnak'ta buralardaki operasyonlar sebebiyle sürekli istismarda bulunduğunu, 'Bak evleriniz yıkıldı, yıkılıyor' dediğinden bahseden Erdoğan, “Buradan sesleniyorum. Osmanlı İnebahtı'da bir yenilgi yaşamıştı. Kılıç Ali Paşa komutasında o yenilgiyi yaşadığında komutan üzgündü, süzgündü, fakat Sokullu oradan gürledi. Ne dedi? 'Paşa paşa sen bu devleti ne sanırsın. O yelkenlerin direklerini gümüşten, bütün yelkenlerini de atlastan yapmak suretiyle yolumuza devam ederiz.' İnşallah Güneydoğu'daki bütün buralarda Hükümetimiz bütün bakan ve memurlarını görevlendirdi. O direkleri gümüşten, yelkenleri de atlastan nasıl ecdad yapmışsa şimdi orada da bütün plan ve projeler yapılıyor. Alt-üst yapısıyla inşallah o yıkımların olduğu yerler çok daha modern şekilde ve kentsel mimariye uygun olmak şartıyla, çok kısa bir zamanda, bir kısmı bir yıl dolmadan, bir kısmı da bir yıl içinde veya biraz geçtikten sonra bu dört vilayetimizde de çevre ve gerekli düzenlemeler yapılacaktır. İnşallah o leş kargalarına cevap yeni düzenle birlikte verilecektir. Yeni bir Güneydoğu inşa edilecektir hiç şüpheniz olmasın" dedi.

ERDOĞAN'A FAHRİ DOKTORA 

Burdur Mehmet Akif Ersoy Üniversitesi'nde (MAKÜ) İstiklal Marşımızın kabulünün 95'inci yılı MAKÜ Konferans Salonu'nda Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın katılımıyla kutlandı. Cumhurbaşkanı Erdoğan'a, üniversitenin senato kararıyla eğitim sosyolojisi alanında fahri doktora payesi verildi. Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın fahri doktora payesini MAKÜ Rektörü Prof. Dr. Adem Korkmaz takdim etti. Törende, 1'inci Uluslararası Mehmet Akif Ersoy Bilim ve Sanat Ödülleri de verildi. Mehmet Akif Ersoy adına bir ödül töreni olmayışının büyük bir eksiklik olduğunu, bu eksikliği giderdiği için üniversite yönetimine teşekkür eden Erdoğan, ödül alan Prof. Dr. Zekai Şen, Prof. Dr. Teoman Şaban Duralı, Mehmet Bozdağ, Kenan Sofuoğlu ve Mehmet Akif Ersoy özel ödülü Mehmet Ertuğrul Düzdağ'ı kutladı. 

MEHMET AKİF'İ ÖVDÜ 

Törende konuşan Cumhurbaşkanı Erdoğan, Mehmet Akif'i bu millet için İstiklal Marşı yazabilecek tek şair kılan sırrın onun hayatında saklı olduğunu dile getirdi. Akif'in, sömürge aydınına karşı yerli ve milli duruşun sembolü olduğunu belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Hepsinden önemlisi Akif vatanını imanla sevmiş bir gönül insanıdır. Gerçekten de Akif'in hayatı en az eserleri kadar muhteşemdir. Şundan emin olun, Akif dün kimlerle mücadele etmişse, biz de bugün o anlayışın temsilcileriyle mücadele ediyoruz. O gün Akif'in karşısına kimler dikilmişse, bugün de aynı zihniyet bizim karşımıza dikildi" dedi. 

VATANSIZLIK SENDROMU 

16 Mart 1920'de İstanbul'da işgal kuvvetlerini alkışlarla, bayraklarla, sevinç çığlıklarıyla karşılayanların bakiyelerinin bugün de yabancı ülkeleri Türkiye'ye müdahale etmeye çağırdıklarını dile getiren Erdoğan, şöyle dedi:

