CHP Genel Başkan Yardımcısı Faik Öztrak, “Başbakan Erdoğan 29 Ekim’de Marmaray’ın boğaz tüp geçit kısmını açtığını, ancak tünelin açılışında Sultan Abdülmecid’i ve Abdülhamid’i hayırla yâd eden Başbakan’ın 1999 ve 2000 yılında bu projenin finansmanını sağlayan Cumhurbaşkanı ve Başbakan’a dili varıp teşekkür edemedi. Siyasi şov için parçalara ayrılan projede bir vatandaşın bile burnun kanaması halinde bundan Başbakan ve AKP hükümeti sorumlu" dedi.
Faik Öztrak, TBMM’de düzenlediği basın toplantısında, Başbakan Erdoğan’ın 29 Ekim’de Marmaray’ın boğaz tüp geçit kısmını açtığını, ancak tünelin açılışında Sultan Abdülmecid’i ve Abdülhamid’i hayırla yâd eden Başbakan’ın 1999 ve 2000 yılında bu projenin finansmanını sağlayan Cumhurbaşkanı ve Başbakan’a “dili varıp teşekkür edemediğini" söyledi. Projenin finansmanının 1999 yılında Japonya’dan sağlandığını söyleyen Öztrak, 15 Şubat 2000 tarihli Resmi Gazete’de yer alan Bakanlar Kurulu kararına göre İstanbul Boğazı Tüpgeçit İnşaatı Projesi’nin finansmanı için Japon Denizaşırı Ekonomik İşbirliği Fonu’ndan toplam 12,5 milyar Japon Yeni kredi sağlandığını söyledi.
“TÜRKİYE’DE MÜLKİYET HAKKI BAŞBAKANIN İKİ DUDAĞI ARASINDA VE TEHLİKEDEDİR"
Başbakan Erdoğan’ın yatırımcı konseyinde yaptığı konuşmada ekonomide öngörülebilirliği sağladıkları yönündeki sözlerini de değerlendiren Öztrak, “Bu iktidar döneminde kamu ve özel sektörün oyun alanını belirleyen İhale Kanunu kaç defa değişti. Gezi Parkı olaylarında oradaki insanlara sağlık desteği verdi diye ihaleleri iptal edilen, işletmelerine vergi müfettişlerinin davul zurnayla baskın yaptığı iş adamlarını unutmadık. Bırakın öngörülebilirliği, Türkiye’de mülkiyet hakkı dahi Başbakan’ın iki dudağı arasındadır ve açıkça tehlikededirö diye konuştu.
“MARMARAY FİNANSMANININ ALTINDA DEMİREL VE ECEVİT’İN İMZASI VAR"
Söz konusu Bakanlar Kurulu kararının altında 9. Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel’in ve Başbakan olarak da Bülent Ecevit’in imzasının olduğunu belirten Öztrak, “Projeler hazırlanmış, kredisi alınmış AKP Hükümeti de kredisi alınmış bu projeyi bitirmiş. Ama bakıyoruz Başbakan projeyi kendisiyle başlatıyor, kendisi ile bitiriyor. Sayın Cumhurbaşkanı da açılışta bu projeyi Hükümetin hediyesi olarak takdim ediyorö dedi.
“MARMARAY’DA BİR VATANDAŞIN BURNUNUN KANAMASI HALİNDE BAŞBAKAN VE AKP SORUMLU"
Marmaray’da projenin parça parça açılmasının güvenlik sorunları yaratacağı iddialarını da hatırlatan Öztrak, siyasi şov için parçalara ayrılan projede bir vatandaşın bile burnun kanaması halinde Başbakan’ın ve AKP’nin sorumlu olacağını ifade etti.

