CHP İzmir Milletvekili Alaattin Yüksel, Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağ tarafından yanıtlanmak üzere, Diyanet İşleri Başkanlığı’nın Türkiye İstatistik Kurumu’na (TÜİK) yaptırdığı 'dini hayat anketi'yle ilgili bir soru önergesi verdi.
CHP’li Yüksel, TBMM Başkanlığı’na verdiği soru önergesinde, Diyanet İşleri Başkanlığı’nın TÜİK’e böyle bir anketi yaptırmaya neden ihtiyaç duyduğunu, 1961 anayasasıyla anayasal bir kurum olarak düzenlendiği tarihten bugüne, böyle bir anketin sadece AK Parti döneminde yapılmasının anlamını sordu. Anket sorularının kimler tarafından hazırlandığını, uygulanacağı yer, bölge ve insanların hangi yöntemlerle belirlendiğini, nerelerde, toplam kaç kişiye uygulandığını ve anket sonuçlarının nerede kullanılacağının önemli olduğunu ve tüm bunlara yanıt beklediğini ifade etti. Dini hayat anketiyle ilgili geçen nisan ayında verdiği soru önergesine gelen yanıtta; sadece 12 bölge, 26 il ve 36 bin 624 örnekleme uygulanan öncü anket için 550 bin lira ödendiğinin açıklandığını dile getiren Yüksel, “Türkiye genelinde yapılan anket için toplam ne kadar ödeme yapıldı, Diyanet İşleri Başkanlığı bütçesinin ne kadarına tekabül etti” sorularını yöneltti. Yüksel, ankette yer alan “Hangi dine mensupsunuz veya hangi mezhebe mensupsunuz” ve benzeri sorularla neyin amaçlandığını, yurttaşların dini eğilimlerinin ve yaşam biçimlerinin mi saptanmaya çalışıldığını sordu. Bu tür soruların mezhep ayrımcılığına neden olabileceği düşünülmeden böyle bir anket yapılmasının sakıncalarına dikkati çekti. Yurttaşların dini inançlarını sormanın Diyanet İşleri Başkanlığı’nın görevleri arasında olup olmadığını da sorgulayan Yüksel, “Yurttaşlarımızı fişlemeye, inanç ve tercihlerini deşifre etmeye yönelik sorular hangi amaca hizmet edecektir” diye sordu.
Milletvekili Alaattin Yüksel, anketteki soruların anayasal laiklik ilkesiyle örtüşmediğini ve Anayasa’nın 24'üncü maddesinde yer alan, “Herkes, vicdan, dini inanç ve kanaat hürriyetine sahiptir. Kimse, ibadete, dini ayin ve törenlere katılmaya, dini inanç ve kanaatlerini açıklamaya zorlanamaz; dini inanç ve kanaatlerinden dolayı kınanamaz ve suçlanamaz” hükmüyle güvence altına alınmış olan din ve vicdan hürriyetine aykırı olduğunu da belirtti.
Alaattin Yüksel, sunucu ve gazeteci Defne Samyeli’ye TÜİK tarafından yapılan başka bir anketi yanıtlamadığı için ceza kesilmesine de tepki gösterdi.