BAŞBAKAN Yardımcısı Bekir Bozdağ, bugün bir gazetenin manşetinde yeralan ve dönemin Başbakanlık Müsteşarı Ömer Dinçer imzasıyla uygulandığı öne sürülen 'İrticai Faaliyetlere Karşı Mücadele' ile ilgili soruyu yanıtladı. Milli Güvenlik Kurulu gündeminin Cumhurbaşkanı tarafından yürütüldüğünü belirten Bozdağ, "Ömer Dinçer beyin imzası olan evrak 2004 yılı MGK'da alınan karar doğrultusunda yazılmış bir evrak değildir. Bu daha önce Başbakanlık Uygulama Takip ve Koordinasyon Merkezi olarak bilinen 28 Şubat sürecinde kurulmuş bir yapı vardı, 2010'da hükümet olarak bu yapıyı kaldırdık. Bu yapının rutin işleridir, bu kararla hiçbir alakası yoktur" dedi.
Başbakan Yardımcısı Bozdağ, Yozgat Bozok Üniversitesi Kampüs alanında yapılan Mühendislik Fakültesi ve Akademik Birimler Kompleksi temel atma törenine katıldı. Bozdağ, tören öncesinde basın mensuplarının gündeme ilişkin sorularını yanıtladı. 2004 yılında MGK'da alınan 'İrticai Faliyetlere Karşı Mücadele' kararının bir gazetede yayınlanmasıyla ilgili bir soruyu yanıtlayan Bozdağ, Milli Güvenlik Kurulu kararlarının tavsiye niteliğinde olduğunu belirterek şunları söyledi:
"Milli Güvenlik Kurulu’nun gündemini bizzat kurulun başkanı olan sayın Cumhurbaşkanı yürütür. Milli Güvenlik Kurulu’nun gündemine bu konu hükümetimiz tarafından getirilmemiştir ve dönemin Cumhurbaşkanı Sayın Sezer gündemi oluşturmuş ve gündemde yerini almış, orada bir değerlendirme olmuştur. Bir defa bunun özellikle bilinmesini istiyorum. Sanki gündeme AK Parti Hükümeti getirmiş gibi bir değerlendirme yapılıyor. Fevkalade yanlıştır. İkincisi MGK kararını hayata geçirme yönünde hükümetimiz döneminde herhangi bir Bakanlar Kurulu kararı alınmamıştır, her hangi bir adım atılmamıştır. Tarih bunun şahididir, kayıtlar bunun şahididir."
HİZMET GURUBUNA YAKINLIĞIMIZDAN DOLAYI ELEŞTİRENLER OLDU
Özel öğretim kurumlarına verilen destek ve hizmet grubuna verilen desteklerden dolayı Ak Parti'nin kapatılması konusunda dava açıldığını hatırlatan Bozdağ, "Özellikle hükümetlerimiz dönemide pek çok adım attık biz. Yurt içinde yurt dışında ülkemizde yaşayan imkanlarını çoğaltan adımlar attık. Zaman zaman hizmet grubuna yakınlığımız ve onları desteklediğimizden dolayı bizi eleştirenler oldu. Özel öğretim kurumlarına biz öğrenci gönderme kararı alan bir tasarı meclise gönderdik, tasarı yasalaştı, sayın Cumhurbaşkanı veto etti. O zaman basında yazılanlara baktığımızda hizmetin okullarına hükümetin öğrenci gönderme projesi olarak algılandı. Ve bundan dolayı hükümetimiz eleştirildi. AK Parti’yi kapatma davasına baktığımız zaman bizim bu noktadaki tutumumuzdan dolayı Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı bizim kapatılmamız için pek çok delil sundu" diye konuştu. 
