BDP Grup Başkan vekili İdris Baluken, İmralı'da Abdullah Öcalan ile yürütülen görüşmelerin yasal zemininin olmadığını, devletin adeta yasal zemin hazırlamadan korsanvari yöntemlerle süreci götürmek istediğini ileri sürdü. Görüşmeleri yasal zeminde sürdürmesi için Abdullah Öcalan'a 'Başmüzakereci' pozisyonu  sağlanması gerektiğini savunan Baluken, yerel seçimlerden sonra BDP grubunun partiden istifa ederer HDP'ye geçeceğini söyledi.
BDP Grup Başkanvekili ve Bingöl Milletvekili İdris Baluken, partisinin Youtube üzerinden yaptığı canlı yayına katılarak gazetecilerin ve izleyicilerin sorularını yanıtladı. İmralı'da bulunan Abdullah Öcalan'a karşı, süreç boyunca AK Parti'den bir tavır değişikliğinin görülmediğini belirten BDP Grup Başkan vekili Baluken şunları söyledi:
"Bu, süreçte ciddi hayal kırıklıkları yarattı. Biz halen tıkanıklıklara rağmen, sürecin yürümesinin AKP ve devletin yaklaşımının samimi olmasına bağlı olduğunu ifade ettik. Bu süreci çözüm yoluna evriltmenin yolları ve mekanizmaları vardır. Sayın Öcalan'a yaklaşımın değişmesi, başmüzakereci bir pozisyona denk düşecek şekilde AKP'nin yaklaşımı önemlidir. AKP bir ön önce sayın Öcalan'ın yürüttüğü müzakere gereğince bir siyasal pozisyon almak zorundadır. Silahlar sustu, AKP demokratik siyasetin de hep suskun kalmasını istedi. Sürecin ilerlemesi isteniyorsa, demokratik siyasetin önünün açacak yasal değişiklikler için  hızlı harekete geçilmesi gerekir."  
'ADA'DAKİ GÖRÜŞMELERİN YASAL ZEMİNİ YOK'
AK Partinin sürecin devam etmesinden yara tavır koyacaksa, başta hasta tutuklular olmak üzere cezaevlerinde siyaset yaptıkları için rehine pozisyonda tutulan arkadaşlarının özgürlüğü için bir süreç başlatması gerektiğini de savunan BDP Grup Başkanvekili İdris Baluken şöyle konuştu:
"Adada özellikle bir yıldır yürütülen görüşmelerin bile bugüne kadar yasal bir zemini yok. Bunu gözden kaçırmamak gerekiyor. Devlet adeta yasal zemin hazırlamadan korsanvari yöntemlerle bu süreci götürmek istiyor. Bununla ilgili yaklaşımın değişmesi gerekiyor. AKP kendi siyasal pozisyonuna denk düşecek şekilde, adadaki müzakere süreçlerini yasallaştıran, toplumda bu algıyı ortaya çıkaracak bazı düzenlemeleri kendi gündemine almalıdır düşüncesindeyiz."
'SÜRECİ DENETLEYEN HAKEM HEYETİ KURULMALI'
İmralı'da yapılan görüşmelerde üçüncü bir kurul ya da komisyonun da yer alması gerektiğini söyleyen BDP'li Baluken, şöyle devam etti:
"PKK yanlış yapıyorsa PKK'yı, devlet yanlış yapıyorsa devleti, BDP yanlış yapıyorsa BDP'yi, AKP yanlış yapıyorsa AKP'yi toplum adına, halk adına uyarıcı görevini yapacak bir mekanizma kurulmalı. Bugüne kadar yaptığımız öneriler kabul edilmedi. Bundan sonra süreç devam edecekse, sürecin denetleyen bir hakem heyetinin kurulması ile ilgili çalışma mutlaka yapılması gerekir. Bunları yapmak zor değildir. Çözüm haritasının olup olmaması ile ilgili bir durumdur. AKP'nin Kürt meselesi ile ilgili ne yapacağına karar vermesi gerekir. Sınırın yanıbaşındaki gelişmeler AKP'ye bunu dayatmıştır. Bölgede yaşanan gelişmeler ve Kürtlerin kazanımları AKP'yi yol ayrımına getirmiştir. AKP bu yol ayrımında ciddi bir karar verecektir. Ya inkar asimilasyon politikalarında karar verecek ve çatışmalı bir süreci halkların gündemine getirecek, ya da anlamlı derin müzakere sürecine başvurarak ve tarihi Türk- Kürt ittifakını ortaya çıkaracaktır. Önümüzdeki haftalarda AKP'nin yaklaşımı süreç için belirleyici olacaktır." 
'SEÇİMDEN SONRA BDP GRUBU HDP'YE GEÇECEK'
Yeni kurulan ve BDP'den bazı milletvekillerinin geçtiği Halkların Demokratik Partisi (HDP) ile ilgili soruları da yanıtlayan BDP Grup Başkan vekili İdris Baluken şunları anlattı:
"HDK ve HDP projesine biz stratjik olarak yaklaşıyoruz. BDP'nin bugüne kadar Türkiye halklarına ulaşmaması için devletin ortaya koyduğu çok ağır süreçler oldu. Psikoloik savaş kampanyaları vardı. Bu ülkede sadece Kürtlerin değil, bütün halkların özgürlük mücadelesini yürütüyoruz. HDP projesini, bu yönüyle BDP'nin bütün yetersizliklerini gidermesi hususunda çalışarak ve başararak, kendi özeleştirisini vereceği bir proje olarak değerlendiriyor. Yerel seçimlerden sonra BDP grubunun tamamı HDP'ye geçecektir. HDP sadece solu birleştirme projesi değildir. Sistemin baskısına ve zulmüne maruz kalan bütün kesimlerin çatı partisidir. 2011 seçiminde bu projenin başarılı olabileceğini kanıtladık."