"O dönemde millet nasıl varı yoğuyla bağımsızlık mücadelesi verirken, mandacılığı kurtuluş olarak görenler mevcutsa, bugün de aynı anlayışa sahip olanlar var. Kalemini işgal kuvvetlerinin emrine verenler de vardı, televizyon ekranlarından, gazete köşelerinden NATO'ya, Avrupa Birliği'ne, şu veya bu ülkeye yalvaran müstemlekecilere bugün de şahit oluyoruz. Aradan yaklaşık 100 yıl geçse de bu zihniyet değişmemiştir. Birileri taşeronluk yapmayı, başka ülkelerin nüfuz ajanı olmayı bize gazetecilik, akademisyenlik, ilericilik diye yutturmaya çalışıyor. Huzurunda eğilmeyi borç bildiğimiz bizim hocalarımız, akademisyenlerimiz vardır. Ama onlar vatansever, milliyetperverdir, onların önünde eğiliriz. Çünkü onlar bizim varlık sebebimizdir. Ama bunlar batıya karşı alabildiğince ezik, doğuya ve kendi milletine karşı ise küstahtırlar. Bu kesimlerin yaşadıkları tam anlamıyla bir vatansızlık sendromudur. Teröre destek veren sözde aydınlarda da, batı başkentlerini ağlama duvarına çeviren kimi siyasilerde de paralel ihanet çetesinin elebaşlarında da bu hastalığın işaretlerini rahatlıkla görebilirsiniz. Terörü, terör örgütünü kutsayacak, teröristlere sempatiyle bakacak kadar muvazeneyi (dengeyi) şaşıranların bu ülkeyle, bu milletle hiçbir gönül bağı yoktur. Onlar ne derse desin kime taşeronluk yaparsa yapsın, biz milletimize hizmet etmeye, yol yürümeye devam edeceğiz." 

BİRİLERİ KÖŞELERİNDE DARBE ÇIĞIRTKANLIĞI YAPIYOR

2002'de 76 üniversiteyle yola çıktıklarını ve şu an 193 üniversite olduğunu anlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, 'Her şehre bir üniversite olur mu' şeklindeki eleştirilere de cevap verdi. Erdoğan, "Peki problemi ne çözer? Hakkari'nin ücra köşesindeki bir çocuk, bir genç acaba üniversite için İstanbul'a, Ankara'ya nasıl gelecek, bunun değerlendirmesi yapıldı mı? İşte biz üniversiteyi Hakkari'ye o yavrunun ayağına götürdük. Orada üniversite tahsilini görebilsin diye dertlenirken, birileri de çıktı oralarda molotofla üniversitelerimizi yakmaya çalıştı. Bunlar benim oradaki Kürt kardeşimin, evlatlarımızın temsilcisi olabilir mi? Mümkün değil. Yıllarca köşelerinden demokrat veya liberal olarak ahkam kesenlerin içlerinde nasıl şifa bulmaz bir darbeci maraz taşıdıklarını hep birlikte gördük, görüyoruz. Milletten ve demokrasiden umudunu kesen bu kesimler her fırsatta tekrar 1960-80'lerin kendilerine alan açan, vazife veren günlerini hatırlıyor. Bu özlemle şu ana kadar savuna geldikleri ne varsa ayaklar altına almaktan gerçek yüzlerini göstermekten çekinmiyorlar. Bir bakıyorsunuz birileri köşelerinde darbe çığırtkanlığı yapıyor, bir diğeri terör örgütüne göz kırpıyor. Hepsi birden bu ülkenin çocuklarının birbirini kırdığı o kara günleri özlüyor. Ama biz bunlara bugüne kadar fırsat vermedik, vermeyeceğiz. Çünkü biz bedel ödedik, yavrularımıza bedel ödetmeyeceğiz" dedi.

"ÜNİVERSİTELERİ TERÖR ÖRGÜTLERİNİN EĞİTİM KAMPINA ÇEVRMEYE ÇALIŞANLARA PRİM VERMEYİN" 

Cumhurbaşkanı Erdoğan konuşmasını şöyle tamamladı: "Bu mücadeleyi bundan sonra sizlerle ve bu millete hizmet etmeyi kendine şiar edinen hocalarımız, akademisyenlerimizle yürüteceğiz. Bunu Asım gençleri olmaya aday, çalışan, bilinçli gençlerimizle gerçekleştireceğiz. İşte bu yüzden eğitime özellikle de yükseköğretime çok önem verdik. Bilhassa öğrencilerimizden çok büyük beklentilerim var. Türkiye 1970'li günlerin karanlık günlerine üniversitelerden başlayarak yuvarlanmıştır. Sizlerden, üniversiteleri bilim ve eğitim yuvası olmaktan çıkartıp, terör örgütlerinin eğitim kampına çevirmek isteyenlere prim vermemenizi istiyorum." 

Konuşmanın ardından Cumhurbaşkanı Erdoğan'a MAKÜ Rektörü Prof. Dr. Adem Korkmaz tarafından doğal mermer taş kırıklarının öğütülmesiyle oluşturulmuş ve üzerinde hiç boya kullanılmayan Erdoğan ve annesi merhum Tenzile Erdoğan'ın resminin bulunduğu tablo hediye edildi. Erdoğan'a ayrıca Burdur İmam Hatip Okulları Platformu Başkanı ve Ak Parti Burdur Milletvekili Reşat Petek ve imam hatip öğrencileri tarafından üzerinde İstiklal Marşı yazılı ve Mehmet Akif Ersoy'un resmi bulunan mermer üzerine işlenmiş tablo hediye edildi.