ONLARIN ALEYHİNE İŞLEM YAPMADIK
Türkiye’de pek çok alanda olumlu adımlar atıldığını söyleyen Bozdağ, yurt içi ve dışındaki okullara hükümet olarak verdikleri değerin ve desteğin ortada olduğunu vurguladı. Bunlarla ilgili çok olumlu adımlar atıldığına dikkati çeken Bozdağ, "Türkiye’de pek çok özel üniversite kuruldu, vakıf üniversitesi ve bunların içerisinde pek çoğu da yine hizmete ait üniversiteler. Eğer AK Parti hükümetinin böyle bir düşüncesi değerlendirmesi olmuş olsaydı, bu üniversiteleri kuran kanunları TBMM'den çıkarmazdı. Onun için bu söylenen sözlerin tamamı hükümetimizi yıpratmak maksatlı söylenmektedir" dedi.
Bunları herkesin çok iyi bilmesi gerektiğini söyleyen Bozdağ, "Biz memleketimizde iyi hizmet eden, millitemizin hayrına yararına çalışan herkesin hem duacısı olduk, bu güne kadar hem destekçisi olduk. Onların aleyhine bir iş ve işlem yapmadık, yapılmasına da asla izin vermedik, bunun özellikle bilinmesini isterim" diye konuştu. 
GERÇEK DIŞI BİR HABER YAYINLANDI 
Bozdağ, bugün bir gazetenin manşetinde yeralan ve dönemin Başbakanlık Müsteşarı Ömer Dinçer'in imzasıyla uygulandığı öne sürülen 'İrticai Faaliyetlere Karşı Mücadele' ile ilgili sözlerini şöyle sürdürdü:
"Bugün yine bu haberi gündeme getiren gazete, bizim bu yöndeki açıklamalarımızın gerçek dışı ifade eden bir haber yayımladı. 'Biz bu konuda bir adım atmadık' dedik, 'bak işte hükümet yalan söylüyor' diyerek büyük bir çarpıtmayı ortaya koydu, adeta büyük bir yalanı ortaya koymuş oldu. Çünkü bahse konu gazetede yer alan haberdeki yazışma Milli Güvenlik Kurulu kararının uygulanmasına dair bir yazışma kesinlikle değildir. 2010’da Başbakanlık Uygulamayı Takip ve Koordinasyon Kurulu kaldırıldı. O zamana kadar bu kurulun rutin çalışması vardı bizden önceki hükümetler döneminde olan bir çalışma. Ve onunla alakalı bir yazışmayı sanki 2004’de olan Milli Güvenlik Kurulu Kararlarının hayata geçirilmesine dönük bir yazışmaymış gibi haberleştirmek, manşete çekmek bunu Türkiye kamuoyunun gündemine getirmek, haberci ahlakı ile de gazetecilik meslek ve ilkeleri ile de bağdaşmaz bir durumdur. Yalancının mumu yatsıya kadar yanar, ama belli ki beş dakikalık yanma oldu, öyle anlıyorum ben. Fevkalade yanlış büyük bir çarpıtma, büyük bir karalamadır bunu milletimiz takdir edecektir." 
DEVŞİRME BİLGİLERLE KİMSE DEĞERLENDİRME YAPMASIN
28 Şubat sürecinin devlet politikası olduğu, irticai mücadelede 28 Şubat tutuklularının serbest bırakılacağı konusunda sorulan soruya Bozdağ, "Elma ile armudu kimese birbirine karıştırmasın" diye yanıt verdi. Bozdağ, "Yani kıyas yolu ile oradan buradan devşirmelerle bir takım yerlere kimsenin su taşımaması lazımdır. Bunu özellikle ben ifade etmek isterim, çünkü bir şekliyle herkes kendi cephesinden değerlendirme yapıyor, oraya buraya çekiyor fevkalade yanlıştır. Bunlar birbiri ile mukayese edilemeyecek şeyler" diye konuştu. 
DERSANELERİN KAPATILMASI BİR DÖNÜŞÜM ÇALIŞMASIDIR
Dersanelerin kapatılması konusunu değerlendiren Bozdağ sözlerini şöyle sürdürdü:
"Dershanelerle ilgili çalışmamız bir dönüşüm projesidir. Türkiye’nin eğitim sistemi içerisinde hepimiz evlatlarımızın dershanelere gitmesi ve oraya bağımlı hale gelmesinden rahatsızız. İstiyoruz ki sistemimiz daha iyi olsun ve insanlarımız dershaneye gitmeden üniversiteye girebilmenin yollarını bulsun. Bu güne kadar hükümet olarak biz dershaneye ihtiyacı azaltmak için çok ciddi adımlar attık. Ve geldiğimiz noktada Türkiye orta öğretimden yüksek öğrenime geçişte dershanenin olmadığı bir yapıya doğru çevrilmek zorunda, bir değişimi yaşamak zorundadır.