“AKP İKTİDARININ BÜYÜME PERFORMANSI GEÇMİŞ İKTİDARLARDAN DAHA DÜŞÜKTÜRö

Başbakan Erdoğan’ın 5. İzmir İktisat Kongresi’nde yaptığı konuşmayla bu önemli platformu AKP’nin grup toplantısına çevirdiği eleştirisinde bulunan Öztrak, Başbakan’ın iktidarı döneminde Türkiye’nin yıllık yüzde 5.1 büyüdüğüne ilişkin sözlerinin gerçeği yansıtmadığını ifade etti. Başbakan’ın istatistikleri eğip büküp, zorlayarak yüzde 5,1’lik büyümeye ulaştığını kaydeden Öztrak, “İstatistiklere işkence yapmadan, doğru yöntem olan geometrik ortalamayla hesaplandığında, Türkiye sayın Erdoğan’ın devri iktidarında (2003-2013), yüzde 4,8 büyümüştür. Bu Türkiye’nin, çok partili yaşama geçtiği 1946 ile 2002 arasındaki, % 5,1’lik büyümesinin altındadır. Yani AKP iktidarının büyüme performansı geçmiş iktidarlardan daha düşüktürö diye konuştu.
“KÖPÜK AYIKLANINCA MİLLİ GELİR YARIYA DÜŞÜYOR"
Öztrak, Başbakan’ın Türkiye’nin 2002’de 230 milyar dolar olan milli gelirinin 2012’de 786 milyar dolara ulaştığı yönündeki açıklamasının da istatistiklerle yapılan bir aldatmaca olduğunu söyleyerek, “Bu milli gelirden TL’deki şişmenin ve enflasyonun yarattığı köpüğün ayıklanması durumunda, 2002 fiyat ve dolar kuru seviyesiyle hesaplanan milli gelirin 2012’de ancak 374,3 milyar dolar" diye konuştu.
“IMF’DEN BORÇ ALAN SON BAŞBAKAN"
Öztrak, “IMF borcunu bitirdik söylemi Cumhuriyet tarihinin en büyük aldatmacalarından biri haline gelmektedir. Dünya piyasalarında 2000 yılından bu yana müthiş bir likidite bolluğu yaşanmıştır. Bu likidite büyük ölçüde bizim gibi yükselen piyasa ekonomilerine akınca piyasadan borçlanmak, IMF’den borçlanmaktan daha avantajlı hale gelmiştir. Bizimle aynı anda IMF ile anlaşan kendi ligimizdeki ülkeler bizden çok önce IMF’ye borçlarını kapatmıştır. Bizim ligimizdeki ülkeler IMF ile ilişkilerini bitirirken, Sayın Recep Tayyip Erdoğan 2005’de aldığı 10 milyar dolarlık krediyle, IMF’den en son borçlanan Başbakan olarak tarihe geçmeyi başarmıştır. Tayyip Erdoğan’ın iktisat tarihinde yeni bir sayfa diye açıkladığı IMF borcunu ödemenin gerçek hikâyesi budurö ifadelerine yer verdi.
“AKP EKONOMİDE TÜKENME NOKTASINA GELDİ"
Öztrak, CHP “üretim, tarım ve sanayi öncülüğünde büyümeyi ve geliri artırarak tasarrufu artırmaö politikalarını savunurken; AKP’nin 'tüketim', 'AVM' ve “milleti borçlandırarak tüketmeö politikaları uyguladığını söyledi.
“11 YILDIR ELİNİZİ TUTAN MI VARDI?"
Öztrak, Başbakan Yardımcısı Babacan’ın İzmir İktisat Kongresinde yaptığı açıklamaya da değinen Öztrak, Babacan’ın, “Önümüzdeki yıllarda tarımın yeniden önemli olacağındanö bahsetmesinin komik olduğunu söyledi. Öztrak AKP’nin 11 yıldır iktidarda olduğunu hatırlatarak, “11 yıldır elinizi tutan mı vardı?ö diye konuştu.