DERSANELER BU GÜNÜN GÜNDEMİ DEĞİLDİR
Esasında bu konu bu günün gündemi değildir sadece. Türkiye’nin 1980’li yıllardan beri değişimi, dönüşümü gündemde olan Milli Eğitim Şura Kararlarına konu olan kalkınma planlarına konu olan bir husustur. Sanki bu gün Türkiye’nin gündemine getirilmiş veya Türkiye gündeminde tartışılan bazı konularla ilgili olarak gündeme getirilmiş bir konu gibi takdim edilmesi fevkalade yanlıştır."
MANŞETİ ATANLAR MGK ILE İRTİBAT KURMAYA ÇALIŞIYOR
İrticaya Karşı Mücadele Kararlarının dönemin Başbakanlık Müsteşarı Ömer Dinçer'in imzasıyla uygulamaya konulduğu yönündeki gazete manşetine tekrar değinen Bozdağ şunları söyledi:
"Ömer Dinçer beyin imzası olan evrak 2004 yılı MGK'da  alınan karar doğrulsunda yazılmış bir evrak değildir, gönderilmiş bir evrak değildir, bununla uzaktan yakından bir irtibatı yoktur. İrtibat nerden vardır, manşeti atanların bu yazıyla bu MGK kararı arasında irtibat kurma gayreti çabası vardı. Bu daha önce Başbakanlık Uygulama Takip ve Koordinasyon Merkezi olarak bilinen 28 Şubat sürecinde kurulmuş bir yapı vardı, 2010'da hükümet olarak bu yapıyı kaldırdık. Bu yapının rutin işleridir, bu kararla hiçbir alakası yoktur. İrtibat da kurulamaz, ama tabi gün tartışmaları nedeniyle bazı çevreler bununla irtibat kuruyor. Ben bu irtibat kurma gayretlerini doğru ve etik bulumuyorum. Gazetecilik meslek ilkelerine de uygun görmüyorum. Alakasız bir konuyu getirip bir başka yere bağlamak ahlaki bir yaklaşım değildir, dürüst bir habercilik değildir. Bunu özellikle ifade etmek isterim. Türkiye'nin geldiği noktayı iyi değerlendirmek lazım. Türkiye’nin 2004’te konuştuğu konularla 2008’de konuştuğu konularla 2013 yılında konuştuğu konular birbirinden farklıdır. 2004’ün Türkiyesi ile 2013’ün Türkiyesinin aynı olduğunu söylemek çok büyük haksızlıktır. Esasında yaşananlar ortaya çıkanlar Türkiye’nin demokratikleşme konusunda ne zor dönemeçleri aştığını, AK Partinin ne büyük zorlukları aşarak Türkiye'yi ve milletimizi getirdiğini göstermesi bakımından da son derece önemlidir. Başbakanlık Uygulamayı Takip ve Korordinasyon kurulunu biz kaldırdır ortadan. İrtica ile ilgili her zaman MKG’nin gündeminde tehdit gibi algılanan bir konuyu MKG’nın güdeminden de biz çıkardık. Bizden önce her zaman olurdu. Biz hükümetlerimiz döneminde bu konuda da atım attık, buradada değişimler yaptık baktığınız zaman Türkiye’de başörtüsünde yaşanan sıkıntıyı biz çözdük. Üniversitede de kamudada biz çözdük, İHL’lerin önünü açan adımları biz attık. Kuran kurslarını yasaklayan sınırlayan düzenlemeleri ortadan kaldıran adımları biz attık. Bizden önceki hükümeteler döneminde baktığınızda bütün bu faaliyetlerin tamamı irticai faliyet lanse ediliyor. Bunu yapan partilerin kapatılması için davalar açılıyordu. Hatta bizimle ilgili açılan davaya baktığınızda 2008’in 14 Mart davasına bu yapılanların hepsi bu davanın konun içeriside yer alıyor. 