“TÜRKİYE’NİN İHTİYACI YENİ BİR İKTİDAR"
Öztrak sözlerini şöyle sürdürdü: “Sanayi ve tarım başta olmak üzere dış rekabete açık sektörlerimizin öncülüğünde, üretim desenini yüksek katma değerli ürünlere doğru yönlendirecek bir büyüme stratejisine ihtiyacımız var. Eğitim ve AR&GE başta olmak üzere kapsamlı mikro reformları gerçekleştirmek zorundayız. Makro politikaları, istikrarsızlığa yol açmayacak, rekabet gücümüzün suni biçimde aşınmasına izin vermeyecek ve sürdürülebilirliği sağlayacak biçimde uygulamak zorundayız. Türkiye’de sosyal devleti mutlaka ayağa kaldırmalıyız. Yoksulluğun bu ülkede bitirilmesi, gelirin daha adil dağıtılması ve istikrarlı bir talep ve büyüme için bu şarttır. Bunun için evrensel, hak temelli ve yeterli bir sosyal destek sistemi mutlaka kurulmak zorundadır. Yine Hükümetin ekonominin günlük işleyişine müdahalesini engelleyen, saydamlığı ve öngörülebilirliği artıran politikaları Türkiye mutlaka uygulamak zorundadır. Ancak Eğitime bile 4+4+4 te yaptığı gibi ideolojik bir bakış açısıyla yaklaşan ve küresel normları hiçe sayarak yüksek katma değer yaratan, yüksek kazanç elde eden bir nesil yerine, kinine sahip çıkacak bir nesil yetiştirmeyi hedefleyen bir iktidardan bu reformlar beklenebilir mi? Sayıştay raporlarını Meclisten kaçıran, iş adamlarını fişleten, beğenmediği iş adamlarının aldığı ihaleleri iptal eden bir anlayış bu politikaları uygulayabilir mi? Sosyal desteği istismar etmeye alışmış bir iktidar; evrensel, hak temelli ve yeterli bir sosyal destek sistemini kurabilir mi? Bu sorulara vereceğimiz cevaplar hayır ise Türkiye’nin en öncelikli ihtiyacı yeni bir iktidardır.ö
“TÜRKİYE’DE MÜLKİYET HAKKI TEHLİKEDEDİR"
Öztrak, “Bakınız bu ülkede bu iktidar döneminde kamu ve özel sektörün oyun alanını belirleyen ihale kanunu kaç defa değişti. Bir gecede çıkan vergileri hiç birimiz unutmadık. Bunun yanı sıra Gezi Parkı olaylarında oradaki insanlara sağlık desteği verdi diye ihaleleri iptal edilen, işletmelerine vergi müfettişlerinin davul zurnayla baskın yaptığı iş adamlarını da unutmadık. Bırakın öngörülebilirliği Türkiye’de mülkiyet hakkı dahi Başbakan’ın iki dudağı arasındadır ve açıkça tehlikededirö dedi.
“TÜRKİYE’NİN YÜKÜMLÜLÜKLERİNİN YARISI KISA VADELİ BORÇ VE SICAK PARA"
Türkiye’nin her 100 dolarlık finansal döviz yükümlülüğünün 49,3 dolarının kısa vadeli borç ve sıcak paradan oluştuğunu, bunun 2002’den bu yana en yüksek oran olduğunu belirten Öztrak, “Benim geçmişteki tecrübelerim; Türkiye’de bu oran ne zaman yüzde 50’leri görse bir ekonomik sıkıntı yaşandığını göstermektedir. Nitekim söz konusu oran 1999’da yüzde 57 ile rekor kırdığında bu rekorun hemen arkasından 2000 Kasım ve 2001 Şubat krizlerini yaşamıştıkö diye konuştu.
“DIŞ TİCARETTE ALTIN KARARTMASININ SONUNA MI GELİNİYOR?"
Eylül ayına ait dış ticaret verilerine göre ihracatın yılın üçüncü çeyreğinde de düştüğünü belirten Öztrak, bu dönemde geçen yılın aynı dönemine göre ihracatın yüzde 3,3 azaldığını, ithalatın ise yüzde 3,7 arttığını ifade etti. Böylece aynı dönemde dış ticaret açığının yüzde 16,5 artarak 24,4 milyar dolara ulaştığını söyleyen Öztrak, “Dış ticaret verilerinde dikkat çeken diğer bir gelişme, altın ithalatının Eylül’de yıl içindeki en düşük değerine gerilemesi ve 71. fasılda altın ticaret dengesinin Eylül’de ilk kez fazla vermesidir. Bunlar dış ticaret üzerindeki altın karartmasının sonuna gelindiğinin işareti olabilir" diye konuştu. (BY)