2008 Ocak ayında Anayasının 10 ve 42 maddesinde yüksek öğrenimde okuyan öğrencilerin başörtülü ünivestiye gitmesini açan düzenlemeyi yaptık. Arkasından Anayasa Mahkemesi iptal etti ve bizim aleyhimize kapatma davası açıldı. Laikle ilgili İHL ile ilgili farklı düşüncelerimiz nedeniyle bizlerle ilgili kapatma davasında pek çok delil sunuldu ve bugün söylenen konuların büyük bir kısmı bunların içerisinde yurt dışındaki Türk okullarına yardım yapılmasına ilişkin genelge bunun içindedir, özel okullara öğrenciler ilişkin adımlar bunun içindedir, katsayı engelini kaldırmak için attığımız adımlar bunun içindedir. Başörtüsüyle ilgili düşüncelerimiz bunun içindedir. Ama bakın bugün gelinen Türkiye'ye katsayı kalkmıştır, başörtüsü hem üniversitede hem de kamuda serbest hale gelmiştir. İHL önü açılmıştır. Orta kısımlar açılmıştır. Ortaöğretim kurumlarına Peygamber efendimizin hayatı ve Kuranı kerim seçmeli ders olarak konulmuştur. Bütün bunlar bizim yaşadığımız zorlukları nasıl aştığımızı nasıl mücadele ettiğimiz gösteriyor. Milletimizde bu mücadeleyi gayet iyi biliyor. Kimse AK Partinin demokratikleşme konusunda bu milletin değerlerine sahip çıkma konusundaki samimiyetini lekelemeye kalkmasın bizim milletimiz bu noktadaki samimiyetimizi bilmektedir. Bizim bu samimiyetimizden en ufak bir eksilme azalma söz konusu değildir. Biz yine kurulduğumuz günkü gibi ayını inanç aynı samimiyetle yolumuza devam ediyoruz." 
BAKANLAR GÖREVİNE DEVAM EDEBİLİR
Belediye Başkanı adayı olan bakanlar konusunda da açıklamalarda bulunan Bozdağ, şöyle konuştu:
"YSK’ın kararı kanuna uygun bir karardır. Yani muhalefet partileri bu konuda farklı farklı değerlendirmeler yapıyorlar ama eminim ki kanun okumadan bu değerlendirmeleri yapıyorlar. Kanunu açıp okumuş olsalardı YSK’nın kararının tıpa tıp uyduğunu görceklerdi. Şu anda belediye başkanı olanlar, başkanlıktan istifa ediyor mu etmiyor. O zaman onlar belediyenin imkanlarını kullanıyor mu seçimde. Kullanıyor. Her partiden belediye başkanların buna dair bir eleştirileri yok. Bakanların böyle bir imkanı da yok. Çünkü bakanların mahallinde kullanabileceği hemen hemen kendi bakanlarıyla ilgili yok denecek kadar imkan var, ama belediye başkanları daha çok imkan var ve onu kullanıyorlar. Bir defa YSK’nın kanununa uygun bir karardır. Ama bakanlar istifa etmeli mi etmemeli mi veya bakanlıktan ayrılmalı mı ayrılmamalı mı bunu sayın bakanlarımız elbette değerlendirecektir. Sayın Başbakanımızın mutlaka bir değerlendirmesi olacaktır. Bu konuda yasal bir engel yoktur. İstifalarını bakanlıktan ayrılmalarını zorunlu kılan bir engel yoktur. Ama buna rağmen ayrılabilirler veya farklı bir değerlendirme yapılabilir. Yani bütün bunlar yasalara uygun şeylerdir."
Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağ'ın açıklamalarının ardından Bozok Üniversitesi Mühendislik Fakültesi ve Akademik Birimler Kompleksi temel atma töreni gerçekleştirildi.